Barselona’nın, 1852’de doğan Katalan mimar Antoni Gaudi’nin şehri olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Doğanın formlarından etkilenip, muhteşem hayal gücü ile süsleyen Gaudi, çağdaşlarından farklı olarak alışılmış kuralların dışında çalışmalara imza atıp, ortaya muhteşem bir Barselona çıkarmış. Şehri adeta modern bir açık hava müzesi haline getirmiş.
Dönemin bürokrasisisi ve statükocu zihniyetiyle mücadele etmeyi ihmal etmemiş.
Ardında her gün binlerce ziyaretçinin görmek için sıraya girdiği birçok dünya mirası bırakan Gaudi, yetenekli ve hayal gücü kuvvetli bir insanın şehri nasıl yaşanabilir hale getirdiğinin kanıtı olmuş.
Daha 27 yaşındayken Barcelona’da çok popüler biri olan Gaudi’ye zengin aileler evlerini yaptırmak veya restore ettirmek için yarışa girmişler. Ancak Gaudi gibi bir sanatçının tramvaya binmek isterken düşüp ölmesi ise Barcelona tarihinin bir utanç lekesi adeta.
Eğer estetik yoksunu, sıradan binalar görmekten sıkıldıysanız size bir kaç gün Gaudi’nin Barselona’sını öneriyorum…
Gaudi’nin eserleri genelde Barcelona’nın refah döneminde kurulan Eixample bölgesinde yer alıyor ve birbirine yakın.
La Sagrada Familia
Yapımına 1882 yılında başlanan La Sagrada Familia (Kutsal Aile Bazilikası) Gaudi’nin hayatını adadığı eserlerinden biri.
İnşasına başlandıktan 1 yıl sonra yapımını üstlendiği bazilikayı 1926 yılına kadar ilmek ilmek işleyen fakat tamamlayamadan hayatını kaybeden Gaudi, La Sagrada Familia’nın içerisine gömüldü.
Bitmeyen Kilise olarak adlandırılan La Sagrada Familia’nın Gaudi’nin ölümünün 100. yılı olan 2026’da tamamlanması bekleniyor.
Gaudi’nin dehasını yansıtan yapı 18 kuleden oluşuyor. Kuleler 12 havariyi, 4 incil yazarını, Hz. İsa’yı ve Hz. Meryem’i temsil ediyor.
Salvador Dali’nin ‘’çok yaratıcı bir başağrısı’’ olarak tanımladığı La Sagrada Familia, her detayıyla Hristiyan inançlarının görsel bir temsilini oluşturuyor.
