Bir havaalanında yolcu sayısı arttıkça, ilave pist ve terminal ihtiyacı da doğabiliyor. Daha fazla pist inşa edildikçe, havalimanının kapladığı yüzey alanı genişliyor. Bu durum, yeni pistlerin terminal binasından çok uzak bir bölgeye inşa edilmek zorunda kalınmasına neden olabiliyor. Bunun bilinen en ünlü ve uç örneği Amsterdam Schipol’deki ‘Polderbaan’ pisti.
2003 yılında Amsterdam Schipol Havalimanı’nın altıncı pisti olarak hizmete açılan 3.800 metrelik pist, Schiphol’ün en uzun pisti. Polderbaan’ın inşaatına ilişkin planların 1967’den beri mevcut olduğu iddia ediliyor.
Polderbaan’ı mevcut beş pistli düzene entegre edecek ekstra alan yoktu. Havaalanında gürültü kirliliğinin yerel topluluklar üzerindeki etkisi de azaltılmak isteniyordu. Bu nedenle, yeni pist, havaalanının sınırlarını belirleyen A5 otoyolunun ötesinde, ana terminalin 5 kilometre batısında inşa edilmek zorunda kalındı.
Yeni pistin arazisi, bir göl yatağının rehabilite edilmesiyle kazanılan bir alandı. Hollanda dilinde bu tip alanlar ‘polder’ olarak bilindiği için pistin adı da Polderbaan oldu.
Pusula yönleri 18R/36L olan Polderbaan, Schiphol’ün en sık kullanılan pisti. Bu pistin en büyük dezavantajı ise piste iniş kalkış yapan uçakların en az 15 dakika taksi yapmaları gerekiyor.
Piste uzanan taksi yollarından biri, şehrin ana arterlerinden birinin üzerinden geçtiği için, Amsterdam’daki havacılık tutkunları, seyir halindeyken böyle güzel enstantaneler yakalayabiliyor.
2003’te Amsterdam @Schiphol Havalimanı’nın 6. pisti olarak hizmete açılan 3.800 metrelik Polderbaan, Schiphol’ün en uzun pisti ve terminale 5 kilometre uzakta. Bir otoyolun üzerinden geçen taksi yolu ile Polderbaan, havacılık tutkunlarının favorisi durumunda.
🎥©️JetStramAero pic.twitter.com/iQklWXlMXu
— BoardingInfo (@boardinginfo) December 26, 2023
