İklim değişikliği konusunda eğer frene basmak istiyorsak; elektrikli arabaların, projede oldukça kritik bir role sahip olacağı aşikar. En azından genel bakış açısı, Hummer’larımızdan inip egzozu olmayan bir şeylere binmemiz gerektiğini söylüyor.
Norveç, 2030 yılından itibaren elektrikli ve hibrid araçların; Hollanda ise 2025’ten itibaren sadece elektrikli araçların satışının yapılacağını açıkladı. Hindistan, 2030’dan itibaren sadece elektrikli ve hibrid araçların kullanılacağı bilgisi ile birlikte elektrifikasyon için iddialı hedeflere sahip olduklarını duyurdu. Çin, yakın gelecekte tüm araçların elektrikli ve hibrid olacağını, ancak bu konu ile ilgili somut bir zaman çizelgesi belirlemediğini bildirdi. Birleşik Krallık, 2040 yılından itibaren benzinli ve dizel araç satışının yasaklanacağını duyurdu. Fransa, 2040 yılına kadar benzinli ve dizel araç satışını yasaklayacağını, 2050 yılına kadar da karbon nötr sisteme geçilmiş olunacağını açıkladı. Barselona, Kopenhag ve Vancouver gibi şehirlerin hepsi 2030 yılına kadar benzin ve dizel yakıtla çalışan otomobilleri yasaklamayı planlıyor.
Dünyanın en büyük otomobil pazarı Çin, İngiltere ve Fransa gibi pazarlarda ortaya çıkan güç kaybetme ihtimali, otomobil endüstrisinin devlerini, elektrikli araçlar konusunda harekete geçirmeye yetti.
Geçtiğimiz günlerde Ford, 2022 yılına kadar 24 elektrikli veya hibrid otomobil modeli üretme fikrini hayata geçireceklerini duyurdu. Ayrıca, yüksek performanslı bir SUV modeli olması planlanan Mach 1 adı verilen bir model için de taslak bir plan açıklandı.
General Motors, halihazırda, Jaguar Land Rover, Volvo ve Aston Martin ile birlikte elektrikli bir geleceğin planlarını yapıyor.
Ancak daha temiz, daha yeşil bir gelecek için çıktığımız yolda, bizi bekleyen pek çok kasis de yok değil. Bataryalarımızı yeni bir sürüş deneyimi için şarj etmeye hazırlanırken, üzerinden geçmemiz gereken temel konulara açıklık getirmek gerekirse:
1-Kaç araçla yola çıkabiliriz?
Elektrikli araç imal etmeyi düşünen üreticiler için öncelikle, benzinli/dizel araçları yasaklamayı düşünen ülkeler müthiş birer potansiyel Pazar durumunda. Kişisel otomobiller için talebin sabit kalacağını kabul ederek kaç tane elektrikli otomobile ihtiyacımız olacağını tahmin etmek için mevcut satış rakamlarını kullanabiliriz.
2-Bataryalar Başımıza İş Açar mı?
Toyota ve Honda hala hidrojen yakıt hücresi üretmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla tüm bu yeni elektrikli araçlar, mevcut en iyi teknolojimiz olan lityum iyon pillerine güvenmek zorunda. Tamamen elektrikli modeller büyük pillere ihtiyaç duyacak, hibrid olan araçlar daha küçük piller ile idare etmeye çalışacak ve yedek sistem olarak gazlı motorları kullanacak. Tesla, yılda 35 gigawatt saatlik bir değer üretmeyi planlıyor ve bunu yapmak için Nevada’da, dünyanın en büyük binası olan Gigafactory’yi inşa ediyor. Ancak bundan daha da fazlasına ihtiyacımız olacak. Otomobillerimizin pilleri kısa süre içinde tüketici elektroniği ürünlerinin pillerinin yerini alacak ve akıllı telefonunuzun pillerinden çok daha fazlasına ihtiyaç duyacak.
3-Bu araçlar nasıl şarj edilecek?
Bütün bu pillerin elektriğe ihtiyacı olacak ve eğer onların elektrik ihtiyacı kirli kaynaklardan (kömür, petrol veya daha az oranda doğal gaz) elde edilirse; elektrikli araçlar, iklim değişikliği ile mücadele konusunda pek fazla bir şey yapmamış olacak. Burası biraz daha garip hale geliyor: çünkü Elektrikli bir otomobilin faydası, nerede şarj edileceğine bağlı. Çünkü hepsi yerel enerji üretim karmasına bırakılıyor.
Yerel enerji üretimindeki farklılıklar, elektrikli bir aracın normal otomobillerden daha kirli olabileceği anlamına gelebilir. Kömürden elektrik üretimi yapılan bir ülkede veya bölgede yaşıyorsanız, elektrikli otomobiliniz muhtemelen çevrecilik konusunda çok daha verimli olmayacaktır. Hindistan’da, elektrikli otomobiliniz, konvansiyonel bir araç kadar çevreye zarar verecektir. Çünkü enerji üretimi hâlâ fosil yakıtların hakimiyeti altında.
4-Bataryaları Nasıl İmal Edeceğiz?
Küresel enerji kaynaklarının tamamını yenilenebilir enerjilere çevirsek bile, tüm bu enerji ihtiyacını karşılayacak pilleri üretmek için çok daha fazla kobalt, lityum ve diğer hammaddelere ihtiyacımız olacak. Yani süreci sürdürülebilir ve sorumluluk sahibi şekilde yürütmek gerek. Örneğin, lityum iyon bataryaların elektrotları için önemli bir bileşen olan kobaltın yüzde 60’ından fazlası, insan hakları ihlallerinin yaygınlaştığı Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden geliyor.
Bu yüzden araştırmacılar daha az zararlı madde gerektiren yeni piller üzerinde çalışıyor. Öte yandan ülkeler yasaklar, kısıtlamalar ile birlikte yenilenebilir enerji taahhütleri için ideal taahhütler verdiği müddetçe süreç ilerleyecek. Özetle sistemi yukarıdan aşağıya doğru temiz, anlaşılır ve uygulanabilir bir hale getirmezsek küresel ısınma daima kazanır.
Muhammed YILMAZ