Fransa’nın ulusal havayolu Air France pilotları, grev kartını masaya sürmeye hazırlanıyor. Ancak pilotların grev tehdidinin sebebi, her zamankinden oldukça farklı.
Air France’da görev yapan pilotları temsil eden SPAF Sendikası (Syndicat des Pilotes du groupe Air France) SkyTeam ittifakı havayolunda görev yapan pilotların 15-16 Nisan 2024’te greve gidebileceğini duyurdu. Ancak bu tehdidinin nedeni, pilotları temsil eden sendika ile şirket arasında yaşanan herhangi bir işçi-işveren sorunu değil. Pilotlar, Fransız hükümetinin üzerinde çalıştığı yeni yasa tasarısını eleştiriyor.
Fransız parlamentosu, belirli işçi gruplarına, yılda 60 güne kadar olmak üzere, belirli sürelerle grev yasağı getirecek yeni bir kısıtlama üzerinde çalışıyor. Grevler, genellikle müşteriler üzerindeki etkiyi en üst düzeye çıkaracak zamanlar için planlanıyor. Bu nedenle hükümetin hedefi, özellikle ulaştırma sektörü için en yoğun dönemlerde grev hakkını sınırlamak gibi görünüyor. Yaklaşan Paris Yaz Olimpiyatları’nın da bu yasanın gündeme gelmesinde etkili olduğu düşünülüyor.
Üzerinde çalışılan kısıtlamalar, toplu taşıma sektörü için geçerli olabilir. Air France pilotlarını temsil eden sendika, hükümetin getirmek istediği bu kısıtlamaların kabul edilmeyeceğini duyurdu ve yasa tasarısını eleştirmek üzere, pilotların greve gidebilecekleri yönünde bir tehditte bulundu. Sendika, yasa önerisinin, toplu taşıma ile kamu hizmetlerini birbirine karıştırdığını iddia ederken; ülkeyi otoriter bir devlet anlayışına sürükleyeceğini de savunuyor.
Air France Greve Alışkın Değil!
Almanların ulusal havayolu Lufthansa çalışanları ile ilgili grev haberlerine oldukça sık rastlanıyor olsa da aynı durum Air France için geçerli değil.
Air France-KLM CEO’su Ben Smith’in personel ile ilişkiler konusunda herkesin takdir ettiği bir yaklaşımı var. Smith, geçmişte Air Canada’da görev yapan pilotlarla yapılan sözleşme müzakerelerinde de benzer bir yaklaşım benimseyerek çok iyi iş çıkarmıştı.
Pek çok havayolu yöneticisi, personele karşı “biz ve onlar” yaklaşımını benimsiyor ve sendikal hakları arama konusunda ön saflarda yer alan personeli düşman olarak görüyor. Ben Smith ve Air France için böyle bir durum olmadığı çok açık.,
Ben Smith göreve başladığında, yaptığı ilk işlerden biri, Air France’nin düşük maliyetli şirketi Joon’un mevcut koşullarını iyileştirmek ve buradaki personele daha kazançlı bir sözleşme önermek oldu. Bu mantalite, Lufthansa CEO’su Carsten Spohr’un tek becerisinin, işgücü maliyetlerini mümkün olduğu kadar azaltmak için, sürekli yeni yan alt şirketler kurmak hamlesi ile karşılaştırıldığında, oldukça insani görünüyor. Air France CEO’su Ben Smith, personel iletişimi ve sendikal haklar konusunda çok iyi adımlar atıyor olsa da kabin içindeki premium ürünleri geliştirmek ve yolcuların hizmetine sunmak konusunda bir o kadar kötü olduğunu söylemeden de geçmemek gerekiyor.