Dünya genelinde yaklaşık 150 milyon insanın COVID-19 aşısı olduğu sanılıyor. Bu gelişme, elbette kısıtlamalar nedeniyle herkesin günlük yaşamını etkilemeye devam eden SARS-CoV-2’ye karşı bağışıklık oluşturmak konusunda olumlu bir adım.
Ancak yine de bu bilgi, dünya nüfusunun yüzde 2’sinden daha azının aşılandığı anlamına geliyor ki bu da tünelin sonundaki ışığa ulaşana kadar daha çok uzun bir yol kat etmemiz gerektiğini gösteriyor. Dünya’nın durumu, ilk adımlarını yeni atmaya başlayan bir bebeğinkine benzetiliyor. Önünde düşe kalka yürümeyi öğrenmek zorunda olduğu uzunca bir zaman var gibi.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Genel Müdürü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus’un Eylül 2020’de kaleme aldığı bir gazete makalesinde söylediği: ”Küresel bir salgın, onu sona erdirmek için dünya çapında bir çaba gerektirir. Herkes güvende olana kadar hiçbirimiz güvende olmayacağız. İhtiyacı olan herkes için aşılara, testlere ve tedavilere erişim, bu işin tek çıkış yoludur. Bu, küresel işbirliği için tarihi bir sınavdır. Hata yapmayalım. Koronavirüse karşı mücadelemiz bitmiş değil” dedi.” durumun en net özeti aslında.
O yazının üzerinden altı aydan uzun bir zaman geçti. Covid-19’un yoğun kara bulutları dağılıyor ve gökyüzü aydınlanıyor gibi görünse bile, aslında çok az şey değişti. Aşılama programını başarıyla yürüten ABD ve İngiltere gibi devlerin adımları; Avustralya ile Yeni Zelanda arasında karşılıklı seyahatlerin başlaması, olumlu ilerlemelere işaret ediyor.
Ancak “herkes güvende olana kadar hiçbirimiz güvende olmayacağız” ifadesi, toparlanma sürecinde önümüzde bir engel olmaya devam edecek. Aşılama verileri, bazı yerlerde sürü bağışıklığı konusunda önemli adımlar atıldığını gösteriyor. Bunlardan biri, İspanya’nın güney kıyısında yer alan Britanya Denizaşırı Bölgesi olan Cebelitarık. Nüfusun beşte dördünden fazlası şu anda tamamen aşılanmış durumda.
İsrail’de ülkenin yarıdan fazlasının tamamen aşı olduğu bildirilirken, Seyşel Adaları’nda bu rakam üçte birin üzerinde. Cayman Adaları, Bermuda, Monako, Birleşik Arap Emirlikleri ve Şili’de yaşayanların beşte birinden fazlası tam aşı sürecini tamamladı. Son verilere göre ABD, Bahreyn ve Man Adası da bu eşiğe yaklaşıyor.
Ancak, yerel halkın aşılamasının hala başlamadığı birçok ülke varken, Dünya’nın en büyük nüfuslarına ev sahipliği ülkelerden bazılarının yeterli doz aşıyı güvence altına almak için mücadele ettiği bir gezegende işimiz son derece zor görünüyor.
Aşağıdaki grafik, Avrupa’daki ülkeleri, en az bir doz aşı olmuş insanlar sayısı üzerinden değerlendiriyor.
Avrupa bu açıdan çok heterojen bir yapıda. Birleşik Krallık’ta nüfusun yüzde 40’ından fazlası en az bir doz aşılamayı tamamladı. Ancak Fransa, Almanya, İtalya ve İspanya’da bu oran yüzde 20’nin altında. İngiltere ve Avrupa Birliği arasında devam eden bir aşı savaşı olduğuna dair endişeler bile var. Ancak ülke liderleri, aşı dağıtımı konusunda olası bir ticaret savaşının eşiğinden geri döndü.
Perde arkasında bu gelişmeler yaşanırken, Geçtiğimiz aylarda yapılan çalışmalarda, Avrupalıların çoğu (% 56) Ağustos-2021’in sonunda, yurt içinde veya başka bir Avrupa ülkesine tatile gideceklerini söylüyordu. Ancak bu fikirden vazgeçilmiş gibi görünüyor. Avrupa Seyahat Komisyonu’nun (ETC) ‘Yurt İçi ve Avrupa İçi Seyahat için İzleme Duyarlılığı’ araştırmasına yanıt verenlerin dörtte birinden biraz fazlası (% 27) önümüzdeki altı ay içinde seyahat etmek istemediğini söylüyor.
On yüksek hacimli Avrupa pazarını (Almanya, Birleşik Krallık, Fransa, Hollanda, İtalya, Belçika, İsviçre, İspanya, Polonya ve Avusturya) kapsayan bu aylık rapor, COVID-19’un Avrupalılar üzerindeki etkisine dair güncel bilgiler sağlıyor. Önümüzdeki aylarda gidilecek yerler ve tadılacak deneyimlerin araştırılması için harcanması gereken enerji, yerini, seyahatlerle ilgili endişelere bırakmış durumda.
Avrupa genelinde aşı uygulamasının yavaş ilerleyişine rağmen, gezginlerin bu konuda güveninin artmaya devam ettiği ve toparlanmanın daha hızlı gerçekleşeceği konusunda umutların arttığı da görülüyor. Anket, katılımcıların yüzde 48’inin COVID-19 aşılarının geliştirilmesi ve onaylanmasına bağlı olarak seyahat planlaması konusunda iyimserlik hissini paylaştığını gösteriyor. Aşılardan bağımsız olarak beş kişiden yalnızca biri (% 21) seyahat planlama konusunda kötümser bir bakış açısına sahip.
Önümüzdeki altı ay içinde seyahat etmeyi planlayan Avrupalı gezginler arasında, 10 kişiden 9’unun, tatil için belirlenmiş bir takvimi var. Çoğunlukla (% 46) Temmuz-2021 ve Ağustos-2021 arasında . % 29’luk kesim ise bir sonraki yolculuğunu Mayıs-2021 veya Haziran 2021’de daha erken yapmak niyetinde olduklarını belirtiyor. Bunların % 49’u başka bir Avrupa ülkesine seyahat etmeye istekliyken, % 36’sı anavatanlarında kalmayı tercih ediyor.
Avrupalılar bir yaz kaçamağı yapmayı düşünmeye başlarken, dikkatler yaklaşan tatillerin tadının, sonuna kadar çıkarılıp çıkarılamayacağı konusunda. Karantina önlemleri, gezginlerinin % 16’sı için hala en önemli endişe kaynağı olsa da, COVID-19 kısıtlamaları nedeniyle varış noktasında tatil faaliyetlerinin sınırlı kapsamı da önemli bir sorun noktası haline geliyor (% 11).
Buna ek olarak, artık barlara ve restoranlara gitmek konusunda artan bir ihtiyat duygusu var. Ankete katılanların % 13’ü, bu mekanların sağlıkları için bir dereceye kadar risk oluşturduğunu düşündüğünü söylüyor. Bu arada, hava yolu ile seyahat, hala virüs riski listesinin başında yer alıyor ve Avrupalıların beşte birine yakını (% 17) hala uçmayı potansiyel olarak tehlikeli olarak tanımlıyor.
Ankete katılan Avrupalıların çoğunun istek listesinde yaz tatilleri olmasına rağmen, tıpkı aşı dozlarında olduğu gibi, ülkeler bu konuda da farklılık gösteriyor. Polonya’da (% 79) ve İtalya’da (% 64), Ağustos 2021’in sonundan önce bir kaçış planı yapma eğilimini savunurken, bunu Avusturya sakinleri (% 57), Almanya ve Hollanda (her ikisi de % 56) izliyor. Bu ülkeler arasında İtalyanlar yurtiçi seyahatlere (% 53) eğilimliyken, diğer ülkelerden araştırmaya katılan her beş kişinin ikiden fazlası, net bir şekilde yurtdışına seyahat etmeyi tercih edeceğini söylüyor.