Boeing 737 MAX Okyanusa Çakılmaktan Nasıl Kurtuldu?

ABD’li Southwest Havayolları, 11 Nisan 2024’te Boeing 737 MAX uçağında yaşanan, havacılıkta ramak kala olarak tanımlanan, büyük bir facianın eşiğinden dönülen olayın ayrıntılarını şirket içinde açıkladı.

Honolulu (HNL) ile Lihue (LIH) arasındaki 164 km mesafede planlanan WN2786 sefer sayılı uçuş, iki yaşındaki N8788L tescilli Boeing 737 MAX 8 ile gerçekleştirilecekti.

Şirketin en kıdamli kaptan pilotlarından biri ve işe yeni başlayan bir first officerın görevlendirildiği uçuşun ilk aşaması, ana karadan Hawaii’ye sorunsuz şekilde tamamlandı. Görev, ertesi gün adalar arası yapılacak uçuşlarla devam ediyordu.

Uçuş öncesi pilotlar, Lihue Havalimanı’nda kuvvetli rüzgar, düşük görüş ve kötü hava koşulları olduğu haberini aldı. Lihue’ye inecek uçakların çoğu, yaklaşma sırasında pas geçme kararı alıyordu. Bu koşullara rağmen 737 MAX kalkışı yaptı ve kaptan pilot, deneyim kazanması için uçağın kontrolünü tecrübesiz yardımcı pilota verdi.

Kalkış sırasındaki koşullar, iniş için gereken minimum değerlerin biraz üzerindeydi. Bu yüzden pilotlar olası bir pas geçme senaryosuna hazırlıklıydı ve hangi prosedürlerin uygulanacağı konusunda bilgilendirildiler. Uçak, Lihue’nin 17 pistine yaklaşırken, yeterli görüş yoktu. Bu yüzden pas geçme kararı alındı.

Pas geçme sırasında, yardımcı pilot önce yanlışlıkla levyeyi ileri doğru itti. Ardından da hızın yükselmesi nedeniyle, panikle gaz kollarını geriye çekti. Bu durumda uçak doğal olarak burun aşağı dalışa geçti. 737 MAX, Pasifik Okyanusu’na yaklaşık 120 metre kalana kadar alçaldı.

Bu esnada kokpitte, uçağın burnunun yukarı kaldırılması gerektiğine yönelik uyarılar yankılanırken, yardımcı pilot görev yoğunluğundan dolayı bunu duymadıklarını söylüyor.

O esnada deneyimli kaptan pilot, durumu fark edip, yardımcı pilota tırmanışa geçip sola dönmesini söyledi ve agresif bir şekilde gaz kolları ileri itildi. Uçak, ortalamanın çok üzerinde bir oran ile dakikada 8.500 feet’lik bir tırmanışa geçti.

Kokpitte işler normale döndükten sonra, pilotlar önce ikinci iniş denemesi için havada tur atmaya başladı; ardından kalkıştan 85 dakika sonra Honolulu’ya geri dönüş kararı alındı. Honolulu’ya iniş sonrası, kaptan pilot dispetcherlar ile görüştü ve bu kez kontrolün kaptan pilotta olması şartıyla Lihue’ye tekrar uçma kararı alındı. Yardımcı pilot o sırada bu karara karşı çıkmadı ancak Lihue’ye ikinci kez uçmak istemiyordu.

Southwest’in operasyon bütünlüğünü korumak ve uçuşa ilişkin düzenleyici gerekliliklerin hâlâ karşılanıyor olması nedeniyle itiraz edemedi. Uçuş tekrar başladı. Ancak hava koşulları daha da kötüleştiği için 737 MAX ikinci kez Honolulu’ya geri döndü.

Uçağın okyanusa çakılmasına birkaç saniye kala atlatılan bu korkunç olay ile ilgili en olumlu detay, yaşanan olayın pilotlar tarafından gönüllü olarak şirkete raporlanması oldu. Yapılan değerlendirmenin ardından, kamuoyuna yansıma ihtimaline rağmen, olayın tüm detayları, şirkette görev yapan tüm pilotlarla paylaşıldı. Bu da havayolunun şirket içinde şeffaf bir iletişim mekanizması kurduğu ve pilotların başlarından geçen olayları,  gönüllü olarak bildirmekten çekinmediği gerçeğini ortaya çıkardı. Bu detaylar, havacılığın daha emniyetli hale gelmesi için oldukça kritik.

Havacılıkta her olaydan öğrenilecek dersler var. Southwest’in yaşadığı olay, insan faktörleri eğitimleri ve pilot raporlama programının, gelecekteki kazaları önlemek için ne kadar önemli olduğunun altını çiziyor.

Uçuşun ardından insan faktörleri görüşmesine katılan her iki pilot da “yaşanan olayın ciddiyetini animasyonlar aracılığıyla görmenin önemli olduğunu” belirtti. Pilotlar ayrıca Hat Deneyimi de dahil olmak üzere kapsamlı eğitim faaliyetlerine katıld

adbanner