Pipistrel Alpha Electro, gücünü tamamen elektrikten elde eden bir uçak modeli. Bu uçak, geçtiğimiz günlerde, bataryalarını güneş enerjisiyle çalışan özel bir aparat yardımıyla şarj ederek, 220 millik ( yaklaşık 350) bir uçuş gerçekleştirmeyi başararak, bir ilke imza attı. Bu özel uçuşta, toplamda dört bölgesel havalimanına iniş kalkış gerçekleştirildi.
İki koltuklu, elektrikli uçak, Güneş enerjisiyle şarj edilen pillerle gerçekleştirdiği tarihi uçuşunu, Kaliforniya’da Fresno ve Lodi arasında gerçekleştirdi. New Vision Aviation Başkanı Joe Oldham, 20 Temmuz’da Pipistrel Alpha Electro’su ile Fresno’dan havalandı ve Lodi’ye inmeden önce, bataryalarını şarj edebilmek için iki farklı havaalanında (Modero ve Modesto) durdu. Ardından aynı güzergahı kullanarak geri döndü ve yaklaşık 350 km menzile sahip uçuşunu, sorunsuz bir şekilde tamamladı.
Oldham: “Birkaç yıl önce, Beam’deki insanlarla konuşurken, San Joaquin Vadisi boyunca uçabilmek için, Güneş enerjisi ünitelerini kullanarak, uçağı bu şekilde şarj etmenin harika olabileceğini düşündük ve bunu hayata geçirdik” diyor.
Beam tarafından geliştirilen EV ARC, elektrikli araçları ve şimdi de uçakları şarj etmek için tasarlanmış özel bir dönüştürücüye sahip, mobil, bağımsız bir solar (güneş enerjisiyle çalışan) şarj istasyonu.
Beam Global CEO’su Desmond Wheatley, tarihi uçuşun ardından: “Bu tarihi Dünya rekoru, sıfır emisyonlu havacılık için yeni bir sayfanın daha açıldığını işaret ediyor” gibi oldukça iddialı bir açıklamada bulundu.
Şirket, ABD genelindeki yaklaşık 20.000 kamu ve özel havaalanının hepsine, temiz, herhangi bir kurulum işlemi gerektirmeyen şarj altyapısı yerleştirmeyi hedefliyor. Mobil şarj cihazı EV ARC, Güneş enerjisini elektriğe dönüştürüyor.
Güneş enerjisi teknolojisini, genellikle uzak veya kırsal yerlerdeki küçük hava limanlarında kullanma fikri şimdilik daha hayata geçirilebilir duruyor. Beam şirketi, iki park yeri arasına sığacak şekilde tasarlanan EV ARC’yi, tarihi uçuş boyunca Pipistrel’i şarj etmek için California’daki dört havaalanına taşıdı.
Oldham: “Bu başarılı uçuş, sürdürülebilir havacılıkta şebekeden güç almamız gerekmediğini net olarak gösterdi” görüşünde. Amaçlarının, daha temiz ulaşım seçeneklerine duyulan ihtiyaç konusunda farkındalık yaratmak ve dünyaya neyin mümkün olduğunu göstermek olduğunu söylüyor.
Elektrikli uçaklar, şu an için özel uçakların çok küçük bir miktarını temsil ediyor. Ancak elektrikli dikey kalkış ve iniş (eVTOL) modeller pazarda görünür hale geldikçe, bu oranın önümüzdeki on yılda artması bekleniyor. Pipistrel ve Bye Aerospace gibi üreticiler, uçuş eğitimi veren şirketleri hedef alarak, düşük maliyetli elektrik motorlu uçaklar geliştiriyor. Bu uçakların uçuş eğitimleri sırasında yaygın olarak kullanılması hedefleniyor.
Oldham: ‘‘dezavantajlı gençleri, havacılıktaki kariyer hedefleri doğrultusunda hazırlayan, kar amacı gütmeyen kuruluşunun, üç yıldır iki adet elektrikli Pipistrel’e sahip olduğunu” söylüyor. “Sessiz, güvenilir ve emniyetli bu uçaklarla uçmak çok güzel. Pistonlu motorlara sahip bir uçaktan çok daha yumuşak” diyen Oldham, aynı zamanda bu uçakların bakım ve elektrik maliyetleri de çok az olduğu için onları seçtiklerini söylüyor.
Breed ve New Vision’ın bir sonraki rekor denemesi biraz zaman alabilir. Ancak Oldham, elektrikli araçlar için şebekeden bağımsız altyapının sürdürülebilir havacılığın geleceğin kullanılabileceğini göstererek, artık çok daha önemli bir noktaya geldiklerine inanıyor.