Havacılığın geleceği zeplinlere doğru mu gidiyor?
Dünyanın en büyük hava aracı Airlander, geçtiğimiz günlerde 38 bin metreküp helyum gazı ile ilk defa ayağını yerden kesti. 38 bin metreküp gaz 6 tane olimpik yüzme havuzunu dolduracak bir büyüklüğe eş değer. Airlander’ın yakın zamanda havacılığın en önemli dönüm noktalarından biri olmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Airlander aslında ABD ordusu için geliştirilen 500 milyon dolar bütçeli bir hava gemisi projesi iken 2012 yılında bir anda projeden vazgeçilerek rafa kaldırıldı. Bir İngiliz firması (Hybrid Air Vehicles) projenin tüm haklarını satın aldı ve projeyi üstlendi. Zeplin ile uçak arasında; her ikisinden de çeşitli özellikleri barındırdan bir sivil projeye dönüştürdü. İş ve eğlence seyahatleri için kullanılabilecek bir proje haline getirilen Airlander, Bedfordshire şehrindeki hangarlada ilk kez yerden yükseldi.
Yerden 248 metre yükseldiği ilk havalanma anında her biri 2 ton ağırlığı kaldırabilecek olan 4 adet taşıyıcı traktör (forklift)e bağlanan Airlander, hangar kapılarına yakın bir pozisyonda yerden kaldırıldı. Airlander, paletler, motorlar ve misyon modülleri ile donatıldıktan sonra 80 milyon poundluk bir hava aracı haline gelecek hava aracının 48 yolcu taşıması planlanıyor.
300 ft yani yaklaşık 93 metre uzunluğu ile Airlander dünyanın en büyük uçağı konumunda. Airbus A380’den bile daha büyük olan hava aracının elbette 1930’larda Almanya’da geliştirilen tarihi zeplin Hindenburg’un yanında esamesi okunamaz. Zeplin ve uçak karışımı hibrit bir hava aracı olan Airlander’ın sağladığı taşımanın yüzde 60’ı içindeki helyum gazı sayesinde; geri kalan yüzde 40’lık taşımayı ise uçaklarda olduğu gibi kanatları aracılığı ile sağlıyor. -56 ile +54 derece arası sıcaklıklarda sorunsuz çalışan; saatte 148 km hıza çıkıp insanlı uçuşlarda 5 gün; insansız uçuşlarda 2 hafta boyunca havada kalabilme özelliğine sahip olacak Airlander, 20 bin feet yüksekliğe çıkıp (6,172 km) 10 ton yük taşıyabilcek.
Airlander geleneksel uçakların aksine çevreye çok daha az kirlilik sağlaması (ticari uçaklara göre %70 daha az karbon salınımına sahip), yerdeki insanları çok daha az rahatsız eden gürültüsü ve yukarıda belirttiğimiz çıkabildiği irtifa, taşıma gücü ve hız bileşenlerinin çok iyi olması ile birlikte hava seyahatlerinin geleceğine damga vuracak gibi görünüyor. Bir helikoptere yakın şekilde dikey kalkış ve iniş yapabilmesi uzun pist gereksinimleri olmaması da çok büyük bir avantaj.
Airlander aynı zamanda pek çok farklı iş kolunda çeşitli görevler gerçekleştirecek. Sahil güvenlik görevleri, askeri ve sivil gözetleme, pek çok akademik araştırma ve görüntü alma film çekme gibi alanlarda kullanılması planlanıyor. Projeye çok farklı isimler de yatırımlar yapıyor. Dünyaca ünlü Iron Maiden grubunun solisti Bruce Dickinson, Airlinder için 250 bin poundluk bir yatırım yaptı.
Projenin askeri versiyonu için daha önce New Jersey’de bir test uçuşu yapıldı ama sivil versiyonu ile üretilen Airlander’in ayaklarının ilk yerden kesilişi 31 Ekim günü hangar içinde gerçekleşti . Su üzerinde de yüzebilme özelliğine sahip olan Airlander’in hangar içinde havalanmasını yani projenin gerçek anlamda ete kemiğe bürünmesini bir nefes alış olarak yorumlayan uzmanlar; İngiliz havacılık endüstrisi için çok önemli bir an olarak değerlendirdi.
Airlander 350 beygir gücünde 4 adet V8 motora sahip. Bu motorların 2 tanesi önde 2 tanesi arkada yer alıyor. 92 m uzunluğu, 43.5 m genişliği ve 26 m yüksekliği ile şu an resmi olarak dünyanın en büyük uçağı konumunda. Dünyada aktif kullanılanlar arasındaki en büyük yolcu uçağı olan Airbus A380’in uzunluğu 240 ft. (74 m) yani Airlander’e göre yaklaşık 20 metre daha kısa. Airlander, bugüne kadar üretilmiş en uzun uçak olan Antonov An-225 kargo uçağından da 18 metre daha uzun.
1937’de meydana gelen büyük yangın ile 35 kişiye mezar olan Alman zeplin Hindenburg, Airlander’in tam 3 katı büyüklüğündeydi.
Airlander’in üretildiği base olan Cardington, İngilizlerin; zeplin konusunda dominant olan Almanlara rakip olmak için ürettikleri R101 ismini verdikleri zepline dair çalışmalar yürütülmesi amacıyla 1919 yılında kurdukları bir merkez. Airlander ile elde edecekleri başarı ile R101 konusundaki başarısızlığı da unutturmak istemek gibi bir misyon edinmişler kendilerine.
Airlander’ın Airlander 10 ve Airlander 50 olmak üzere iki farklı modeli var. Birinci model, sabit kanatlı uçak, helikopter ve zeplin gibi hava araçlarının pek çok farklı özelliğinin harmanlanması ile oluşturulan inovatif bir proje doğrultusunda dünyanın en büyük uçağı özelliğindeki Airlander 10. Bu hava aracı insanlı uçuşlarda 5 gün, insansız uçuşlarda ise 2 hafta havada kalabilme özelliğine sahip. Daha düşük karbon izi yani daha çevreci olma özelliği ile hava taşımacılığının tüm formlarında (yolcu, kargo) ile askeri ve ticari sektörlerin pek çok farklı noktasında çeşitli görevlerde kullanılabilecek.
Burada akla insansız hava araçları geliyor olabilir, ama bu araçlar Airlander kadar uzun süre uçabilecek kapasitede değiller. İkinci model ise Airlander 50. Diğer model ile teknolojisi tamamen aynı olan bu model diğerinin ağabeyi konumunda. Bu model kilometre başına daha düşük bir nakliye maliyeti sunması sebebiyle yük veya ağır yük pazarı için geliştirilmiş bir model. 200 tonluk bir yükü bir seferde 5000 kilometre uzağa taşıyabiliyor. Aynı yükü taşıyabilecek bir uçak kalkış ve iniş pistine ihtiyaç duyuyorken, dünyanın en güçlü helikopteri ise ne bu kadar ağır bir yük taşıyabiliyor ne de bu kadar uzun bir menzile sahip. Özellikle afet yardım ve madencilik konularında bu aracın çok faydalı olacağı belirtiliyor. Kısacası, Airlander çok ağır yükleri uzak mesafelere havadan taşıyıp istenilen satıha indirebiliyor. Hem de uçak veya helikopterlerden çok daha çevre dostu.