First Class Uçuşların Geleceği

Lüks! Sınırı olmayan şatafatlı imkanların birbiriyle yarıştığı, mutlaka daha iyinin olduğu derin bir konu.

Alandan tasarruf etmek için ekonomi sınıfındaki yolcuların küçücük diz mesafesini bile daha da küçültmenin yollarını arayan havayolları, mesele gelir elde etmek olduğunda, şu an Arap Yarımadası merkezli şirketlerin öncülük ettiği first-class yolculukların imkanlarını daha da üst seviyeye çıkarmak için elinden geleni yapıyor.

Çoğunluğunu körfez ülkelerindeki havayollarının oluşturduğu az sayıdaki havayolu, günümüzde gökyüzünde first class sınıfını, yolcuların hizmetine sunmayı sürdürüyor. First-class uçuş deneyimleri için, yolcular bazen 6 haneli rakamlar ödemekten çekinmiyor. Tüm bu ücretlerle sunulan first-class deneyiminde lüks sınırlarını zorlayan müşteriler ve havayollarının varlığı; Londra merkezli Factorydesign adlı firmanın ilgisini çekti ve her first-class yolcunun kendi banyosu, tuvaleti olması gibi imkanları sunduğu En Suite isimli projesini duyurdu.

Londra merkezli şirketin sunduğu En Suite konsepti, first-class uçuş deneyimindeki lüks standartlarını birkaç basamak daha öteye taşıyarak bizleri şaşkınlığa sürüklüyor. Üst düzey otellerden ilham alan şirket, oluşturduğu konseptle dikkat çekmeyi başarıyor.

Bugün, Etihad Havayolları’nın sunduğu Residance-Class sınıfı hariç hiçbir havayolunun, hiçbir uçuş sınıfında yolcuya özel tuvalet seçeneği yok. Etihad haricindeki tüm havayollarında uçan yolcular, ne kadar yüksek bilet ücreti ödese de ortak tuvaleti kullanıyor. Factorydesign yöneticileri: ‘Gittiğiniz herhangi bir Four Seasons veya Shangri-La sınıfındaki bir otelde, tuvaleti ortak kullanmayı nasıl karşılarsınız? Bunu hayal edebiliyor musunuz?’ şeklinde, konseptlerini reel bir zemine oturtmaya çalışıyor. Bu bakış açısıyla, ödenen astronomik ücretlerin karşılığında yolcuların böyle bir beklentiye girmesi doğal karşılanabilir.

Şirketin konseptinde belirttiği bu tam boy süitler, yolculara adeta kendi evindeymişçesine mahremiyet ve konfor sunuyor. Konunun kilit noktalarından olan kişisel banyoya ek olarak yolcunun dinlenmesi, uyuması, yemek yemesi, film izlemesi gibi eylemlerin her biri için de ayrı alanlar oluşturulmuş. Tüm bu olanakları aynı zamanda çiftler için de planlayan Factorydesign, çift kişilik yatağa sahip bir double En Suite de tasarlamış. Tasarladıkları tüm ultra lüks uçak kabinlerinde, süper lüks seyahatler, gizliliğin, ayrıcalığın hat safhada olduğu deneyim ile birleştirerek sunuluyor.

En Suite’in en ilginç yönlerinden biri, tüm bu alanların süper akıllı bir mimariyle konumlandırılmış olması. Yani havayolları için nispeten daha kolay bir tadilat aşaması ve daha az yeer kaplamayı vadediyorlar da diyebiliriz. Konfor ve alan kullanımı arasında oldukça iyi bir denge kuran En Suite, tipik geniş gövde bir uçağın burun kısmına 4 adet kurulabiliyor.

Bu konsept henüz kağıt üstünde olsa dahi şirketler tarafından oldukça ilgi gördü. Aynı zamanda şirket, bu konsept ile 2019 yılında düzenlenen ‘Uluslararası Yat ve Havacılık’ ödüllerinde birincilik ödülünü kazandı. En Suite konsepti, Covid-19’un tüm seyahat deneyimlerinin kökten değiştiği bu günlerde, kişisel alana olan ilginin artmasıyla daha da ön plana çıkacak gibi duruyor.

‘Inmarsat’ şirketin yaptığı uluslararası araştırmalar neticesinde, uçak içi tuvalet ziyareti, yolcuların yüzde 28’i tarafından sakıncalı görülüyor. Yolcular tarafından, uçak içinde sunulan hizmetler arasında 10 üzerinden sadece 5.4 puan alan uçak içi tuvalet ihtiyacı, bu fikri destekler nitelikte.

Inmarsat tarafından yapılan araştırmada, uçak içi tuvalet ziyaretleri konusunda yolcu güveninin düşük olduğu görüldü.

İlgili Haber | Uçakta Virüs Bulaşır mı?


Tüm gelişen olaylar neticesinde; kişisel alanın en önemli hususlardan biri olarak görüldüğü dünyamızda, bu tarz lüks üzerine kurulu yeniliklerin ne derecede geçerliği olacağını zaman içinde hep birlikte göreceğiz.

Berkcan Mertoğlu

adbanner