2024’ün başında, havalimanı güvenlik kontrol noktalarında, self-servis tarayıcıların kullanımı test edilmeye başlayacak. Teknolojinin hayatımızı kolaylaştırma potansiyeli oldukça yüksek. Ancak tehlikeleri yok mu?
Hava yoluyla seyahat edenlerin sayısı artmaya devam ettikçe, havalimanlarını işleten şirketler için, güvenlik taramalarının verimliliğini artırmak üzere tüm sistem ve süreçlerde sürdürülebilir değişiklikler yaratmak, en önemli gündem maddelerinin başında geliyor.
Bunun vizyonun bir parçası olarak, Ocak 2024’te ABD’nin Las Vegas Uluslararası Havalimanı (LAS) güvenlik kontrol noktalarında self-servis TSA PreCheck uygulamasını test etmeye hazırlanıyor. Havalimanının Bilim ve Teknoloji Direktörlüğü, bu proje ile güvenlik kontrollerinin etkinliğinin artması; yolcuların bekleme sürelerinin ise önemli ölçüde azalması ile toplam yolcu deneyiminin iyileştirilmesini hedefliyor.
Uygulama, TSA PreCheck yolcularının, güvenlik taramasından geçme sürecini, güvenlik personelinden minimum düzeyde yardım alarak veya hiç yardım almadan tamamlamalarına olanak tanıyacak.
Hızla Tarama Programı yöneticisi John Fortune bu uygulamayı şöyle tanımlıyor:
“Fast food restoranları ve lokantalardaki self servis sipariş verilebilen kiosklar gibi, self-servis tarama da yolcuların güvenlik kontrol sürecini kendi başlarına tamamlamalarına olanak tanıyor. Gezginler, yolcu ve el bagajı tarama sistemlerini kullanarak; ister bireysel geçiş yapılan bölgelerde isterlerse de güvenlik kuyruğuna girerek bu işlemi gerçekleştirebilecek. Güvenlik personelinin arama yapmak ve çantaların içindekileri incelemelerinin sayısı azaltılacak ve güvenlik tarama operasyonları için daha iyi bir iş planlaması oluşturulabilecek. Ön testler sırasında hem dublör yolculardan hem de güvenlik görevlilerinden aldığımız geri bildirimler inanılmaz derecede olumluydu.”
Şimdilik sistemin tam olarak neye benzeyeceğine dair daha fazla ayrıntı paylaşılmadı. 2015 yılına ait konsepte dair bazı görseller paylaşılıyor…
Self Servis Güvenlik Ne Kadar Güvenli?
Bu tür konseptler için daha önce birçok sözleşme imzalandı. Bu, Micro-X’in yolcuların bireysel tarayıcıları kullanmaları için geliştirilen kabin tabanlı bir tasarımı içeriyor. Bu tasarım, el bagajını tarayan bir sistemin yanında, yolcuların da önünde durup güvenlik kontrolünü gerçekleştirdiği düz bir panelden oluşuyor.
Diğer bir konsept ise Vanderlande’nin geliştirdiği PAX MX2 prototipi. Bu tasarım, Otomatik Tarama Şeridi, el bagajı taşıma sistemini yeni ve mevcut Ulaşım Güvenliği Ekipmanlarıyla birleştirerek, bir kontrol noktası için dört entegre istasyon oluşturuyor.
Havaalanlarında, güvenlik anlayışından ödün vermeden, güvenlik tarama sürecini basitleştirebilecek her yöntem oldukça dikkat çekici olabilir. Ancak teknolojinin bu sorunu gerçekten çözüp çözemeyeceği konusuna, şüphe ile yaklaşan çok ciddi bir kesim de var.
Mevcut güvenlik kontrol süreçlerinde de çok az insan etkileşimi olduğunu söylemek mümkün:
- Birçok havaalanında, kimliğinizi veya pasaportunuzu makinaya okutarak, yolunuza devam edebiliyorsunuz. Genellikle biniş kartınızı okutmanız bile gerekmiyor.
- Daha sonra eşyalarınızı kendi başınıza tarayıcının konveyörüne yerleştiririyorsunuz.
- Kendiniz de X-Ray cihazından geçiyor ve cihaz alarm vermediği sürece yolunuza devam edebiliyorsunuz.
- Daha sonra X-Ray’den geçen eşyalarınızı toplayıp, kemerinizi saatinizi takıp, sorunsuz bir şekilde yolunuza devam edebiliyorsunuz.
- Bu süreç içinde, gerçek bir insan ile en büyük etkileşimi, üzerinizdeki herhangi bir metal nedeniyle, X-Ray cihazında alarm vermeniz ve güvenliğin sizi yönlendirdiği tam vücut tarayıcısından geçmek veya personelin elindeki tarayıcıyı size doğru tutması.
- İçinde şüpheli bir şey olduğu için çantanızı ekstra kontrol etmek üzere diğerlerinden ayıran bir güvenlik görevlisi
- Bu küçük detaylar dışında, geliştirilen otomasyon sisteminin, güvenlik tarama süreçlerini basitleştirecek herhangi bir yönünü olduğu düşünülmüyor.