İlk Yolcu Körüğü Hangi Havalimanında Kullanıldı?

Büyük bir havalimanından, düşük maliyetli bir havayolu ile uçtuysanız, terminalde çok sayıda boş ve kullanıma hazır yolcu körüğü olduğunu görmenize rağmen, uçağınıza otobüsle gitmek zorunda kaldığınız bir senaryo yaşamışsınızdır. Bunun nedeni de muhtemelen havayolunun, körüğe bağlı kapılar için ekstra ödeme yapmak istememesidir.

Havalimanı apronunda, otobüsle, dev uçaklar arasında turlamak, havacılık meraklıları için çok eğlenceli bir aktivite olsa da uçağa otobüsle ulaşmak fikri genellikle rahatsız edicidir. Yaşadığımız deneyim, bir köprüden uçağa binmenin kolaylığını tam anlamıyla karşılayamaz.

Sıkışık bir şekilde, her an düşme tehlikesi barındıran, bazen de otobüsün kapısına sıkışma ihtimali bile içeren tatsız bir deneyim sonucu uçağa ulaşmak; insanların yığıldığı bir merdivenden uçağa tırmanmak, uçuş öncesi keyfinizi kaçırmak için yeterli sebepler. Hele bir de hava koşulları kötüyse, merdivendeki yoğunluğu aşıp uçaktaki koltuğunuza ulaşma süreci, sinirlerinizi bir hayli yıpratabilir.

Bu yüzden yolcu körükleri, oldukça sıradan bir teknoloji olmasına rağmen, aslında son derece kullanışlıdır. Uçuşlarımızın rahat geçmesi için basit ama önemli detaylardan biridir.


İlgili Haber | Uçağa Nasıl Daha Hızlı Binebiliriz? 


Uçağa binmeden önce, içinden geçtiğiniz körük, yeryüzünde temas ettiğiniz son yer. Siz uçağa binip gökyüzüne yükseldiğinizde, o bir sonraki uçuşu beklemeye başlıyor. Uçaktan indiğinizde ise tanıdık bir sima gibi ya da yeni bir yere indiyseniz, orada sizi ilk karşılayan yine yolcu köprüleri oluyor. Bir sürü yaşanmışlık ve hikaye barındıran zararsız hareketli konektörler bu yüzden uçuşlarımıza bir şekilde anlam katmayı başarıyor.

Yolcu körükleri, terminal binasına bağlı bir makine aslında. Başka bir makineyi (uçağı) havaalanına eklemleyen bir makine. Havalimanlarını genişleten ve tamamlayan en hayati parçalarından biri. Hareketlilğe rehberlik eden, yolcu uçaklarının verimli şekilde yolcularını indirip bindirmesini kolaylaştıran bir geçit, dar bir koridor. Bazen tam olarak nerede başladığını ve bittiğini bilseniz bile oldukça uzun ve labirentte yürüyormuşsunuz hissi uyandırabilen bu körükler, renk renk reklamlarla ve çeşitli havacılık motifleriyle süslenmiş duvarlarıyla, sizin üzerinizde bir algı yönetimi yapma misyonunu yürütürken, aynı anda birilerine de para kazandırma yeteneğine sahip olacak kadar işlevsel aslında.

Yolcu Körüklerinin Kısa Tarihçesi

Daha önceki yıllarda, günümüzde kullanılan körüklerin birçok ilkel versiyonu olmasına rağmen, United Airlines’ın 1958’de Chicago O’Hare Havalimanı’nda (ORD) kullandığı “Aero-Gangplank” bugünkü versiyona en çok benzeyen sürüm olarak kabul edilebilir. Orijinal konsept, Frank Der Yuen isimli MIT mezunu uçak mühendisine ait. Aero-Gangplank’i ve daha sonra çeşitli haleflerini üreten Lockheed Martin, yolcu köprüleri konseptinin lisansını elinde bulunduruyor.

American Airlines ise 1959’da San Francisco Havalimanı’nda (SFO) körük sistemini hayata geçirdi. Başlangıçta biri ön kapı diğeri arka kapı için olmak üzere iki farklı köprü düşünüldü. Ancak, arka körüğe sahip olmanın, gereksiz bir masraf olduğu kısa sürede fark edildi. Bu nedenle uçağa, ön sol kapıdan binmek standart haline geldi.


İlgili Haber | Uçağa Neden Soldan Bineriz?


Tasarımda Küçük Değişiklik

Bu ilk körük tasarımlarının ardından, dünyanın her yerinde, havalimanlarının görünümü benzer bir şekil aldı. Bu günlerde kullandığımız körüklerin tasarımında çok büyük bir değişim yaşanmadı. Kuşkusuz, körüklerin bugünkü kullanımı daha kolay. Uçak kapısıyla aynı hizaya getirilebiliyorlar. Ve en yeni versiyonların bazılarında cam duvarlar var. Eski ışık geçirmeyen karanlık geçitlere göre önemli bir tasarım geliştirmesi kabul edilebilir. Temel tasarımın o zamandan beri çok küçük değişimler geçirmiş olması, 50’li yılların sonunda ortaya çıkan fikrin mükemmel bir çözüm olduğunu gösteriyor.

adbanner