21 Aralık 1988’de, Pan Am Havayolları’nın 103 sefer sayılı uçuşunu gerçekleştiren Boeing 747 uçağına yerleştirilen bombanın infilak etmesiyle, tüm zamanların en ölümcül terör saldırılarından biri yaşandı. Olaydan 34 yıl sonra, FBI tarafından tutuklanan Libya istihbaratında görevli bir ajan, İskoçya’nın Lockerbie semalarında Boeing 747’yi patlatmakla suçlanıyor. Abu Agila Mohammad Mes’ud, ticari havacılık tarihindeki en ölümcül terör saldırılarından biri ile ilgili olarak, yargılanmak üzere, ABD’ye iade edilecek.
ABD Adalet Bakanlığı, onlarca yıldır Mes’ud’u yargılamak için ABD’ye getirmeye çalışıyor. 2020’de Başsavcı William P. Barr, Libya uyruklu kişiyi, Pan Am 103 sefer sayılı uçuşta kullanılan ve 270 kişinin ölümüne neden olan patlayıcıyı yapmakla suçladı. Mes’ud, aleyhindeki suçlamalar ortaya çıktığında, başka suçlar nedeniyle Libya’da hapishanedeydi. ABD’nin Mes’ud’un iadesini Libya ile nasıl müzakere ettiği, şimdilik belirsizliğini koruyor.
Bombayı gerçekten Mes’ud mu yaptı?
Kardeşi bu uçuşta yer alan ve kurbanlardan biri olan Ken Dornstein, 2015 yılında, trajik olayla ilgili üç bölümlük bir belgesel hazırladı. Mes’ud, Lockerbie terör saldırısıyla ilk kez bu belgeselde ilişkilendirildi. Mes’ud, facia ile ilgili, ilk kez şüpheli olarak anıldı.
Mes’ud, dönemin Libya lideri Albay Muammer el-Kaddafi’nin, görevinden alındığı 2012 yılında yaptığı bir açıklama ile 1988 Pan Am terör saldırısının bir parçası olduğunu itiraf etti. Amerika Birleşik Devletleri’ne iade edilmesi, Mes’ud’un duruşmaya katılmasını ve yargılanmasını sağlayacak olsa bile, hukuk uzmanları onun Libya savaş halindeyken, hapishanede yaptığı bir itirafın, gerçek bir delil olarak kabul edilip edilmeyeceği konusuna şüphe ile yaklaşıyor.
Geçmişte İki Kişi Yargılandı
1988’de Pan Am’ın Boeing 747’sinin bombalanmasıyla ilgili olarak, Mes’ud’un yanı sıra, iki kişi daha suçlandı: Abdel Basset Ali al-Megrahi ve Al-Amin Khalifa Fhimah. İki zanlıyı Amerika Birleşik Devletleri’nde kovuşturmaya yönelik çabalardan, Libya’nın onları yargılanmak üzere ABD’ye veya İngiltere’ye iade etmeyi reddetmesi nedeniyle vazgeçilmek zorunda kalındı.
Libya, Fhimah’ın İskoç yasalarına göre, Hollanda’da yargılanmasını tercih etti ve Fhimah beraat etti. Öte yandan al-Megrahi, 2001 yılında ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Ancak 2009 yılında prostat kanseri teşhisi konulduğu için hapisten çıktı. Karar, kurbanların aileleri ve dönemin ABD Başkanı Barack Obama tarafından sert eleştirilere neden oldu. al-Megrahi 2012 yılında öldü ve ailesi, İskoç yasaları uyarınca mahkumiyetine itiraz etmeye çalıştı. Ancak geçen yıl bir jüri heyeti bunu reddetti.
Savcılar teorisi
Amerikalı savcılara göre Mes’ud, 1988 Pan Am terör saldırısında bir rol oynadı.
Libya istihbarat ajanı, bombanın bulunduğu valizi teslim etmek üzere Akdeniz’deki Malta adasına seyahat etmiş. Malta’ya vardığında, Fhimah ve al-Megrahi, Mes’ud’a bombanın zamanlayıcısını, ertesi gün Boeing 747 havadayken patlayacak şekilde ayarlaması talimatını vermiş olmalı.
21 Aralık 1988’de bu üç adam, Malta Havaalanı’nda buluştu. Zamanlayıcının doğru ayarlandığından emin olduktan sonra, Fhimah’ın valizi bir taşıma bandına yerleştirdiği ve valizin Pan Am uçağına ulaştırıldığı biliniyor.
Libyalı bir sığınmacı, CIA yetkililerine, saldırının gerçekleşmesinden bir gün önce, Malta Havaalanı’nda Mes’ud ve al-Megrahi’yi gördüğünü söyledi. Ancak müfettişler, Libyalı yetkililer bu kişinin var olmadığı konusunda ısrar ettiği için, el-Megrahi’nin davası gerçekleşene kadar, Mes’ud’u asla takip etmedi.
Pan Am 103 Sefer Sayılı Uçuşta Neler Yaşandı? Lockerbie Faciası Nasıl Gerçekleşti?
Pan American World Airways’in 103 sefer sayılı uçuşuna yapılan terör saldırısı, ticari havacılık tarihinde çok önemli bir mihenk taşını temsil ediyor.
Londra Heathrow Havalimanı’ndan New York JFK’ya yapılan uçuşta, Boeing 747, İskoçya’nın Lockerbie şehri üzerinde 31.000 ft (9.500 metre) yükseklikte uçarken, bir bavulda taşınan bomba infilak etti. Patlama, uçaktaki 259 yolcu ve mürettebatın tamamı ile yerdeki 11 sivilin ölümüne neden oldu.
Olayın ardından yapılan soruşturma sonunda, bombanın bir valizde bulunan kaset çalara gizlenmiş kokusuz plastik patlayıcı Semtex kullanılarak üretildiği bilgisine ulaşıldı.. Patlama o kadar büyüktü ki Boeing 747, yaklaşık 2.200 kilometrekarelik bir alana dağılan binlerce parçaya bölündü.
Uçaktaki yolcuların ağırlıklı olarak (190 kişi) Amerikan uyruklu olması, ABD’ye karşı başka olası terör saldırılarına ilişkin korkuları artırdı. Müfettişlere göre, saldırının olası nedeni, ABD’nin 1986’da Libya’nın başkenti Trablus’u bombalamasına misilleme yapmaktı. El-Kaddafi’nin zanlıları iade etmeyi reddetmesi nedeniyle, ABD ve Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, Libya’ya karşı ekonomik yaptırımlar uyguladı. Ancak 1998’de el-Kaddafi, iki zanlı Fhimah ve el-Megrahi’yi iade etmeyi ve Hollanda’da yargılanmalarını kabul etti. Ayrıca Libya hükümeti de trajik saldırıda hayatını kaybedenlerin ailelerine tazminat ödemeyi kabul etti.
Lockerbie Faciasından Alınan Dersler
Pan Am’ın 103 sefer sayılı uçuşunda gerçekleşen terörist saldırı, havacılıkta uygulanan güvenlik kurallarında köklü değişimlere neden oldu.
O uçakta uçan yolculardan birine ait olmayan hiçbir bagajın, uçağa alınamayacağı “yolcu yok, çanta yok” kuralı, bu olayın ardından getirildi. Çünkü, 747’yi patlatan bombanın içinde yer aldığı çanta, beraberinde herhangi bir yolcu olmadan, Malta’dan Frankfurt’a ve oradan da Londra’ya gitti. En sonunda da New York’a uçacak olan 747’ye yüklendi. Eğer o dönemde “Yolcu yok, çanta yok” kuralı yürürlükte olsaydı, bu terör saldırısı asla gerçekleşmeyecekti.
Mes’ud’un iadesi ve yargılanmasıyla, Pan Am 103 sefer sayılı uçuşu ile ilgili soru işaretlerinin büyük bir kısmı giderilebilir. Bu süreç, Dornstein’ın öne sürdüğü gibi, Lockerbie terörist saldırısının neden ve nasıl gerçekleştiğini anlamak için son şans gibi görünüyor.
Kaynak: The New York Times