Uçak Üretmek Dışa Bağımlılık mıdır?

Türkiye’nin kendi uçağını neden bir türlü yapamadığını; yerli ve milli uçaklarımızın neden gökyüzü ile buluşturulamadığını düşünüyoruz, konuşuyoruz, tartışıyoruz ve genelde bir sonuca varamadan da konuyu kapatmak zorunda kalıyoruz. Aslında yanıtı çok basit. Havacılık ve savunma sanayi gibi alanlar, ülkelerin politik ikliminden en çok etkilenen sektörlerin başında geliyor.

Savunma alanında geliştirilen projelerin ilerleyişleri, ticari havacılıkta yurt dışından yapılacak satın alımlar, yapılması planlanan yatırımlar, tedarik ve lojistik süreçleri, sertifikasyon süreçleri, onaylar ve işin daha pek çok detayı, ülkenin siyasi duruşundan bağımsız düşünülemiyor.

TÜRK HAVA YOLLARI ÜZERİNDEN ABD-AB DENGESİ

Yakın geçmişten iki örnekle durumu açıklayalım. Türk Hava Yolları’nın filosuna kattığı yeni nesil geniş gövde uçak siparişlerine bakalım. Önce Eylül 2017’de New York’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katıldığı bir törenle, Boeing 787 Dreamliner için niyet anlaşması imzalandı. Üzerinden 3 ay bile geçmeden 5 Ocak 2018’de, Erdoğan’ın, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un daveti üzerine gerçekleştirdiği Fransa gezisinde, Paris’teki Elysee Sarayı’nda Airbus ve Türk Hava Yolları A350-900 satın alınması için mutabakat zaptı yapıldı.

Bu iki imza atılırken, THY’nin filo ve rota planlaması, uçakların ekonomik değerleri, alınan indirimler, siparişler karşılığı şirketlerden elde edilecek çeşitli imtiyazlar gibi konuların arka planında, görünmez bir şekilde Türkiye’nin ABD ve AB arasında bir denge yakalama arzusu yatıyordu. İki taraf da küstürülmek istenmemişti. THY’nin tüm sipariş geçmişini incelerseniz benzer bir yaklaşımı fark edebilirsiniz.

S-400 VE F-35 KRİZİ!

Benzeri durumu farklı bir açıdan S-400 ve F-35 meselesinde de gördük. ABD ile yaşanan Patriot krizinin ardından Türkiye’nin S-400 alma kararı sonucunda, ABD’den gelen büyük bir darbe ile parasını ödediğimiz F-35’lerimizi teslim alamadığımız gibi; F-35 programından komple çıkarıldık. Bu uçaklar için parça üreten şirketlerimiz, uzun vadece uçakların bakımları için ülkemizde kurulacak tesisler ve F-35 üzerinden elde edilecek büyük kazanımların da üzeri bir anda çizildi. Ülke olarak doğrudan ve dolaylı büyük kayıplar yaşadık.

Ancak savunma ve havacılık gibi stratejik alanlardaki atılımların, politika ile iç içe olması durumu yalnızca bizim ülkemiz için geçerli değil. Bu iş dünyanın her yerinde böyle. Bunun en somut örneklerinden birini bugünlerde Çin de yaşıyor. Küresel anlamda yeni süpergüç olarak nitelendirilen Çin, şu anda ürettiği uçakları, kendi hava sahası dışında uçuramama riskiyle karşı karşıya. Gelin işin detaylarını anlatayım…

ÇİNLİLER C-919 İÇİN KRİZİ Mİ VAR?

Commercial Aircraft Corporation of China kısa adıyla COMAC, Çin devletine ait uçak imalatçısı. Bu şirket, 2008 yılında, Airbus A320 ve Boeing 737 ailesi uçakları ile rekabet etmeyi amaçlayan tek koridorlu, dar gövdeli C919 uçağının geliştirilmesi ve üretilmesi için düğmeye bastı.

COMAC, ilk C919’u bu yılın sonuna kadar ilk müşterisine teslim etmenin planlarını yapıyor. Ancak geçtiğimiz hafta Çin’de düzenlenen Zhuhai Airshow’da COMAC, gerçek bir C919 uçağının yerine; onun ölçekli bir mock up’ını sergileyebildi. Üstelik haftalar öncesinden, fuarda C919’un gösteri uçuşu yapacağı bile duyurulmuştu.

Yani yılın bitmesine 3 aydan kısa bir süre kala, açıklanan proje takviminde teslimat tarihi yaklaşırken, COMAC, C919’u dünya kamuoyunun önüne çıkaramadı. Bu durum kafalarda büyük soru işaretleri oluşturdu. Peki bu sorunun nedenleri ne olabilir?

YABANCI TEDARİKÇİLERİN ORANI YÜKSEK!

Çin malı C919 uçağının 39 ana bileşen tedarikçisinin yaklaşık %40’ını ABD başta olmak üzere denizaşırı ülkelerdeki şirketler oluşturuyor. Bunların dışında kalan diğer tedarikçiler de yabancı şirketler tarafından desteklenen ortak girişim şirketleri olarak biliniyor. Bu durum, Çin ile ABD arasındaki ticaret savaşları ve zaman zaman ortaya çıkan gerilimin, C919’un piyasaya sürülme tarihi üzerinde olumsuz etki yaratması sonucunu doğuruyor.

Çinli şirketler, C919’un gövde ve kanatlarını tedarik ediyor. Ancak C919’un diğer temel bileşenlerinin yanı sıra, uçağın beyni ve kalbi olarak nitelendirebileceğimiz, iletişim ve uçuş kontrol sistemlerinin üretimini, birçok Batılı tedarikçi yapıyor.

Uçağın Çinli olmayan şirketlerden tedarik edilen kısımlarının payı, çok daha yüksek katma değerli. Bu, durum, Çin’in yurt içinde geliştirdiği bir yolcu uçağı için dışarıya ne kadar bağımlı olduğunun net bir göstergesi. Yani Çinliler de aslında yerli ve milli uçak yapamıyor.

C919’UN MOTORUNDA BİLİNMEZLİK!

Uçağın motorları da yerel kalkınma için büyük bir sorun teşkil ediyor. İlk aşamada, C919’un, General Electric ve Fransız Safran şirketlerinin ortak girişimi olan CFM International tarafından üretilen motordan güç alması bekleniyor.

COMAC, askeri uçak motorları üreticisi Aero Engine Corporation Of China tarafından geliştirilen CJ1000 jet motorunu, C919 için dönüştürmeyi düşünüyor. Ancak uzmanlar bu planın kısa vadede gerçekleşmesinin mümkün olmadığı görüşünde.

Yabancı yapım motorlara güvenerek piyasaya çıkma kararı da elbette kendi risklerini beraberinde getiriyor. Şubat 2020’de, o zamanki ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin, Çin’e CFM jet motorlarının sevkiyatını durdurmayı düşündüğü haberi gündeme bomba gibi düşmüştü. Ortaya çıkan kriz, bir süre sonra Trump’ın Çin’e satış desteğini açıklaması ile rafa kaldırılmış gibi görünse de Çinlilerin yaşadığı korku, akıllı telefon çiplerine çok benzeyen uçak motorlarının, her zaman için büyük jeopolitik risklerle karşı karşıya olduğunu gösterdi.

SERTİFİKASYON SÜREÇLERİNDE POLİTİK ETKİLER

Uçağın piyasaya sürülmesi için engel oluşturabilecek tek konu parça tedariği değil. Üretimi tamamlanan uçakların, uçuşa elverişli olduğunu gösteren ve gökyüzünde özgürce uçabilmesini sağlayan tip sertifikası da havacılığın en kritik konulardan biri.

ABD ve Avrupa’daki havacılık otoriteleri FAA ve EASA, diğer birçok ülkenin uymakla mükellef olduğu fiili standartları belirliyor. Çinli otoritelerin kendi onay süreçleri elbette var. Ancak küresel etkisi çok az. Çin yapımı uçaklar, eğer EASA ve FAA’den onay alamazsa, ticari olarak yalnızca Çin içinde operasyon yapabiliyor. Bu durum, daha büyük ölçekli üretimi teşvik edecek ve endüstrinin büyümesini hızlandıracak ihracat fırsatlarını sınırlandırıyor. Yani Çinliler, ürettikleri uçakları, küresel otoritelerin standartları üzerinden sertifiye edemedikçe sadece kendi ülkesindeki hava sahalarında kullanabiliyor.

Uçak üreticileri, diğer ülkelerin kabul edeceği sertifikaları elde edebilmek konusunda neredeyse çaresiz. COMAC başlangıçta C919 için Avrupa Birliği Havacılık Emniyeti Ajansı EASA’dan sertifika almak için başvurdu. Ancak sonuç almaktan şimdilik çok uzak görünüyor.

ABD İLE AB’NİN YAKIŞLAŞMASI ÇİN’İ OLUMSUZ ETKİLİYOR!

Bütün bu teknik engeller, tüm süreci çıkmaza sokabilme yeteneğine sahip. Ancak Çin havacılık endüstrisi, başka problemlerle de baş etmek zorunda. Özellikle ABD ve Avrupa arasında havacılık konusunda yıllardır süren gerilimin hafiflemesi, Çin açısından negatif bir tablo doğuruyor. Haziran ayındaki bir zirvede, Washington ve Brüksel, Çin’in havacılık ve savunma alanında yaptığı atılımların Avrupa ve ABD için ortak bir endişe oluşturduğunu kabul etti. Airbus ve Boeing’e verilen sübvansiyonlar üzerinden ABD ile AB arasında uzun süredir devam eden anlaşmazlık konusunda ateşkes sağlanması, Çin tarafı için oldukça manidar bir gelişme oldu.

Batıdaki bu normalleşme adımları, Pekin’e, ürettikleri uçaklar için sertifika almak veya sınır ötesi endüstriyel ortaklıklar kurmak için çok daha az alan bırakıyor. Bu yüzden Çin için, iç hat havacılık pazarını büyütmek şu an için tek rasyonel seçenek gibi görünüyor.

C919 VE 737 MAX ÜZERİNDEN HESAPLAŞMA YAŞANIYOR

C919’un piyasaya sürülmesi ve başarılı olması durumunda, Boeing ve Airbus’ın dar gövde pazarında çok büyük bir darbe yeme ihtimali Avrupa ve Amerika’yı korkutuyor. Bu sebeple ticari olarak bu duruma engel olmak için atabilecekleri adımları atmaktan geri durmuyorlar. Buna karşılık Çin de kendi silahlarını kullanıyor. Örneğin Boeing 737 MAX uçaklarının yeniden gökyüzü ile buluşması için onay vermeyen çok az sayıdaki ülkeden biri Çin. Üstelik bugüne kadar üretilen 737 MAX uçaklarının dörtte biri Çinli havayollarının filosunda. Yani Çin, ABD’li imalatçının dar gövde uçaklarının en büyük pazarı. Ancak, ABD’nin C919 için attığı adımlara karşılık Çin de MAX uçaklarına uçuş izni vermeyerek bir kontra yapıyor. Kısacası herkes elindeki tüm kozları masaya sürüyor.


İlgili Haber | Ülkelerin Havacılıkta Ticari Savaşları


Şanghay’da bulunan COMAC’ın genel merkezinde geçtiğimiz Ocak ayında hükümet yetkilileri ile yapılan bir toplantıda, C919’un yıl sonuna kadar pilotlar ve yer ekipleri için sertifikalandırılması kararı alındı. Ülkenin en büyük üç havayolundan biri olan China Eastern Airlines, geçtiğimiz Mart ayında resmi olarak C919 için satın alma sözleşmesi imzaladı.

Ulusal hükümet, Çinli büyük hava yollarının filolarında, Çin yapımı yolcu uçaklarının oranını 2025 yılına kadar %10’un üzerine çıkarma hedefini ortaya koydu. Bu sayede C919, yerli sanayinin teşvik edilmesinde önemli bir rol oynayacak.

Çin’in hem yüz ölçümü hem de nüfus bakımından büyüklüğü, ülkenin havacılık endüstrisinin büyüme için kaldıraç sağlayabileceği güçlü bir iç talep yaratıyor. Ancak Pekin, kendi uçak üreticisini korumak için attığı adımlarda çok ileri giderse, ABD ve Avrupa’dan, uçağın yurtdışına yayılma çabalarını daha da karmaşık hale getirecek yeni engellerle karşı karşıya kalma ihtimali de oldukça yüksek görünüyor. Kısacası tüm tarafların bir şeylerden feragat etmesi gerekiyor.

C919 KRİZİ NASIL ÇÖZÜLECEK?

Evet gördüğünüz gibi Çin de kendi tasarlayıp geliştirdiği yolcu uçağını ülkesi dışında uçurabilmek için pek çok engelle karşı karşıya kalabiliyor. Bundan sonra süreç nasıl ilerleyecek derseniz, büyük ihtimalle C919 için FAA sertifikası alabilmek adına Çinliler 737 MAX’lere uçuş izni verecek. Bu esnada Çinli havayollarının birkaç yüz tane daha 737 MAX uçağı alması teşvik edilerek Boeing’in içinde bulunduğu krizden çıkmasını sağlayacak adımlar atılacak. Böylece herkesin görece kazançlı çıkacağı bir yöntemle bu işi tatlıya bağlanacak. Bu sayede Çinliler için de sertifika aldıkları C919 uçaklarının Çinli şirketler dışında başta yakın coğrafyalar ve Çin etkisi altındaki ülkelerin havayollarının filolarına katılması sağlanarak dar gövde pazaraında yeni bir denge oluşturulacaktır diye düşünüyorum. Gelişmeleri hep birlikte takip edeceğiz…

adbanner