Yeni bir bilimsel araştırma sonucunda, her yaştan insanın, uzay uçuşlarında maruz kalması muhtemel G-kuvvetleriyle başa çıkabileceği ortaya çıktı. Sonuçlar, Londra’dan Sidney’e iki saat içinde ulaşmak isteyen seyahat severler için, yörünge altı uzay uçuşlarının kullanımının uygun olabileceği anlamına geliyor.
Birleşik Krallık Sivil Havacılık Otoritesi (CAA) seyahat severlerin, günümüzde yaptığımız konvansiyonel uçuşlara göre çok daha kısa sürede varmak istedikleri yere ulaşabilecekleri, yörünge altı uzay uçuşlarının insan sağlığı üzerindeki etkilerine ve insan vücudunun yoğun G-kuvvetlerine nasıl tepki verdiğine yönelik yapılan tıbbi araştırmalara fon sağlıyor.
Çalışmanın sonuçları, Kraliyet Hava Kuvvetleri (RAF) ve King’s College London tarafından yürütülen testler ile Aerospace Medicine and Human Performance (AMHP) Dergisi’nde yayımlandı.
Rapora göre, ticari yörünge altı uzay uçuşlar, artık turizm ve bilimsel araştırmalar için rahatlıkla kullanılabilir. Akabinde noktadan noktaya seyahatler için standart hale dönüşerek, son derece ciddi zaman kazandırması bekleniyor. Örneğin Londra’dan Sidney’e şu an yaklaşık 22 saat süren uçuşların, bu sayede iki saate düşürülebilir.
Araştırma sırasında yaşları 32 ile 80 arasında değişen 24 sağlıklı insan, bir uzay uçağının kalkışı ve inişi sırasında hissedilen G kuvvetlerinin simüle edildiği Cranford’daki RAF simülatörüne girdi.
Katılımcılar, kalkış sırasında 20 – 30 saniye boyunca Dünya’nın yerçekimi etkisinin dört katına ve iniş sırasında 10 – 15 saniye boyunca altı katına ulaşabilen G-kuvvetlerinin etkisine maruz kaldı. Aşırı G-kuvvetleri, göğüste ağır bir his oluşturarak nefes almada zorluk, kalp atış hızında artış, oksijen alımını azalma ve kanın beyinden uzaklaşması gibi durumlar yaratabiliyor. Çalışmanın sonucunda hazırlanan rapora göre, yüksek G-kuvvetine maruz kalınan dönemlerde kalp atış hızı ve kan basıncında artış, kandaki Oksijen seviyesinde bir düşüş ve periferik görüşte bir miktar “grileşme” kaydedildi. Ancak bunların hızla normale döndüğü de anlaşıldı.
Yapılan testler sırasında, katılımcılardan biri bilincini kaybetti. Ancak kalıcı bir yan etkisi olmadı. Diğer testlerde bu durum, o kişinin koltuğunu hafifçe geriye yatırılmasıyla azaltıldı.
CAA’nın uzay uçuşları tıbbi lideri Dr Ryan Anderton, uzay yoluyla noktadan noktaya seyahatlerin kesinlikle bilim kurgu değil, üzerinde çalışılan somut bir gerçek olduğunu söyledi. Çoğu yolcunun fizyolojik tepkilerinin de olumlu olduğunu gözlemlediklerini paylaştı. Yaşlı insanların biraz daha sert arterlere sahip olma eğiliminde olduğunu ve bunun da beyinden uzakta kan birikmesini azalttığını anlattı. 10 yıl içinde uzay uçuşlarının daha normal ve ulaşılabilir bir noktaya gelmesini beklediklerini açıkladı.
İnsanlı uzay uçuşları başladığından bu yana, bu uçuşlara katılacak astronotların süper formda veya genç olması gerektiği belirtiliyordu. Ancak Dr Anderton bu durumun, uzay uçağında seyahat eden ortalama bir turist için bile bir endişe kaynağı oluşturacağına inanmıyor. Yaşlı insanların potansiyel olarak uzay yolculuğunun zorluklarıyla daha iyi başa çıkabileceğinin tespit edildiğini vurguluyor.
İnsanların büyük çoğunluğu ve hatta yaşlılar için, G- kuvvetinin yarattığı etkilerin kesinlikle uzun vadede bir sorun oluşturmayacağını belirten Dr. Anderton, araştırma kapsamında, hangi bireylerin daha duyarlı olabileceğini ve onları ne için taramaları gerekebileceğini belirlemek için çalıştıklarını söyledi.
Yapılan bir başka çalışma ise yolcuların G-kuvvetine maruz kaldıklarında yaşadığı herhangi bir etkiyi en aza indirmek için atabilecekleri adımları inceledi. Anderton, “[yüksek G kuvvetleri] başladığında bacaklarınızı veya kalçalarınızı germek ya da sıkmak gibi basit önlemler [etkiyi] azaltmak için yeterliydi” dedi ve bunun beyne güçlü bir kan akışını sürdürmeye yardımcı olduğunu açıkladı.
The Times’a göre, Sir Richard Branson’ın Virgin Galactic ve Jeff Bezos’un Blue Origin şirketleri tarafından sunulan yörünge altı uzay uçuşlarına katılmak için, kişi başı 430.000 Dolar’dan fazla bir ücret ödemeyi gözden çıkarmanız gerekiyor.
Öte yandan CAA’nın bu son araştırması, yörünge altı uçuşların, süper zengin olup heyecan arayanların tekeli olmaktan çıkıp, “herkesin erişebileceği” kıtalararası seyahat seçeneği haline gelebileceğini gösteriyor.