Havacılık Bülteni-283

HAVADA KAPISI KOPAN UÇAĞIN KOKPİTİNDE NELER YAŞANDI?

5 Ocak 2024’te Portland-Ontario seferi için havalanan Alaska Havayolları’na ait Boeing 737 MAX-9 uçağının sol arka-orta acil çıkış kapısı yerine kullanılan kapak, yaklaşık 5000 metre irtifada büyük bir patlamayla uçaktan ayrılmış ve gökyüzünde korku dolu anlar yaşanmıştı. Bu uçuşta yardımcı pilot olarak görev yapan Emily Wiprud, hafta içinde CBS News’e verdiği bir röportajda yaşanan korkunç olayın detaylarını ilk kez anlattı.

İlk belirti bir patlama sesi ve ardından kulaklarımda başlayan güçlü bir uğultuydu diyen Wiprud, vücudunun ileri doğru hareket etmeye zorlandığını aktardı. Güçlü bir patlama sesi ile kokpit kapısının açıldığını söyleyen pilot, kabine dönüp baktığında, yolcuların oksijen maskelerinin yukarıdan aşağıya doğru sarkan borularını gördüğünü anlattı. Yolcuların kendisine sessiz ve sakin bir şekilde baktıklarını hatırladığını söyledi.

Uçakta bir delik açıldığını iniş yapana kadar bilmediklerini, ancak bir şeylerin feci şekilde ters gittiğini hissettiklerini belirten Wiprud, olayı aşırı gürültülü anlar olarak tanımlıyor. Kendi oksijen maskesini takıp hava trafik kontrolüne durumu anlatmaya çalıştığını ancak hiçbir şey duymadığını hatırlıyor. Bunun nedeni ise patlama sonrası oluşan dekompresyon nedeniyle kulaklığının kulağından fırlamış olmasıydı. Ancak o esnada kulaklığının kulağında olmadığının farkında değildi.

Kokpitteki her iki pilotun da uçağı emniyetli bir şekilde indirmek için hemen harekete geçtiğini söyledi. Cep telefonları ve diz üstü bilgisayarlar da dahil olmak üzere uçağın içinden birkaç eşyanın dışarı uçtuğunu söyleyen Wiprud, uçaktaki 171 yolcu ve 4 kabin görevlisi için endişelendiklerini aktardı. Uçaktaki bir annenin arkasına baktığında oğlunu göremediği için endişelendiğini ve onu aramaya başladığını söyleyen pilot, bir anne olarak, o hissi hayal bile edemediğini belirtti.

Neyse ki, patlayan kapağın olduğu sırada oturan genç adam hemen yerini değiştirmiş ve kemerini bağlamıştı. Ancak basınç kaybı nedeniyle üzerindeki kıyafeti yırtılarak uçaktan dışarı fırlamıştı.

Hem uçağın kaptanı hem de Wiprud, krizin ardından uçağı kontrol altına alıp, emniyetli bir şekilde indirmeleri nedeniyle Hava Yolu Pilotları Birliği ALPA tarafından Üstün Hizmet Ödülü’ne layık görüldü.

Birlikte görev yaptıkları kaptan pilotun bir kahraman olduğunu söyleyen Wiprud, kabin ekibi ve o gün kendilerini destekleyen tüm personel için de aynı durumun geçerli olduğunu belirtti.

Yaşanan durumun birkaç dakika içinde çok ciddi bir olaya dönüşebilecek olma ihtimali nedeniyle herkesin hayatta kalmasının bir mucize olduğunu söyleyen Wiprud, gelecekte böyle olayların yaşanmamasını temenni etti.

AVRUPA İLE İRAN GERİLİMİ THY’YE YARAYACAK!

Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Fransa ve Almanya, Ukrayna ile devam eden savaşta Rusya tarafından kullanılmak üzere balistik füzeler tedarik ettiği gerekçesiyle, İran’a yönelik yeni bir yaptırım dalgası uygulanacağını duyurdu. Bu durum İran’ın ulusal havayolu Iran Air uçuşları başta olmak üzere, ülkedeki havacılık sektörünü oldukça yakından ilgilendiren detaylar içeriyor. Yaptırımların hayata geçirilmesi, Türk Hava Yolları için büyük bir avantaja dönüşebilir.

Şu anda ülkenin ulusal havayolu Iran Air, Birleşik Krallık veya Avrupa Birliği ülkelerine tarifeli uçuşlar yapan tek İranlı havayolu durumunda. Havayolu, Airbus A330 uçaklarıyla, İran’ın başkenti Tahran’da bulunan İmam Humeyni Havalimanı’ndan, Köln, Frankfurt, Hamburg, Londra, Milano, Paris, Roma ve Viyana’ya uçuyor.

Havayolunun 2024 yılında bu 8 rotadaki toplam yolcu sayısı yaklaşık 273.000 olarak gerçekleşti. Yapılan yaptırım açıklamalarının ardından, Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık, İran ile devam eden ikili hava hizmeti anlaşmalarını durdurdu. Iran Air daha önce, 2010 ile 2016 yılları arasında ve 2020’de kısa bir süreliğine, Avrupa ülkelerinden benzer yaptırım ve kısıtlamalara maruz kalmıştı.

Avrupa’da İran’a yönelik yaptırımların hayata geçirilmesi ile uçuş yasaklarının karşılıklı olup olmayacağı merak ediliyor. Şu anda Avrupalı havayolları arasında İran’a uçuş yapan iki şirket var. Avusturya’nın ulusal havayolu Austrian, her gün A320 ailesi uçaklarıyla, Viyana’dan Tahran’a uçuyor. Lufthansa’nın uçuş programında da 27 Ekim itibariyle A340-300 uçaklarıyla, Frankfurt-Tahran uçuşları görünüyor.

Geçtiğimiz yıllarda, birçok Avrupalı havayolu İran’a tarifeli uçuşlar düzenlemişti. Aegean Aeroflot, Air France, Belavia, British Airways, KLM, Ukraine International gibi havayolları bulunuyordu.

İran’a uçan Avrupalı havayollarının çoğu, ülkeye yönelik yaptırımlar nedeniyle 2018’de operasyonlarını bitirdi. Uçuşların kesilmesinin nedenleri arasında İran diasporası ve iş seyahati için oluşan talebin azalması ile uçuşların finansal performansını düşüren döviz devalüasyonu da gösterildi. Daha az riskli alternatifler düşünüldüğünde, havayolları İran uçuşlarından kolaylıkla vazgeçti.

Yabancı havayollarının İran’a uçmanın ötesinde, İran hava sahası, Asya’daki diğer noktalara yapılan uçuşlar için önemli bir hava koridoru durumunda. Bu yüzden Avrupalı ​​taşıyıcılar, pek çok uçuşunda, İran hava sahasını kullanıyor.

İran’ın Avrupalı taşıyıcılara hava sahası yasağı getirerek, yaptırımlara karşı misilleme yapması olası. Ancak Avrupalı şirketlerin, İran hava sahası üzerinden yaptığı uçuşların, İran için büyük bir ekonomik gelir kalemi olması nedeniyle İran’ın bu tip bir karar alıp alamayacağı büyük bir merak konusu.

Avrupa ülkeleri ve İran arasındaki gerilimin nasıl sonuçlanacağından bağımsız olarak, Türk Hava Yolları’nın, yaptırımlar nedeniyle oluşan krizi fırsata çevirebileceği söyleniyor. Geçtiğimiz yıl, yaklaşık 1,8 milyon kişi, Avrupa ile İran arasında hava yolu ile seyahat etti. Bu rotalarda uçan her 10 kişiden yedisi, aktarma merkezi olarak İstanbul’u tercih etti.

Yaşanan kriz sonrası, Türk Hava Yolları’nın İran uçuşlarında bilet fiyatlarını artıracağına kesin gözüyle bakılıyor. THY’nin İran uçuşlarında frekans artışına gitmesi de seçenekler arasında. Ayrıca THY’nin uçuş programında, İran uçuşlarının %85’inin dar gövdeli uçaklarla planlandığı görülüyor. THY’nin frekans artırmasa bile, uçak tipini büyüterek, İran uçuşlarında gelirlerini artırması da olası seçenekler arasında gösteriliyor.

Benzer bir durum, Ukrayna’ya savaş açan Rusya ile Avrupa ülkeleri arasında başlayan krizin ardından yaşandı. Rusya’nın batıya açılan kapısı haline gelen Türk Hava Yolları, pazar payını çok büyük oranda artırmıştı.

Türk Hava Yolları’nın ardından, İran-Avrupa krizinden en çok faydalanacak ikinci taşıyıcının ise Qatar Airways olacağı iddia ediliyor. İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı üzerinden, Avrupa-İran rotasında uçan çok sayıda yolcu taşıyan Pegasus için de benzer durumlar geçerli.

TÜRK HAVA YOLLARI SİDNEY UÇUŞLARI NE ZAMAN BAŞLIYOR?

Öte yandan dünyanın en fazla ülkeye uçan havayolu olan THY’nin uçuş ağındaki en büyük boşluk Güney Pasifik’te. Havayolu, Mart 2024’te Singapur üzerinden gerçekleştirmeye başladığı İstanbul- Melbourne uçuşlarıyla Avustralya kıtasına da merhaba demişti. THY’nin Avustralya’daki ikinci uçuş noktası Sydney olacak.

4 Aralık 2024 itibarıyla Türk Hava Yolları, Kuala Lumpur üzerinden İstanbul-Sidney uçuşlarına başlayacağını duyurdu. Haftada 4 gün karşılıklı gerçekleştirilecek Sidney uçuşlarında Airbus A350-900 uçakları kullanılacak. İstanbul-Sidney uçuşlarının 19 saat 15 dakika; dönüş uçuşunun ise 21 saat 35 dakika sürmesi bekleniyor.

İstanbul-Kuala Lumpur bacağı 8241 km; Kuala Lumpur-Sidney bacağı ise 6578 km olarak hesaplandı. İlginç bir şekilde İstanbul-Sidney uçuşlarında Kuala Lumpur’un ara durak seçilmesi, İstanbul ile Sidney arasında non-stop uçuş mesafesini değiştirmiyor. Sadece iniş kalkış ve bekleme süresi, toplam uçuş saatini yaklaşık 3 saat uzatıyor.

Sidney uçuşlarının başlaması, THY’nin İstanbul-Kuala Lumpur rotasında gerçekleştirdiği haftalık 14 uçuş sayısını etkilemeyecek. Kuala Lumpur-Sidney uçuşları ise beşinci trafik hakkı kapsamında gerçekleştirilecek. Yani THY, Malezya ile Avustralya arasında uçmak isteyen yolculara da bilet satabilecek.

Sidney, İstanbul’a olan mesafe açısından Melbourne ve Santiago’yu da geride bırakarak, Türk Hava Yolları’nın en uzun menzilli uçuşu olacak.

Türk Hava Yolları, Avrupalı imalatçı Airbus’a sipariş ettiği A350-1000 uçaklarının filoya katılmasının ardından; 2026’dan itibaren İstanbul’dan Sidney’e ve 2027’den itibaren Melbourne’ye non-stop uçuşlar yapmayı planlıyor.

BOEING ÇALIŞANLARI GREVE BAŞLADI!

ABD’li imalatçı Boeing’te son 16 yıldır çalışanların başlattığı en büyük grev yaşanıyor. 12 Eylül gecesi, Uluslararası Makinistler ve Havacılık İşçileri Derneği (IAM), Boeing’in Seattle ve Oregon bölgelerindeki tesislerinde görev yapan çalışanlarına önerdiği yeni iş sözleşmesini reddettiğini duyurdu. Yapılan oylamaya katılan 33.000 Boeing çalışanının çok büyük kısmı anlaşmayı reddetti.

Çalışanların kabul etmediği anlaşma, Boeing çalışanlarına önümüzdeki dört yıl boyunca %25 maaş artışı ve daha iyi iş güvenliği koşulları sağlamak üzere hazırlanmıştı. Ayrıca ABD’li üretici, henüz detayları açıklanmayan yeni uçak modeli Boeing 797’nin üretimini, sendikalı çalışanların görev yaptığı bir tesiste gerçekleştirmeyi vaadetti.

Grev, sözleşme için yapılan oylamanın sona ermesinden hemen sonra, 12 Eylül 2024’te yerel saatle 00:01’de başladı. Binlerce Boeing çalışanı işlerini bıraktı.

Grevin başlaması için, 33.000 çalışanın en az üçte ikisinin onayına ihtiyaç vardı. Oylama sonucunda çalışanların %94,6’sı sözleşmeye karşı oy kullanırken; %96’sı grev yapılması lehine oy verdi.

13 Eylül 2024 sabahı, sendikanın sosyal medya hesabından grevin resmi olarak başladığı duyurulurken; “çalışanların haklı mücadelesinde, sendikanın çalışanların arkasında olduğu” paylaşıldı.

Oylamadan bir gün önce Boeing CEO’su Kelly Ortberg, grev kararı alınmasının, şirketin toparlanma sürecini “tehlikeye atacağını” belirterek; çalışanlardan kendilerine önerilen sözleşmeyi kabul etmelerini ve grev yapmamalarını istemişti.

Sendika başlangıçta %40’lık maaş artışı ve çalışanların istihdam paketinde birkaç başka iyileştirme talep etti. Çalışanlar, Boeing’in önerdiği %25’lik teklifinin yanıltıcı olduğunu ve şirketin yıllık ikramiyeyi kaldırmasının ardından yapılan zammın yalnızca %9’a karşılık geldiğini söylüyor. Ayrıca Boeing’in yeni uçak üretme vaadine de şüpheyle yaklaşıyor. Bu yüzden önerilen dört yıllık sözleşme, çalışanlar tarafından hiçbir vaat sunmadığı için “boş” bir taahhüt olarak nitelendiriliyor.

Boeing için 2024 yılı 5 Ocak’ta Alaska Havayolları’na ait 737 MAX-9 uçağının, havada acil çıkış kapısının patlamasıyla başladı ve adeta kabus gibi devam ediyor. NASA’nın iki astronotunun, güvenlik sorunları yaşayan Boeing CST-100 Starliner uzay aracı nedeniyle geri gelemeyip, Uluslararası Uzay İstasyonu’nda (ISS) kalması, şirkete yönelik eleştirileri zirveye çıkardı.

Boeing’in resmi web sitesinde yapılan açıklamada grevin kimseye fayda sağlamayacağı vurgusu yapıldı. Şu anda grevde olan çalışanlar maaşlarını alamayacakları, izinlerini tatile çeviremeyecekleri veya hastalık izniyle değiştiremeyecekleri gibi bilgiler yer aldı.

Grev nedeniyle Boeing’in üretim planlaması tamamen aksayacak. Fabrikadan çıkıp müşterilere teslim edilmesi gereken uçaklar, havayollarına teslim edilemeyeceği için, büyük bir ekonomik kayıp ortaya çıkacak. Grev, özellikle 737 MAX, 777 ve 767 Kargo uçakları gibi en çok satan modellerin üretimini etkileyecek gibi görünüyor.

Bu grevin Boeing için yaratacağı nihai mali etki ise ancak grevin ne kadar süreceğine bağlı olarak hesaplanabilecek. Uzmanlar, eylemin Kasım 2024’e kadar sürebileceğini ve bu senaryonun Boeing’in nakit akışında 3,5 milyar dolarlık bir kayba yol açabileceğini öngörüyor.

Anlaşma, onaylanmış olsaydı, Boeing çalışanları, 16 yıldır ilk kez tamamen müzakere edilmiş bir sözleşmeye imza atacaktı. Boeing çalışanlarının son grevi 2008’de gerçekleşmiş ve 52 gün sürmüştü. Yaşanan grevin, Boeing’e her gün için yaklaşık 100 milyon Dolar kaybettirdiği ortaya çıkmıştı.

UÇAKLARDA LİTYUM-İYON BATARYA TEHLİKESİ!

Kâr amacı gütmeyen UL Standards & Engagement (ULSE) tarafından hazırlanan bir rapor, uçaklarda, Lityum-İyon pillerin aşırı ısınmasından kaynaklanan olay sayısının son 5 yılda %28 arttığını gösteriyor. Bu tip olaylar, dünya genelinde yapılan toplam uçuş sayısı içinde hâlâ oldukça düşük bir orana karşılık gelse de artış eğiliminde olması, endişe verici. Lityum-İyon bataryalarla ilgili korkuları gidermek için, eğitimler ve çeşitli ortaklıklar öneriliyor.

Lityum-İyon pillerin havacılık emniyeti üzerindeki etkisini ortaya çıkaran raporun hazırlanması için 35 farklı yolcu ve kargo havayolundan elde edilen veriler kullanıldı.

Dizüstü bilgisayar, tablet ve cep telefonları gibi şarj edilebilir cihazlarda bulunan bataryaların, aşırı ısınmaları nedeniyle, her an yangın veya patlama ile sonuçlanabilecek potansiyel termal kaçak riskleri barındırdığı söyleniyor. Bataryalar hasarlıysa, uygun şekilde şarj edilmemişse veya üretim sürecinde bir sorun yaşandıysa, bu tip istenmeyen olayların yaşanma ihtimali de yükseliyor.

Rapora göre ortalama bir yolcunun uçağa binerken yanında akıllı telefon, dizüstü bilgisayar, kablosuz kulaklık ve tablet gibi yaklaşık dört adet şarj edilebilir cihaz taşıdığı tespit edildi. Ancak ilginç bir şekilde, 2023’te en fazla olay, elektronik sigaralar nedeniyle yaşandı. Gökyüzünde, batarya ısınması nedeniyle yaşanan olayların yaklaşık %35’ine buharlı cihazlar neden oldu. Listenin ikinci sırasında ise %16 ile powerbank cihazları yer aldı.

Raporda, yürürlükteki katı kurallara rağmen, Lityum-İyon bataryaya sahip cihazların hâlâ uçak altına verilen bagajlarda taşındığı da tespit edildi. Bu nedenle, yolcuların farkındalığını artırmak için daha fazla eğitilmeleri gerektiği sonucuna ulaşıldı. Konuyla ilgili net, tekrarlanan ve bağlamsallaştırılmış eğitimin, yolcuların riskin azaltılmasına yönelik katkılarını artırabileceğine vurgu yapıldı. Ayrıca, mürettebat eğitiminin de bu tip olayları önlemek veya kontrol altına alabilmek için önemli bir detay olduğu belirtildi.

Uçuş esnasında, yolcuların cep telefonu veya Lityum-İyon bataryası bulunan kişisel cihazlarının yere düşmesi veya hasarlanması durumunda, cihazı yerden almak veya bulunduğu yerden kurtarmak için bireysel olarak uğraşmak yerine, ivedilikle kabin ekibine haber vermeleri gerekiyor.

KURAL TANIMAZ YOLCUYA BENZERSİZ CEZA!

Avustralyalı bir adam, kuralsız davranışları nedeniyle, içinde bulunduğu uçağı yön değiştirmek zorunda bıraktığı için; havayoluna yüklü miktarda tazminat ödemeye mahkum edildi. Tazminat, havayolunun uçuştaki yakıt masrafı üzerinden belirlendi.

25 Eylül 2023’te Perth-Sidney uçuşuna katılan Avustralyalı bir yolcunun, uçaktaki rahatsız edici ve kural tanımaz davranışları nedeniyle, kokpit ekibi, uçağı Batı Avustralya’nın başkentine geri döndürmeye karar verdi. İnişin ardından asi yolcu, uçağı federal polis eşliğinde terk etti.

Perth’e geri dönüş kararı alan pilotlar, iniş yapmadan önce, uçağın ağırlığını emniyetli iniş limitlerine indirebilmek için, havada yakıt boşaltmak zorunda kaldı. Bu da havayoluna binlerce dolarlık fatura olarak geri döndü.

Uçak indikten sonra, uçuş iptal edilmek zorunda kalındı. Bu da havayolu için ekonomik zararın giderek artması anlamına geliyordu.

Tutuklanan kural tanımaz yolcu, rahatsız edici davranışları ve uçuş ekibinin emniyet talimatlarına uymamakla suçlandı. Mahkeme tarafından her iki konuda da suçlu bulundu.

Perth Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, kural tanımaz yolcunun, yakıt masraflarını karşılamak için havayoluna 8.630 Dolar ödemesine hükmedildi. Asi yolcu, ayrıca 9.000 Dolar da para cezasına çarptırıldı.

Avustralya kamuoyu, bu olayın, uçakta suç teşkil eden davranışların, suçluya ağır bir maliyet çıkarabileceği konusunda tüm topluma bir uyarı niteliğinde olduğu görüşünde.

Mahkemeden bu cezanın çıkmasından sadece birkaç saat sonra, Brisbane-Darwin arasında gerçekleşen bir iç hat uçuşunda başka bir yolcu, bir kadın yolcuya karşı müstehcen davranışlarda bulunmakla suçlandı. Mahkeme, yolcuyu suçlu bulursa, kural tanımaz yolcunun iki yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya kalabileceği söyleniyor.

adbanner