100 saat, 3 kıta, 4 şehir, 6 havalimanı, 4 farklı uçak tipiyle 4 ayrı uçuş ve dünyanın çevresinde bir tam tur!
100 saatte dünya turu yapmak mümkün mü? Belki de geçtiğimiz haftaya kadar bu sorunun cevabı benim için de ‘’hayır’’ olabilirdi. Ancak pazartesi günü saat 14:30’dan Cuma günü 18:30’a kadar geçen 100 saatlik sürede, dünyanın çevresinde neredeyse bir tam tur atmayı başardım. Nasıl mı? İşte detaylar…
Her şey Singapur Havayolları’nın Türkiye ofisinden karşı konulmaz bir davet almamla başladı. Bana, 11 Ekim’de yeniden başlayan ve dünyanın en uzun non-stop uçuşu ünvanını ele geçiren Singapur-New York seferini deneyimleme şansı sunan bir davetti bu. Elbette kabul ettim!
Bu davetin benim için çok farklı bir anlamı daha var. Çünkü 12 Ekim 2015’te Singapur renklerine boyanan ilk Airbus A350’nin fabrikadan çıktığı gün, bu tarihi olaya şahitlik eden dünyanın çeşitli ülkelerinden 20 havacılık yazarı arasında Türkiye’den sadece ben vardım. Şimdi ise havayolunun Türkiye’den, bu rekor uçuşu bizzat deneyimleme şansı verdiği tek kişi olacaktım. Havacılık ile ilgilenen biri için bu şansa sahip olmanın ne ifade ettiğini kelimelerle anlatmak mümkün değil sanırım.
Seyahat tarihi yaklaştığında, Singapur’dan gelen detaylı tur programı çok daha büyük bir şaşkınlık yaşamama neden oldu. Çünkü bu yalnızca bir rekor uçuşuna katılımla sınırlı kalmayan; aynı zamanda kısa sürede yapılacak bir dünya turunun da davetiydi aynı zamanda.
1. UÇUŞ: İSTANBUL-SİNGAPUR (SQ 391)
19 Kasım Pazartesi günü 14:30’da İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan kalkan, SQ 391 sefer sayılı uçuşu icra eden Boeing 777-200ER uçağının business class sınıfındaki 17A numaralı koltuğunda başladı macera.
Singapur Havayolları, uzunca bir süredir İstanbul-Singapur hattında Boeing 777 uçuruyor. Ancak önümüzdeki yıldan itibaren, diğer pek çok Avrupa şehrine olduğu gibi İstanbul’a da Airbus A350 ile uçulmasının, planlar dahilinde olduğunun müjdesini vereyim.
Yağmurlu bir havada kalkışımızı gerçekleştirip, İstanbul’u kara bulutların altında bıraktıktan sonra, Singapur Havayolları’nın güler yüzlü kabin ekibi tarafından başlatılan yemek servisi, adeta önümüzdeki 100 saatin aynı zamanda nasıl bir lezzet turuna dönüşeceğinin de habercisiydi.
Zeytinyağlı dolmadan, yaprak sarmasına kadar bizim yemek kültürümüzün en ince detaylarına kadar inilerek özenle hazırlanmış olan aperatif tabağı, daha ilk dakikadan, eminim benim kadar uçaktaki diğer tüm Türk yolcuların kalbini kazanmak için yeterli olmuştur. Serviste Türk mutfağından lezzetler olmasının yanında, yolcular için Türkçe menü hazırlanmış olması da görkemli bir saygıyı hak eden başka ince bir detay.
Toplam 10 saat süren uçuşta iki defa yemek servisi yapılıyor. İkinci servis, inişe 3 saat kala kahvaltı menüsü ile sunuluyor. Kahvaltı menüsünü incelerken, seçenekler arasında ‘menemen’ görmek beni nedense şaşırtmıyor.
Anlaşılan Singapur Havayolları, müşterilerinin gönlünü nasıl kazanacağını çok iyi biliyor. 2018 yılında, havacılık endüstrisinin en prestijli ödüllerinden biri olan ve tamamen dünya genelinden yolcuların değerlendirmelerinin neticesinde dağıtılan Skytrax ödüllerinde, Yılın En İyi Havayolu ödülünü neden kazanmış olduğunu adeta yüzümüze çarpıyor.
Güler yüzlü hizmet anlayışı, kaliteli ve lezzetli yemekler, ikram çeşitliliği, zengin uçak içi eğlence sistemi ile yolculuk oldukça keyifli hale getiriliyor. Uçuşun son yarım saatinde kabin ve kokpit ekibi tarafından bana yapılan jest ise ‘’yolculuk ne kadar iyi geçebilir ki?’’ sorusuna verilebilecek cevabın sınırlarını zorluyor.
Kaptan pilot Lim’in imzasını taşıyan bir not, harika bir pasta ile mükemmel bir sunumla koltuğuma getiriliyor. Uçağın galleyinde, eldeki imkanlarla o sırada hazırlandığı belli olan bu şirin kartonetin üzerinde, önümüzdeki 4 gün boyunca yapacağım dünya turu için tüm kokpit ve kabin ekibinin bana başarılar ve bol şanslar dilediği yazıyor.
Singapur Havayolları’nın kabin memurlarının kıyafetlerini mutlaka bilirsiniz. Farklı bir tarzı olan ve ‘Sarong Kebaya‘ olarak adlandırılan bu kıyafetlerin dikildiği kumaştan yapılmış bir gülü de pastanın yanına koymayı ihmal etmeyen kabin memurlarına bu küçük jestleri için ne kadar teşekkür etsem az diye düşünürken, Boeing 777 piste hafifçe teker koyuyor. Yerel saatle sabah 06:00’da Singapur’un dünyaya açılan kapısı Changi Havalimanı’na iniyorum.
Changi Havalimanı ve Singapur Havayolları, bir şehir devleti olan Singapur’un havacılık endüstrisinde çok önemli bir yere sahip olmasını sağlayan iki büyük unsuru. Milli havayolu 2018’de uzun bir aradan sonra Skytrax tarafından dünyanın en iyi havayolu seçilmiş olsa da, Changi, havalimanları kategorisinde son 6 yıldır zirveyi kimseye kaptırmıyor. Özetle 2018’de dünyanın hem en iyi havayolu hem de en iyi havalimanı Singapurlularındı. Bu küçük şirin ülke, küresel havacılık endüstrisini adeta domine ediyor.
Yolcularına seyahat öncesi olağanüstü konfor sunan bir havalimanı olan Changi’de 24 saat açık olan ücretsiz iki sinema salonunda gişe rekorları kıran filmleri izlemek mümkün. Çatı katında bulunan yüzme havuzu veya kelebek bahçesi uçuş öncesi yolcular için adeta birer rehabilitasyon şansı. Sekiz ayrı bahçe, üç ayrı spa salonu bulunan havalimanında yolcuların rahat etmesi için her şey düşünülmüş. 31 Ekim 2017’de dünyanın en teknolojik terminali ünvanıyla hizmete giren ve tüm işlemlerin görevli personel olmadan otomatize bir şekilde gerçekleştiği Terminal 4’ü ile Changi, dünyanın en iyi havalimanı ünvanını fazlasıyla hak ediyor.
Öğlene kadar otelde dinlendikten sonra, öğleden sonramızı Singapur Havayolları’nın kabin personelinin eğitim merkezine kısa bir ziyaret ve dünyanın en gözde turistik noktalarından biri olan Marina Bay Sands’e ayırıyoruz.
‘Singapore Girl’ yani Singapur Havayolları’nın kabin memurlarının eğitim aldığı alanları dolaşıyorum. Singapur Havayolları, kabin personelini seçerken çok sıkı elemelerden geçiriyor. Kabin personeli seçildikten sonra da makyaj, hal-hareket-davranış, yürüme, oturma-kalkma, giyim-kuşam, yiyecek ve içecek sunumu, uçak içinde her türlü duruma karşı nasıl aksiyon alacağı ve beden formunu nasıl korunması gerektiği gibi çok ciddi bir eğitim sürecinden geçiyor.
Singapur kızlarının eğitim merkezinden ayrılıyor ve dünyanın en ünlü seyir terasında kokteyllerimizi yudumlarken güneşi batırıyoruz. Dünya turunumuzun ikinci ve en önemli ayağını gerçekleştirmek üzere yeniden Changi Havalimanı’na geçiyoruz.
2. UÇUŞ: SINGAPUR-NEW YORK (SQ 022)
Singapur ve New York… Dünyanın neredeyse iki ucu. Bu iki şehri aktarmasız bir uçuşla birbirine bağlamak, aslında yeni bir fikir değil. Singapur Havayolları, 2004 yılında, sadece 100 business class koltuğu bulunan Airbus A340-500 uçaklarıyla bu iki şehri birbirine bağladı. Ancak artan yakıt fiyatları ve yükselen maliyetler, uçuşların verimliliği ve karlılığını düşürdüğü için, havayolu 2013 yılında uçuşlara son vermek zorunda kaldı. New York – Singapur uçuşları, o günden sonra Frankfurt aktarmalı gerçekleştirilmeye başlandı.
Havacılık sektöründe yaşanan gelişmeler ve üretilen yeni nesil uçaklar, Singapur Havayolları’nın yarım kalan rüyasını yeniden hayata geçirmesi için yeterli oldu. Verdiği 67 sipariş ve şu ana kadar teslim aldığı 23 uçağı ile Airbus’ın yeni nesil geniş gövde modeli A350’nin en büyük operatörü olan Singapur Havayolları, Avrupalı imalatçıyla yaptığı uzun görüşmelerden olumlu sonuç elde etti.
A350-900 üzerinde, genişletilmiş kıvrık kanat uçları yani wingletler de dahil olmak üzere bir dizi aerodinamik geliştirme yapıldı. Bu sayede yakıt tüketimi ve buna bağlı olarak zararlı gaz emisyonlarında yüzde 25’e varan iyileştirme sağlandı. Rolls-Royce Trent XWB motorlarının güç verdiği; muadillerine göre çok daha sessiz olan A350-900’ün yakıt sisteminde de birtakım değişiklikler yapılarak, yakıt hacmi 24 bin litre artırıldı ve 165 bin litreye çıkarıldı. Böylece ek yakıt tanklarına ihtiyaç duyulmadan, uçağın menzili ciddi şekilde uzatılmış oldu. Ortaya çıkan, ekstra uzun menzilli A350ULR, 20 saatten daha uzun süre havada kalıp, yaklaşık 18 bin km uzağa uçabilecekti. Yani Singapur’un yarım kalan New York hikayesini tamamlamaması için artık hiçbir neden kalmamıştı. Havayolu A350 için verdiği 67 siparişin 7’sini ULR modeline çevirdi ve bu modelin şimdilik tek kullanıcısı durumunda. Çünkü sadece New York değil, Los Angeles ve San Francisco gibi destinasyonlar da Singapur’a bağlanacak.
İlk A350 ULR’nin havayoluna teslim edilmesinin ardından, 11 Ekim’de Singapur-New York arasında gerçekleştirilen seferle, dünyanın en uzun non-stop uçuşu ünvanı yeniden el değiştirdi.
New York’a uçuşumuz yerel saatle 00:40’ta. Uçuş saati gelip çattığında, beni bu çok özel uçuşta New York’a uçuracak olan A350ULR ile Terminal 3’ün A15 numaralı kapısında buluşuyorum.
Körüğün ucunda bizi bekleyen A350’yi ilk olarak camdan görüyorum. Bu bile beni heyecanlandırmak için yeterli oluyor. Hızlı adımlarla ilerliyor, uçağa binip 29D numaralı koltuğuma ulaşıyor; baş üstü dolabına çantamı koyup hızlıca uçağı keşfetmeye başlıyorum. Airbus’ın ödüllü kabin tasarımı Airspace ile benzersiz bazı kabin içi özellikler kazanan uçakta ekonomi bölümü yok. Toplam 161 yolcu taşıyan uçağın business sınıfında 67 ve Premium ekonomi sınıfında 94 koltuk var.
Premium ekonomi sınıfında kabin konfigürasyonu 2-4-2 şeklinde oluşturulmuş. Koltuklar arasındaki diz mesafesi 17 saat sürecek bir sefer için oldukça uygun. Koltukların genişliği yaklaşık 50 cm. Ayrıca 20 cm kadar geriye yatabiliyor. 13.3 inç ekranlar ile koltukların yanındaki usb girişleri ve şarj için konulan priz, yolcuların seyahatini daha eğlenceli hale getirmek için düşünülenler olarak göze çarpıyor.
Business sınıfında ise koltuk konfigürasyonu 1-2-1 şeklinde oluşturulmuş. 180 derece yatan yani tam yatak olabilen business koltuklarının her birinin genişliği yaklaşık 72 cm. Ortadaki iki koltuk arasında birbirini tanımayan yolcuların irtibatını kesmek için küçük bir paravan da düşünülmüş. Business kabinde, ayrıca ortadaki iki koltuğun üzerinde baş üstü dolapları yer almıyor. Bu durum kabinde ekstra ferahlık yaratmış. Uçakta kabin içi basıncının 8000 yerine 6000 feete göre ayarlanmış olması, kabin içi nemliliğin ise yüzde 10 yerine yüzde 20’ye yükseltilmesi, 16 milyondan fazla renk seçeneğine sahip aydınlatma sistemi kullanılması ile jet lag etkisi azaltılmaya çalışılarak yolculuk daha az yorucu ve çok daha keyifli hale getirilmiş.
Boarding tamamlanıyor, kapılar kapanıyor ve rekor uçuş için push back başlıyor. Singapur Changi Havalimanı’ndan yerel saatle 01’de teker kesen A350ULR bizi rekor bir uçuş ile New York’a doğru uçuruyor.
Kalkıştan kısa bir süre sonra kabin ekibi servise başlıyor. Menüde de açıkça belirtildiği üzere, kalkışın ardından uçuşun ilk 3 saati içinde ilk yemek servisi yapılıyor. Ardından 8 ile 16. Saatler arasında yolcunun isteğine göre ikinci yemek servisi gerçekleştiriliyor. Ayrıca uçuşun 3. Ve 16. Saatleri arasında çeşitli atıştırmalıklar kabin ekibi tarafından istenildiğinde servis ediliyor.
Uçuşun 16’ncı saatinde, pilotun New York için alçalmaya başladığımızı belirttiği anonsunu duyuyorum. Önümdeki ekranda da uçuşun son 50 dakikasına girdiğimizi görüyorum. Kabin ekibi yolcuların yataklarını topluyor ve herkes inişi beklemeye başlıyor.
Uçuştan önce gökyüzünde 17 saatin nasıl geçeceği hakkında biraz endişe duysam da; yemek, film ve uyku üçlüsü ile yolculuğun nasıl geçtiğini anlamıyorum. 7-8 saatlik bir uzun menzil uçuşun yarattığı hissiyata sahip olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim. Uçuş sonrası konuştuğum herkes, benimle aynı düşüncede. Hemen herkes rahatlıkla 3-4 saat daha uçabileceğini söylüyor.
Singapur-New York uçuşu dünyanın en uzun menzilli uçuşu ünvanını, güzergahın uzunluğu ile ele geçirdi. Dünyanın en uzun non-stop seferlerini kıyaslarken, menzile bakmak en doğrusu. Zira uçuşun süresi rüzgar ve diğer meteorolojik faktörler tarafından değişebiliyor.
Singapur- New York hattında uçuşlar, 11 Ekim’den bu yana ortalama 17 saat sürüyor. Biz de kalkışın ardından Pasifik rotasında ilerleyip 16 saat 50 dakikalık uçuş süresinde 16567 km yol kat ederek yerel saatle sabah 05:00’te Newyork Newark Liberty Uluslararası Havalimanı’na teker koyduk.
Top 10 | Dünyanın En Uzun Non Stop Uçuşları
- Singapore Airlines: Singapur-New York – 15344 km
- Qatar Airways: Auckland- Doha – 14535 km
- Qantas: Perth-Londra – 14449 km
- Emirates: Auckland-Dubai – 14200 km
- United: Los Angeles-Singapur – 14113 km
- United: Houston-Sidney – 13834 km
- Qantas: Dallas-Sidney – 13804 km
- United: San Francisco-Singapur – 13593 km
- Delta: Johannesburg-Atlanta – 13581 km
- Etihad: Abu Dabi-Los Angeles – 13502 km
3. UÇUŞ: NEW YORK-FRANKFURT (SQ 025)
Çarşamba sabahı New York’a geldikten sonra program dahilinde kendimize 1,5 günlük vakit ayırdık. Buz gibi bir havayla bizi karşılamış olsa da New York’ta, Manhattan sokaklarında dolaşmak, Central Park’ta sabah yürüyüşü yapmak ve sadece New York değil dünyanın kalbinin attığı Time Square’ye uğramak insanı oldukça iyi hissettiriyor.
Perşembe akşamı yerel saatle 20:15’te New York J.F.Kennedy Havalimanı’ndan Frankfurt’a yapacağımız uçuşla, tura başladığımız kıtaya Avrupa’ya geri döneceğiz. Singapur’dan New York’a Pasifik üzerinden gelmiştik. Frankfurt’a Atlantik üzerinden giderek dünya çevresinde neredeyse bir tam turu tamamlamış olacağız.
Singapur Havayolları’nın New York ile Frankfurt arasında 25 yıldır sefer yaptığını öğreniyorum. Her gün karşılıklı olarak gerçekleştirilen bu seferler şuanda Airbus A380 uçağıyla icra ediliyor. Singapur renklerine boyalı dünyanın en büyük ticari yolcu uçağı, günde ortalama 800 kişiyi (gidiş dönüş) Transatlantik rotada taşıyor.
A380’in business class sınıfında 20K numaralı koltuğuma oturduğum anda artık yavaş yavaş yorulduğumu hissediyorum. 7 saat sürecek yolculuğun büyük bir kısmını uyuyarak geçirmeyi planlıyorum. Singapur Havayolları’nın güler yüzlü kabin ekibi ve lezzetli ikramlarına karşı konulması güç. Kalkışın ardından akşam yemeği, inişten önce ise kahvaltı ikramı yapılıyor.
Son derece rahat ve keyifli bir yolculuğun ardından yerel saatle 09:30’da Frankfurt Havalimanı’na teker koyuyoruz.
4. UÇUŞ FRANKFURT-İSTANBUL (TK1618)
Frankfurt Havalimanı’ndaki 3 saatlik bekleme süresinin ardından beni İstanbul’a getirecek olan THY uçağına binmeye hazırım. TK1618 sefer sayılı Sabiha Gökçen uçuşunu Airbus A320 uçağının 12A koltuğunda geçiriyorum. Türkiye saati ile 18:30’da; yani pazartesi günü Singapur’a hareket saatimin tam 100 saat sonrasında Sabiha Gökçen Havalimanı’na teker koyuyoruz. Böylece dünya turunu 100 saatte başarıyla tamamlamış oluyorum.
Özetlemek gerekirse 100 saatin yaklaşık 37 saatini gökyüzünde uçakta geçirdim. Toplam 4 uçuş için 4 ayrı şehirdeki 6 farklı havalimanını kullandım. Bu uçuşları 4 ayrı uçak tipiyle gerçekleştirdim. Muhteşem insanlar tanıyıp, muhteşem yemekler yedim. Hiçbir yerde elde edemeyeceğim müthiş tecrübeler edindim.
SİZ DE BU TURU YAPMAK İSTER MİSİNİZ?
Singapur Havayolları’nın Avrupa Bölgesi Halkla İlişkiler Müdürü Peter Tomasch ile Frankfurt’ta kahve içerken öğrendiğime göre, Singapur Havayolları, bu dünya turu konseptini yolcuların hizmetine sunma hazırlığı içinde. Yalnız sunulacak olan hizmet benim katıldığım turun tam tersi yönünde olacak. Yani bulunduğunuz şehirden Frankfurt’a geleceksiniz. Airbus A380 ile Atlantik üzerinden Frankfurt’tan New York’a uçacaksınız. New York’tan Singapur’a Pasifik rotasında Airbus A350ULR uçağı ile dünyanın en uzun non-stop uçuşunu deneyimleyeceksiniz. Son olarak da Singapur’dan tura başladığınız şehre geri döneceksiniz.
Böylesi bir rotada dünyanın çevresinde atılacak bir turun maliyetine gelince; havayolu tüm uçuşların Premium Ekonomi sınıfında gerçekleştirileceği bir tur için 3500 Euro; business class sınıfında yapılacak tur için ise 6500 Euro fiyat belirlemiş. Biletleri havayolunun internet sitesinden değil, havayolunun anlaşmalı acentaları üzerinden satın almak mümkün olacak. Herkese şiddetle tavsiye ederim. İyi uçuşlar…