Havacılık Bülteni-164

HAVACILIKTA BLOCKCHAIN TEKNOLOJİSİ VE KRİPTO PARALAR

Son yıllarda blockchain teknolojisi ve kripto paralar dünyanın gündeminde. Ülkeler, dev şirketler ve bireysel yatırımcılar dahil herkesin ilgisini çeken ödeme sistemleri ve kripto paralar, havacılık sektöründe de etkisini iyiden iyiye artırıyor.

Letonya’nın ulusal havayolu airBaltic 2014 yılından bu yana kripto para birimleri ile uçak bileti satışını sürdürürken, bu konuda ilk adım atan havayolu olma ünvanını elinde bulunduruyor. Şirket, kısa bir süre önce yaptığı açıklama ile bugüne kadar 1000’den fazla yolcunun, kripto para kullanarak uçak bileti aldığını duyurdu. Pandemi nedeniyle bilet satışlarında büyük düşüş yaşayan şirket, kripto paralar ile ayda ortalama 15 bilet sattığı bilgisini paylaştı. İlk olarak Bitcoin ile bilet satışı gerçekleştiren şirket kısa süre önce Etherium ve Dogecoin’i de ödeme yöntemleri arasına ekledi.

airBaltic dışında, Kanada’nın ulusal havayolu Air Canada, Polonyanın bayrak taşıyıcısı LOT Polish,  Japonya’nın düşük maliyetli havayolu Peach Aviation gibi şirketler de yolcularına kripto paralar ile uçak bileti alma fırsatı sunuyor.

İnternet üzerinden uçak bileti satan seyahat acentaları arasında kripto paralar ile bilet satışı, havayollarına göre çok daha popüler. Bu konuda öncü seyahat sitesi ise ABD merkezli CheapAir.com oldu. 2013 yılından beri kripto paralar ile bu site üzerinden uçak bileti almak mümkün. Avusturalya merkezli travala.com, İspanyol destinia.com, Alternative Airlines gibi sitelerden de kripto paralar ile uçak bileti satın alınabiliyor.

Geçtiğimiz hafta içinde Venezuela’nın başkenti Caracas’ta bulunan Simon Bolivar Havalimanı, kripto para birimleri ile hizmete başlayacağını duyurdu. Havalimanına gelen yolcular, Venezuela’nın petrole bağlı dijital para birimi Petro dahil olmak üzere birçok bilinen kripto para birimi ile havalimanında ödeme yapabilecek. Bu hizmetin, tüm yabancı turistler tarafından ilgi görmesi bekleniyor. Avusturalya’da bulunan Brisbane Havalimanı, 2018 yılında, yolcuların havalimanında aldığı tüm hizmetler için kripto para birimleri ile ödeme yapma şansı sunarak bu konuda öncü olmuştu.

Özel jet segmentinde de kripto para birimleri ile ödeme kabul eden ilk firma 2014’te İngiltere merkezli PrivateFly oldu. Şirket, yıllık gelirlerinin yüzde 20’sini kripto para ile ödeme yapan yolculardan elde ediyor. PrivateFly ödeme yaparken dijital para birimlerini kullanan müşterilerine özel avantajlar da sağlıyor.

Uzay turizmi üzerine çalışmalarını hızlandıran Richard Branson’un şirketi Virgin Galactic de uzaya gitmek için ödeme yapan müşterilerine kripto paralar ile ödeme imkanı sağlıyor. Uzay yolculuğu için bilet satışına başlayan şirket kripto para birimi ile yapılan ödemelere ciddi bir ilgi olduğunu duyurdu.

Havacılıkta blockchain teknolojisi, yalnızca kripto para birimleri ile ödeme yapmak anlamına gelmiyor. Sektörün tüm paydaşlarının, farklı amaçlar doğrultusunda, parasal olmayan işlemler ve merkezi olmayan veri depolama hizmetleri başta olmak üzere, verdikleri tüm hizmetleri block zincir teknolojisi üzerinden gerçekleştirebileceği düşünülüyor. Havacılıkta, blok zincir teknolojisinin, potansiyel kullanım alanları arasında kargo ve bagajların takibi, sık uçan yolcuların dahil olduğu sadakat programları ve mil işlemleri, havayolları arasındaki ittifaklar kapsamındaki uçuşlar ve ticari faaliyetlerin takibi, bilet dahil tüm alışveriş süreçleri, aktarmalı uçuş işlemlerinin basitleştirilerek, lojistik bağlantıların koordine edilmesi ve havayollarının zamanında kalkış performanslarının iyileştirilmesine kadar çok geniş bir yelpaze gösteriliyor…

PEGASUS 2050’YE KADAR NET SIFIR KARBON TAAHHÜT ETTİ!

11 Ekim’de ülkemiz tarafından da kabul edilen Paris Anlaşması, küresel ısınmanın 1,5°C’yi geçmemesi hedefi için çeşitli taahhütler içeriyor. Bu kapsamda, havayolları da 2050 yılına kadar net sıfır karbon seviyesine ulaşmayı ve uçmanın sürdürülebilir olmasını sağlamak için çeşitli adımlar atıyor.

Pegasus Hava Yolları da hafta içinde yaptığı bir duyuru ile IATA’nın 77. Yıllık Genel Kurulu’nda kabul edilen “2050’ye kadar Net Sıfır Karbon Emisyonu” kararı doğrultusunda bir taahhütte bulunarak, bu konuda öncü hava yolları arasındaki yerini aldı.

Pegasus Hava Yolları, iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında, sera gazı emisyonlarının azaltılması çerçevesinde ulusal ve uluslararası otoriteler tarafından sektöre yönelik getirilen düzenlemelere tam uyum gösteriyor ve tabi olduğu uluslararası regülasyonlar gereği, yıl içerisindeki toplam karbon emisyonunun izlenmesi, doğrulanması ve raporlanması süreçlerini sağlıyor. Karbon emisyonunun kaynağında azaltılmasına önem veren Pegasus; filonun gençleştirilmesi, düşük emisyonlu uçak modellerinin satın alınması, uçaklarda ağırlık azaltma çalışmaları, rotaların optimize edilmesi gibi operasyonel tedbirler alıyor. Pegasus ayrıca, “2050’ye kadar Net Sıfır Karbon Emisyonu” taahhüdüyle beraber, şeffaflık ilkesi çerçevesinde, uçuşlarından kaynaklanan emisyon göstergesini, yatırımcı ilişkileri web sitesinde 2021 Ekim ayı raporuyla birlikte aylık bazda paylaşmaya başlayacak. Yapılan tüm bu çalışmalar, aynı zamanda Pegasus’un Sürdürülebilirlik (ESG) alanındaki yönetişim stratejisiyle paralel ve çıktılarına destek olacak şekilde planlanıyor.

MD-11’İN AVRUPA MESAİSİ BİTTİ!

Yolcu uçaklarında üç motorlu yani tri-jet modellerin modası geçeli epey zaman oldu. McDonnell Douglas MD-11’in için de bu durum geçerli. Yolcu taşıyan son MD-11, 2014’te hizmetten çekildi. Ancak MD-11’in kargo versiyonu hala operasyonlarına devam ediyor.

Almanların ulusal havayolu Lufthansa’nın kargo şirketi filosundaki son MD-11 ile son uçuşunu yaptı. Böylece Avrupalı havayollarının filosunda aktif olarak uçan MD-11 kalmadı.

Avrupa kıtasında, MD-11 ile operasyon yapan son havayolu Lufthansa, 23 yıldır kullandığı MD-11 ile son uçuşunu New York’tan Frankfurt’a gerçekleştirdi. Atlantik üzerinden 7 saat 11 dakika süren 6.190 km’lik uçuşun ardından MD-11, Alman şirketin filosundaki hizmetini tamamladı. Emektar MD-11, son uçuşunu gerçekleştirmesinin anısına, Frankfurt Havalimanı’nda bir havacılık geleneği olan su takı ile karşılandı.

Lufthansa Cargo, 23 yıl önce teslim aldığı uçağı ile Temmuz 2021 itibariyle 17.865 uçuşta 95.517 saati uçmuştu. Yani bu sürede MD-11 neredeyse 11 yıl boyunca hiç yere inmeden havada kaldı. Uçağın şu anki değeri 5,25 milyon Dolar olarak belirtiliyor. MD-11’in filodan ayrılmasının ardından Lufthansa Cargo filosundaki tüm uçaklar Boeing 777 oldu. Lufthansa Cargo filosunda toplam 10 adet 777F uçağı bulunuyor.

23 yaşındaki uçağın Lufthansa’dan sonraki adresi ise Western Global Airlines olacak. Florida’nın Fort Myers Havalimanı’nda faaliyet gösteren ABD’li kargo havayolu, aynı zamanda aktif hizmete devam eden MD-11’i filosunda bulunduran son üç operatörden biri durumunda. MD-11 ile operasyon yapan diğer iki şirket ise UPS ve FedEx.

Western Global Havayolları, filosunda MD-11 kargo uçaklarının yanı sıra Boeing 747-400’ün kargo versiyonlarını da bulunduruyor. Havayolu bugüne kadar iki sansasyonel operasyon ile adından söz ettirdi. 2016 yılında, tarihteki en büyük havadan aslan kurtarma operasyonunu gerçekleştiren şirket, Peru ve Kolombiya sirklerinden Güney Afrika’daki bir koruma merkezine aslanları uçurdu. 2017’de, Anneler Günü için 6.9 milyon kilogram (7.606 ton) ağırlığında yaklaşık 100 milyon taze çiçek taşıyarak da bir rekora imza atmışlardı.

KATAR İLE AVRUPA BİRLİĞİ ARASINDA HAVACILIK ANLAŞMASI

Katar ve Avrupa Birliği arasında, her iki taraf için yeni fırsatlar ve ekonomik faydalar elde edilmesi amacıyla, kapsamlı bir hava taşımacılığı anlaşması imzalandı. Yapılan anlaşma, çok çeşitli havacılık konularında, gelecekteki potansiyel işbirlikleri için kuralları belirleyecek ve bir ortak platform oluşturulmasını sağlayacak.

Katar ve Avrupa Birliği arasında yapılan anlaşma, AB ülkeleri ve Katar arasında seyahat eden yolcular için standartların yükseltilmesinin yanı sıra havaalanları, havayolu şirketleri ve tüketiciler için yeni fırsatlar yaratmaya odaklanıyor. Yeni anlaşmaya göre, AB merkezli tüm havayolları, Avrupa’daki herhangi bir havaalanından doğrudan Katar’a uçuş yapabilecek. Aynı durum Katar’ın ulusal havayolu Qatar Airways için de geçerli olacak. Ayrıca Belçika, İtalya, Fransa, Almanya ve Hollanda’daki havalimanlarındaki Katar uçuşları, 2024 yılına kadar kademeli olarak kapasite artırımına tabi olacak.

Anlaşmanın her iki tarafı da eşit ve adil bir oyun alanı oluşmasını garanti etmek için rekabet hükümleri üzerinde de anlaştı. AB ve Katar, sosyal problemlerin de önemini kabul ederek; bu konularda çeşitli işbirlikleri yapmayı ve uluslararası taahhütlere göre sosyal ve iş kanunlarını iyileştirmeyi de kabul etti.

Katar’ın AB için önemli havacılık ortaklarından biri olduğu düşünülüyor. 2019’da AB ile Katar arasında yaklaşık 6,3 milyon yolcunun seyahat etti. Bu açıdan AB ile Katar arasında imzalanan yeni anlaşma, gelecekte çeşitli havacılık konularında birlikte çalışmak için yepyeni alanlar yaratabilir.

Daha önce Katar ve AB arasında 26 adet ikili anlaşma imzalandı. Ancak bunların hiçbiri adil rekabet veya şu anki komisyonun, modern bir havacılık anlaşmasının anahtarı olduğuna inandığı sosyal ve çevresel konularla ilgili hükümleri içermiyordu.

ALITALIA’NIN İŞSİZ KALAN KABİN MEMURLARI SOYUNDU!

14 Ekim’de son uçuşunu yaparak faaliyetlerine son veren Alitalia’da görev yapan kabin memurlarının sadece küçük bir kısmı İtalya’nın yeni ulusal havayolu şirketi ITA Airways bünyesinde göreve başlayabildi. Bu süreçte işlerini kaybeden 50 kabin memuru, Roma’nın Capitoline Tepesi’nde bir araya gelerek, son yılların en ilginç protesto gösterilerinden birine imza attı.

Alitalia üniformaları ile meydanda toplanan kabin memurları, senkronize bir şekilde paltolarından başlayarak tüm kıyafetlerini tek tek çıkardı. Çıplak protesto adını verdikleri eyleme katılan kabin memurları, bir süre sessizce durdu ve ardından “biz Alitalia’yız!” diye bağırmaya başladı. Yapılan protesto oldukça büyük ses getirdi.

Grubun sözcüsü, koreografik protestonun “aşağılayıcı sözleşmeyi imzalamaya zorlanan” ve işlerini tamamen kaybeden meslektaşlar arasındaki dayanışmayı göstermek için tasarlandığını açıkladı.

Ülkenin yeni havayolu ITA Airways, Alitalia markasını satın aldıktan sonra Alitalia’da görev yapan 11.000 personelin yalnızca 2800’ünü işe aldı. ITA Airways’de işe alınanlara, Alitalia’da aldıklarından çok daha az maaş bağlandığı da iddia ediliyor. Sendika, hükümetten eski Alitalia çalışanları için işsizlik yardımını beş yıla kadar uzatmasını talep ediyor.

Geçtiğimiz hafta Havacılık Bülteni’nde geniş şekilde yer verdiğimiz şekilde, Alitalia’yı kapatmak ve ülkenin yeni ulusal havayolu olan devlet destekli ITA Airways ile değiştirme kararı, İtalyan hükümetinin Alitalia’nın büyük borçlarını silmek için Avrupa Komisyonu ile yaptığı anlaşmanın bir parçasıydı. ITA Airways, Alitalia markasının haklarını 90 milyon € karşılığında satın aldı. Ancak şirket patronları markayı yalnızca bir rakibin eline geçmesini önlemek için aldıklarını söylüyor.

Önümüzdeki birkaç yıl içinde ITA’nın büyük bir yatırımcıya satılması hedefleniyor. Potansiyel alıcılar arasında Lufthansa ve British Airways’in de ait olduğu Madrid merkezli IAG Grup olduğu söyleniyor.

Bu protesto gösterilerinin ardından İtalyan hükümetinden nasıl bir adım geleceği de büyük bir merak konusu.

adbanner