THY’DEN REKOR SİPARİŞ HAZIRLIĞI!
Airbus ve Boeing, pandemiden önce sipariş edilen uçakların teslimat programlarını geciktiren çeşitli üretim problemleriyle boğuşurken; küresel anlamda hava yolu ile seyahat talebinin canlanmasının da etkisiyle, havayolu şirketlerinden, teslimatları 2030’un ötesine uzanan milyarlarca Dolar değerinde yeni uçak siparişi almaya devam ediyor.
Kısa süre önce, Air India, Ryanair ve Suudi Arabistan’ın yeni ulusal havayolu RIA gibi farklı havayolları, iki üreticiye toplamda 700’ün üzerinde uçak siparişi verdi.
Türk Hava Yolları da Haziran ayında İstanbul’da düzenlenecek IATA yıllık toplantısı ve Paris Air Show’da detayları açıklanmak üzere, 600 uçak siparişi vermeyi planladığını duyurdu. Böylece son aylardaki mega sipariş furyasına THY’nin de katılacağı anlaşıldı. Bu hamle, Air India’nın bir kaç ay önce, Airbus ve Boeing’e verdiği 470 adetlik sipariş pakedini de geride bırakacak. THY’nin vereceği siparişlerin, 400’ünün dar gövde ve 200’ünün de geniş gövde uçaklardan oluşması bekleniyor.
THY yönetimi, sipariş edilmesi planlanan uçak tipi veya üretici konusunda detay bilgi paylaşmazken; paketin içinde hem Boeing hem de Airbus’ın yer alması bekleniyor. IATA toplantısında Boeing ile yapılan anlaşmanın resmiyet kazanması; Paris Air Show’da ise Airbus ile sözleşme imzalanacağı iddia ediliyor.
Türk Hava Yolları’nın geçtiğimiz haftalarda duyurduğu 10 yıllık stratejik plana göre, 2033’e kadar, yıllık yolcu sayısı iki katına çıkarak 170 milyona ulaşacak. Havayolu kendisini, Avrupa, Asya ve Afrika arasında bir “mega-bağlayıcı” olarak konumlandırıyor. Türk Hava Yolları son 20 yılda ortalama yüzde 12 büyüdü. Önümüzdeki 10 yıl içinde %7,6 büyümeoranı yakalanması ve şirketin 100’üncü kuruluş yılı olan 2033’te filodaki uçak sayısının 813’e çıkarılması hedefleniyor.
Türk Hava Yolları filosu şu anda hem geniş gövdeli hem de dar gövdeli çok sayıda Boeing ve Airbus uçağından oluşan karışık bir yapıya sahip. Filoda yeni nesil uçaklardan hem A320neo ailesi hem de 737 MAX uçakları bulunduran THY, geniş gövdede ise A350-900 ve 787-9’u uçuruyor. Nispeten daha eski A330’lar ve Boeing 777’ler de görev yapmaya devam ediyor.
Açıklanacak sipariş paketinin içinde hem Dreamliner hem A350; dar gövde olarak A320neo ailesi ile 737 MAX uçaklarının hepsinden yer alması sürpriz olmayacak.
THY’NİN AVUSTRALYA UÇUŞLARI BAŞLIYOR!
Öte yandan THY uzun zamandır başlatmayı planladığı Avustralya uçuşlarına yıl sonuna kadar start vermeyi düşünüyor. Melbourne veya Sidney arasında yapılan değerlendirmelerde, havalimanında 24 saat uçuşların devam etmesi ve şehirdeki büyük Türk diasporası nedeniyle Melbourne seçeneği öne çıkmış durumda.
Ancak THY filosundaki mevcut hiçbir uçak, İstanbul-Melbourne arasında non-stop sefer yapamıyor. Bu yüzden ilk aşamada Avustralya uçuşları, Singapur’da duraklayarak gerçekleştirilecek.
Bu uçuşları non-stop hale getirecek uçak seçenekleri A350’nin menzili uzatılmış versiyonu veya Boeing’in henüz piyasaya süremediği 777X. Türk Hava Yolları, prensip gereği hiçbir uçak modelinin lansman müşterisi olmak istemiyor. Piyasaya çıkıp kendini ispat etmemiş uçak satın alarak riske girmek istemeyen havayolu için 777X masadaki seçeneklerden biri değil.
THY bu yüzden Avustralya rotasındaki uçuşlar için, Qantas’ın da dünyanın en uzun menzilli uçuşlarını yapacağı Sunrise Projesi için sipariş verdiği ultra uzun menzilli A350-1000’i düşünüyor.
Havacılık endüstrisi ile ilgili yayın yapan bazı uluslararası kaynaklar, THY’nin dev sipariş duyurusunun, Türkiye’de 14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden hemen önce yapılmasının manidar olduğu görüşünde. Bu sipariş paketinin gerçeğe dönüşmesinin, seçim sonucuyla ortaya çıkacak siyasi iklimden etkilenebileceği düşünülüyor. Şirketin yönetim kurulu başkanı Ahmet Bolat’ın kişisel Linkedin hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, oyunu mevcut cumhurbaşkanına vereceğini açıklaması ve şirketin büyüme planlarına devam edebilmesinin tek yolunun bu olduğunu belirtmesi, iddiaları destekliyor.
Eğer 600 uçak sipariş edilirse, havacılık tarihinde bir havayolu tarafından tek seferde verilen en büyük sipariş olarak kayıtlara geçecek.
YOĞUN UÇAK SİPARİŞLERİ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK TAAHHÜTLERİNİ ZORLUYOR!
Çeşitli potansiyel belirsizliklere rağmen, Türk Hava Yolları’nın sipariş haberi, pandemi ile birlikte oluşan küresel tedarik zinciri problemlerinin aşılmasını beklemeden, pazar payını artırmak için rekabet etme niyetinin güçlü olduğuna işaret ediyor. 2018’de hizmete başlayan İstanbul Havalimanı da THY’nin bu filo genişletme projesine uyum sağlayabilecek yetenekte.
Ryanair gibi havayolları, önümüzdeki on yıl içinde üretilebilecek sınırlı sayıdaki dar gövdeli uçakları şimdiden rezerve edebilmek için olması gerekenden daha yüksek fiyatlar ödediklerini kabul ettikçe, diğer havayolları için de siparişleri garanti altına alabilme yarışı başlamış durumda. Ancak uzmanlar, oluşacak seyahat talebini karşılamak üzere rekabet eden havayollarının, bu yoğun sipariş trafiğinin yol açabileceği olumsuz durumlara hazırlıklı olmaları gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyor.
Dev uçak siparişlerinin arka arkaya patlaması, potansiyel enflasyonist riskler ve emisyonları azaltmak için artan baskı konularında da endişeleri artırıyor. Eleştirmenler, uçakları önceden sipariş etmenin, 2030’ların sonlarına doğru piyasaya çıkması beklenen yeni nesil ve sıfır emisyon taahhütleriyle uyumlu tek koridorlu uçakların geliştirilmesi çalışmalarını da sekteye uğratabileceğinden endişeli.
PEGASUS FİLOSU 100 UÇAĞA DAYANDI!
Hafta içinde Pegasus Havayolları’nda filoya yeni katılacak uçakların heyecanı yaşandı. Airbus’ın Hamburg tesislerinden yola çıkan yepyeni iki A321neo, birer gün arayla. İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’na indi ve Pegasus Havayolları’nın filosuna katıldı.
TC-RDF tescilli Sirena isimli uçağın karşılama törenini takip etmek üzere, Pegasus çalışanları ile birlikte sadece Boarding Info ekibi vardı. Sirena’dan bir gün sonra filoya Eflin isimli A321neo katıldı. Bilindiği gibi Pegasus, uçaklarına çalışanlarının kız çocuklarının ismini veriyor.
Hafta içinde filoya katılan iki uçak ile birlikte, Pegasus filosundaki uçak sayısı 99’a yükseldi. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, Pegasus filosundaki uçak sayısı da 100’e ulaşacak.
Pegasus filosunda şu anda, 17 adet Boeing 737-800; 6 adet A320’nin eski versiyonu; 46 adet A320neo ve 30 adet A321neo bulunuyor.
Filodaki 99 uçağın ortalama yaşı 4,5. Bu da Pegasus’u Avrupa’nın en genç filoya sahip havayolu şirketleri arasında ilk 5’e taşıyor.
Pegasus’un A321neo uçaklarında 239 koltuk bulunuyor. Uçağa tek sınıflı düzende maksimum 244 koltuk yerleştiği düşünüldüğünde, Pegasus’un uçakları, oldukça verimli kullandığı söylenebilir.
A321neo, Airbus’ın tek koridorlu uçak ailesi A320’nin en uzun gövdeli modeli. 97 ton maksimum kalkış ağırlığı ve 7400 km menzile sahip olan uçak, CFM LEAP 1A motorlarından güç alıyor.
Airbus’ın neo serisi uçakları, A320 ailesi uçaklarının yeni sistemler ve daha verimli motorlarla donatılmış versiyonu anlamına geliyor. Güncel sistemleri ve sharklet isimli kıvrık kanat uçlarıyla yüzde 15 daha az yakıt tüketen uçak, hem daha ekonomik hem de daha çevreci hale geliyor. Oldukça sessiz olan uçak, yolcuların uçuş konforunu da ciddi şekilde yukarı çekiyor.
Karşılama töreni öncesinde Instagram hesabımız yilmazmuh üzerinden yaptığımız paylaşımlarla, yeni teslim alınan bir A321neo’ya binme şansınız olsa pilota ilk soracağınız şey ne olurdu şeklinde bir soru sormuştuk. Takipçilerimizden gelen yanıtlar doğrultusunda en çok merak edilen üç sorunun yanıtını uçağın kaptan pilotundan kokpitte alacağımızı söylemiştik. En çok merak edilen sorular
- sıfır arabalarda olduğu gibi sıfır uçakların kokpitinde de “yeni kokusu” oluyor mu?
- ‘neo modelini bir önceki nesilden farklı kılan en bariz üç özelliği nedir?
- motorlar açılsın diye uzun yola çıkıp yüksek hız yapılıyor mu? En fazla kaç km hız yapıyor? oldu.
PİLOTUN YAŞAMINI YİTİRMESİ HAVAYOLUNU TAZMİNATTAN KURTARAMADI!
TAP Portugal Havayolları’nın, Almanya’nın Stuttgart kentinden, Portekiz’in başkenti Lizbon’a yapacağı uçuştan yaklaşıkiki saat önce, uçuşta görevli yardımcı pilot aniden yaşamını yitirdi. Yaşanan acı olay nedeniyle uçuş havayolu tarafından iptal dildi. Yolculardan bazıları, tazminat talebiyle Portekizli havayolunu mahkemeye verdi.
AB Mahkemesi, dava ile ilgili kararını hafta içinde açıkladı. Yardımcı pilotun, beklenmedik bir şekilde hayatını kaybetmesinin, havayolu şirketinin, yolcularına tazminat ödemekten kaçınması için geçerli bir neden olmadığına hükmetti. AB Adalet Divanı, bu trajik olayın, muafiyet gerektiren “olağanüstü bir durum” teşkil etmediğini açıkladı.
Mahkeme, yaşanan durumu, bir havayolunun normal operasyonlarının doğasında bulunan, bir mürettebat üyesininin sağlık durumunu hayati derecede etkileyebilecek herhangi bir beklenmedik hastalık durumuyla karşılaştırdı.
Yolcuların tazminat talep edebilmeleri için uçuş gecikmelerinin üç saat ve üzerinde olmasını gerektiren, 2009 tarihli dönüm noktası niteliğindeki kararın uygulamaya geçmesinden bu yana, AB yargıçları, yolcuların ne zaman tazminat talep edebilecekleri ve hangi koşulların havayollarını yükümlülüklerden muaf tutacak kadar olağanüstü kabul edileceğikonusunda açıklama arayan çok sayıda davaya boğulmuş durumda.
Son on yılda mahkeme, kötü hava koşullarının, kuş çarpması vakalarının veya bir yolcunun uçakta diğerini ısırmasının muafiyet sağlayacak kadar olağanüstü olduğuna hükmederken, personelin uzun gecikmelere neden olan habersiz grevlerinin istisna olmadığına karar verdi.
TAP yaşanan olayın “olağanüstü koşullar” statüsünde değerlendirilmesi talebinde bulundu. Ancak mahkeme aksi yönde karar verdi. Uçuşun başlangıç noktası, havayolunun merkezi olmadığı için, burada yedek personel bulundurmaması nedeniyle, pilotun hayatını kaybetmesi üzerine yolcular, yeni bir mürettebatın Stuttgart’a ulaşmasını beklemek zorunda kaldı. Bu da kalkışın planlanandan 10 saatten uzun süre gecikmeli yapılmasına neden oldu.
SAN FRANCISCO’YA İNEN UÇAKLARDA COVID-19 KONTROLÜ!
San Francisco Uluslararası Havalimanı (SFO), ABD’de Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) ile iş birliği içinde, uçak atık sularını COVID-19’a neden olan SARS-CoV-2 virüsünün izlerini takip etmek için test etmek üzere bir program başlatan ilk havalimanı oldu. Programın amacı, ortaya çıkan COVID-19 varyantlarını zamanında ve kontrollü bir şekilde tespit edebilmek.
Programın yürütülebilmesi için, çeşitli uluslararası uçuşlardan gelen uçaklardan düzenli olarak atık su örnekleri toplayacak otomatik bir cihaz kuruldu. San Francisco Havalimanı, Avrupa, Asya ve Avustralya’dan her gün düzenli uçuşlar yapılan; ABD’li United Havayolları’nın en önemli uluslararası merkezlerinden biri durumunda. Uçakların atık su tanklarından alınan numuneler daha sonra ileri testler için bir laboratuvara gönderiliyor.
Numuneler SARS-CoV-2 virüsü için pozitif çıkarsa, varyantı belirlemek için daha fazla genom dizilimi yapılacak ve sonuçlar daha sonra CDC’ye gönderilecek. Daha önce yapılan araştırmalar, herhangi bir semptom göstermeseler bile insanların atıklarında COVID-19 virüsünün izlerinin tespit edilebileceğini gösterdi.
Program, Boston merkezli sentetik biyoloji şirketi Ginkgo Bioworks tarafından yönetilecek. Halk sağlığını desteklemek için en son biyogüvenlik teknolojisinin geliştirilmesine de katkı sunacak bu program, daha önce COVID-19 varyantlarının tespiti konusunda yürütülen başka çalışmalara dayanıyor.
Ginkgo Bioworks daha önce CDC ile birlikte İngiltere, Hollanda ve Fransa’dan New York John F. Kennedy Uluslararası Havalimanı’na (JFK) gelen uçaklardan alınan atık su örneklerinin toplanması ve test edilmesi konusunda birlikte çalıştı. Eylül 2022’de başlatılan ve bir hafta süren çalışmada, numunelerin %81’inde SARS-CoV-2 virüsünün izleri tespit edildi.
Kaliforniya’da, havaalanının arıtma tesisinden alınan numuneler geçmişte analiz için California Üniversitesi San Francisco Tıp Merkezi’ne gönderilmişti. Ancak bu yeni Ginkgo Bioworks cihazı, özellikle uluslararası uçuşları hedefleyen ve havaalanında düzenli olarak numune toplayan ilk cihaz olacak.
San Francisco Uluslararası Havalimanı, pandeminin ilk döneminde, ülkede COVID-19’dan en kötü etkilenen havalimanlarından biriydi. Bu nedenle, havalimanının hastalığı kontrol altında tutmak için CDC ile çalışmaya istekli olması son derece doğal karşılanıyor.
Uçak atık sularının test edilmesi, yeni COVID-19 varyantlarının, salgın ve pandemiye neden olabilecek diğer patojenlerin erken tespitini sağlayabilir.
KASTEN UÇAK DÜŞÜRMENİN CEZASI 20 YIL HAPİS!
Lisanslı bir pilot olan ve YouTube videoları çeken 29 yaşındaki Trevor Daniel Jacob, tek motorlu uçağıyla, 24 Kasım 2021’de Lompoc City Havalimanı’ndan (LPC) kalkış yaptı. Mammoth Yosemite Havalimanı’na (MMH) ulaşmayı hedefleyen Jacob, uçağın farklı yerlerine birkaç video kamera monte etti ve kendisini bir paraşüt, video kamera ve selfie çubuğu ile donattı.
Jacob’un amacı, uçuş sırasında uçaktan atlayarak yere paraşütle inmek ve terk ettiği uçağının da yere çakılmasıydı. Kalkıştan 35 dakika sonra, uçak Los Padres Ulusal Ormanı üzerinde uçarken, Jacob uçaktan atladı paraşütle yere inerken kendini kayda aldı. Uçağa monte edilmiş kameralar aracılığıyla da ulusal ormanın kuru çalılık alanına düşen uçağın görüntülerini çekmeyi başardı. 23 Aralık 2021’de YouTube kanalında “Uçak Kazası Yaptım” başlıklı bir video yayınladı.
Olaydan hemen önce Jacob’ın çeşitli markalarla sponsorluk anlaşmaları yaptığı ortaya çıktı. Anlaşma uyarınca Jacob, kaza yaptığı YouTube videosunda cüzdan reklamı yaptı.
Kazadan iki gün sonra Jacob, ABD Ulusal Ulaşım Emniyeti Kurulu NTSB’ye kaza hakkında bilgi verdi. Seyir halindeyken motorun arızalandığını ve herhangi bir emniyetli iniş seçeneği belirleyemediği için uçaktan paraşütle atladığını iddia eden Jacob, uçağın nerede olabileceğini bilmediğini de söyledi.
Kazadan haftalar sonra, Jacob ve bir arkadaşı helikopterle enkaz alanına uçtu. Uçak enkazını bir hangara taşıdı. Sonra da enkazı parçalayarak imha etti.
Yaşanan kazanın ardından başlatılan soruşturma hafta içinde sonuçlandı. Savunma anlaşmasının bir parçası olarak, yaptıklarını tek tek itiraf eden Jacob, bunu federal yetkililerin uçak kazasını soruşturmasını engellemek amacıyla yaptığını söyledi. Jacob, savcılara yaptığı savunmada, daha fazla izlenme elde etmek için uçak kazasını kasıtlı yaptığını da kabul etti.
Jacob şimdi, kasıtlı olarak bir uçak kazası yapmak ve federal soruşturmayı engellemeye çalışmak nedeniyle 20 yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya.
Jacob’ın pilot lisansı, Nisan 2022’de FAA tarafından iptal edildi. Uçak kazası videosu, ise yaklaşık 3 milyon kez görüntülendi.
KOKPİTTE ÇEKTİRDİĞİ FOTOĞRAF BAŞINI YAKTI!
26 Nisan 2023’te Tayvanlı Starlux Havayolları, başkent Taipei Taoyuan Havalimanı’ndan (TPE) Los Angeles Havalimanı’na (LAX) ilk uçuşunu gerçekleştirdi. İlk uçuşa yerel ve uluslararası basın mensupları da davet edildi. Davetlilerden biri de dünyadaki tüm havayolları tarafından bu tip etkinliklere davet edilen, YouTube kanalı aracılığıyla çok geniş kitleler tarafından tanınan, havacılık sektörünün en popüler içerik üreticilerinden Sam Chui idi.
Chui her zaman yaptığı gibi uçuşla ilgili hazırladığı içeriğini, web sitesi, YouTube kanalı, Instagram ve Facebook hesapları da dahil olmak üzere tüm sosyal medya kanalları üzerinden paylaştı.
Ancak Sam Chui’nin uçuş sırasında A350’nin kokpitinde çektirdiği ve sosyal medya kanallarında paylaştığı bir fotoğraf Sivil Havacılık İdaresi’nin (CAA) dikkatini çekti.
Çünkü Starlux Havayolları’nın kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Chang Kuo-wei de bu fotoğrafta yer alıyordu. Chang Kuo-wei, havayolunun kurucusu ve en üst düzey yöneticisi olmasının yanı sıra Starlux filosundaki tüm uçakları uçurmak için geçerli lisansa sahip bir pilot. Chang, Los Angeles’e yapılan ilk uçuşun da kaptan koltuğunda görevliydi.
Chang Kuo-wei, seyir halindeyken Sam Chui’yi kokpite aldığı için para cezasıyla karşı karşıya kaldı. Yerel basında yer alan bir habere göre, havayolunun Uçuş Operasyon Yönetmeliği’nin 194. Maddesi olan “Yetkili personel dışında hiç kimse bir uçağın kokpitine kabul edilemez” maddesinin çiğnenmesi nedeniyle, şirketin yönetim kurulu başkanı hakkında soruşturma başlatıldı.
Soruşturma sonunda Chang, yaklaşık 2000 Dolar para cezasına çarptırılabilir; benzer bir ihlalin ikinci kez yapılması, para cezasını 20.000 Dolar’a yükseltiyor. Sam Chui ise herhangi bir para cezasıyla karşı karşıya değil.
YORGUN UÇAN CEO TEPKİ ÇEKTİ!
Öte yandan Starlux Chang Kuo-wei’nin başı, başka bir konudan ötürü daha dertte. Geçtiğimiz günlerde Starlux’un iki Airbus A350 uçağı, kötü hava koşulları, bakım sorunları, ekiplerin maksimum görev sürelerine ulaşması gibi nedenlerin bir araya gelmesiyle Tokyo Narita Havalimanı’nda (NRT) mahsur kaldı.
Chang Kuo-wei, bu olayın ardından, yolculardan şahsen özür dileyebilmek için Narita Havaalanına uçtu. Bu 5 saatlik uçuşunu, ultra düşük maliyetli bir havayolu olan Jetstar Japan Havayolları’nın dar ekonomi koltuğunda gerçekleştirdi.
Yolculardan özür diledikten ve durumu çözüme ulaştırdıktan sonra, Airbus A350 uçaklarından birinin kokpitine geçip Taipei’ye (TPE) geri getirdi. Tayvan Sivil Havacılık İdaresi (CAA) şimdi, başkanın gerçekleştirdiği bu dönüş uçuşunu mercek altına aldı. Çünkü başkan Japonya’ya yaptığı uçuşta hiç uyumadığını itiraf etti. Sivil havacılık yetkilileri, pilotların görev süreleri yorgunluk sınırları üzerinden bir ihlal olup olmadığını araştırıyor.
Şimdi yanıtı aranan soru, Starlux’un tam bir havacılık tutkunu olan başkanı bir kahraman mı yoksa sorumsuz ve kuralları hiçe sayan biri mi? Her şeyden önce, bir şirketin en tepesindeki koltukta oturan birinin, personelin nasıl davranması gerektiğine dair bir örnek oluşturması gerektiği söyleniyor. Chang’in bir pilot olarak yaptığı davranışların, şirkette görev yapan diğer pilotlara kötü örnek olduğu iddia ediliyor.
Bakalım Chang, üstüste yaşadığı ve havacılık düzenlemelerini ihlal eden davranışlarının bedelini nasıl ödeyecek…