YOLCU UÇAĞI NEDEN TAKLA ATTI?
17 Şubat 2025 Pazartesi günü havacılık tarihinin en ilginç olaylarından biri yaşandı. DL4819 sefer sayılı uçuş için, 76 yolcu ve 4 mürettebat ile Minneapolis’ten kalkış yapan, ABD’li Delta Havayolları’nın bölgesel yan kuruluşu Endeavor Air’e ait N932XJ tescilli Mitsubishi CRJ-900, 1 saat 26 dakika sonra, Toronto Pearson Havalimanı’nın 23 pistine iniş yapmak isterken, sağ kanadının üzerine yatıp takla attı ve ters döndü. Kabin ekibinin hemen acil durum tahliye prosedürünü uyguladığı olayda tüm yolcular uçağı terk etmeyi başardı. Mucizevi şekilde can kaybı yaşanmadı.
Toronto’daki zorlu hava koşullarının kazanın birincil nedeni olduğu düşünülüyor. Olayın gerçekleştiği gün, doğu Kanada’da büyük bir kar fırtınası yaşandı. Uçağın inişinden saatler önce, kar yağışı dururken kuvvetli rüzgarlar başladı. Saatte 32-48 km hızla esen rüzgar şiddetinin, hamle etkisiyle saatte 61 km’ye kadar çıktığı anlar kaydedildi.
Uçağın iniş anında çekilen videolar, hafta boyunca sosyal medyada yoğun şekilde paylaşıldı. Görüntülerden biri oldukça uzaktan bir güvenlik kamerası ile çekilirken, diğeri ise farklı bir uçağın pilotu tarafından kokpit içinden kayda alındı. Videolarda uçağın çok hızlı bir şekilde alçaldığı fark ediliyor. Uçağın sağ ana iniş takımı dikmesi üzerine indiği, sağ kanadını piste çarptığı ve alev alıp ters döndüğü görülüyor.
Tahliye anında kabin içinden çekilen başka bir video ise yaşanan durumun ne kadar korkunç olduğunu gözler önüne seriyor. Yolcuların uçaktan güvenli bir şekilde inmelerini sağlayan mürettebatın da büyük bir övgüyü hak ettiğini söylemek gerekiyor.
1’i ağır toplam 23 kişinin çeşitli şekillerde yaralandığı kaza sonucunda Toronto Pearson Havalimanı (YYZ) birkaç saat boyunca kapatıldı. Kokpit ekibi ve hava trafik kontrolörü arasındaki ses kayıtlarında, uçağın iniş izni aldığı ve herhangi bir acil durum bildirmediği duyuluyor. Daha sonra da iletişim kopuyor.
Kazanın nedenine ilişkin yorum yapan uzmanlar, pilotların sert iniş yapmasına odaklanırken; uçağın pist eşiğini geçerken oluşan windshear etkisinin de kazaya neden olabileceği yaygın şekilde öne sürülüyor. 30 gün içinde ön rapor açıklanması bekleniyor.
Kazanın ardından başlatılan soruşturma, uçağın takla atmasına ilişkin gerçekleri ortaya çıkaracak. İki kanadı ve dikey stabilizeri kopmuş, gövdesi tamamen sağlam ve ters pozisyonda yatan görüntüsüyle CRJ-900 havacılık tarihinin en unutulmaz fotoğraflarından birini verdi.
YOLCULAR NE KADAR TAZMİNAT ALACAK?
Havayolu yetkilileri, yolcuların uçakta kalan eşyalarının güvenliğini sağlamak, tanımlamak, ayırmak, temizlemek ve sahiplerine iade edilmesinin birkaç hafta sürebileceğini açıkladı.
Havayolu şirketlerinin, yolcu yaralanmaları, bagaj hasarları, kaybolan eşyalar gibi konular ile ilgili sorumlulukları, uluslararası bir anlaşma olan Montreal Sözleşmesi ile belirlenmiş durumda. Yaşanan kazanın ardından Delta Havayolları, uçaktaki 76 yolcunun her birine, 30.000 dolar tazminat ödemeyi teklif etti. Bu, yaklaşık 2,3 milyon dolarlık bir ödeme anlamına geliyor. 2009’da New York’taki Hudson Nehri’ne inen US Airways uçağının ardından havayolu, yolculara kaybettşkleri eşyaların yerine yenilerini almaları için 5.000 dolar ödeme yapmıştı.
Bağlayıcı özelliği bulunmayan bu teklifin, hiçbir yolcu tarafından kabul görmeyeceği, yolcuların Montreal Sözleşmesi üzerinden, çok daha büyük tazminat talepleriyle havayolunun kapısını çalacağı düşünülüyordu.
Çok geçmeden Cuma günü havayoluna karşı ilk iki dava açıldı. Teksaslı bir yolcu, yaşanan kazanın kendisini psikolojik olarak kötü hissettirdiği; başında, boynunda, sırtında, dizlerinde ve yüzünde yaralanmalara yol açtığı gerekçeleriyle dava açtı.
Minneapolisli bir kadın yolcu adına açılan farklı bir davada ise bedensel ve zihinsel yaralanma vurgusu dikkat çekti. Dava dosyasında ayrıca uçuş ekibinin iniş yaklaşımı için temel prosedürleri uygulamadığı iddiasına da yer verildi.
Yani Delta tarafından yolculara önerilen 30.000 Dolarlık tazminatın, ödenecek nihai tazminat tutarının sadece küçük bir kısmı olacağı öngörülüyor.
PİLOTLAR TECRÜBESİZ MİYDİ?
Endeavor havayolları, erkeksiz uçuş sloganıyla, kadınları öne çıkartan, eşitlik vurgulu bir politika izliyor ve bu sloganı reklamlarında kullanıyor. Kaza yaşanan uçuşta da kokpit ve kabin ekibinin tamamı kadınlardan oluşuyordu. Kazanın ardından havacılıkta çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık (DEI) politikalarının rolü etrafında yoğun bir tartışma başladı.
Pilotların uçağı yavaşlatmak ve daha yumuşak bir iniş yapmak için inişten hemen önce uçağın burnunun yukarı çekildiği “flare” manevrasının yapılmaması, havacılık uzmanları arasında pilotların iniş sırasındaki kararlarıyla ilgili soruları gündeme getirdi.
Tartışma kazanın teknik ayrıntılarından çok, pilotların kimlikleri üzerine yoğunlaştı. Endeavor Air’in, kadınları öne çıkartan politikalarını gösteren videoları şimdi tamamen kadınlardan oluşan “erkeksiz” uçuşlara yönelik eleştiriler yapanlar tarafından paylaşılıyor.
Bazı sosyal medya kullanıcıları kazaya karışan pilotların, yetersiz deneyimine rağmen, Delta’nın işgücünü çeşitlendirme çabalarının bir parçası olarak işe alınıp alınmadığını sorgulandı.
Yaşanan kazada uçağın kokpitinde bulunan kaptan ve yardımcı pilot hakkında sosyal medyada yanlış ve yanıltıcı iddialar yayıldığını açıklayan havayolu, kaptan pilotun Ekim 2007’de Mesaba Havayolları’nda işe başladığını açıkladı. Bu havayolu 2012’de Pinnacle Havayolları ile birleşerek Endeavor Air adını aldı.
Havayolu, pilotların eğitim süreçlerinde başarısız olduğu iddialarını da yalanladı. Eğitimde başarısız olan kişilerin Delta uçaklarının kokpitine oturamayacağına vurgu yapıldı. Kaptan pilotun aktif olarak uçarken, pilot eğitimlerinde ve uçuş emniyeti konularında idari görevleri olduğu belirtildi.
Yardımcı pilotun da Ocak 2024’ten bu yana Endeavor Air’de görev yaptığı, eğitimlerini Nisan ayında tamamladığı ve FAA’nin pilot gereksinimlerini eksiksiz karşıladığına vurgu yapıldı. Delta’nın açıklamasında, her iki mürettebat üyesinin de FAA lisansına sahip nitelikli pilotlar olduğunu bilgisi yer aldı.
Eylül 2008’de fabrikadan çıkan ve Mesaba Airlines filosuna katılan CRJ-900, iki havayolunun birleşmesinin ardından Ocak 2012’de Endeavor Air için uçmaya başladı. Endeavor Havayolları, Delta’nın ABD genelinde bölgesel operasyonlarda uzmanlaşmış, tamamen kendisine ait bir yan kuruluşu. Minneapolis-Saint Paul Havalimanı merkezli uçuşlar yapan şirket, Republic Airways ve Skywest Airlines ile birlikte Delta Connection markası altında uçuyor. Endeavor Havayolları filosunda 122 adet CRJ900 ve 18 adet CRJ700 uçağı bulunuyor.
HAVADA ÇARPIŞAN UÇAK VE HELİKOPTERLE İLGİLİ ÇARPICI İDDİA
29 Ocak 2025’te 60 yolcu ve 4 mürettebatı ile Washington Ronald Reagen Ulusal Havalimanı’na inmeye hazırlanan American Eagle havayollarına ait CRJ700 uçağı ile ABD ordusuna ait 3 subayı taşıyan Sikorsky Black Hawk helikopteri havada çarpıştı ve 67 kişi yaşamını yitirdi.
ABD Ulusal Ulaştırma Emniyeti Bürosu (NTSB) Başkanı Jennifer Homendy, kaza ile ilgili kritik bir iddia ortaya attı. Black Hawk helikopterini kontrol eden mürettebatın, çarpışma öncesi hava trafik kontrolörlerinden gelen önemli bir talimatı kaçırmış olabileceğini söyledi.
Homendy, çarpmadan 17 saniye önce helikopter pilotlarına, Bombardier CRJ700’ün arkasından geçmelerini söyleyen bir mesajın, her iki hava aracının Kokpit Ses Kaydedicisinde (CVR) duyulabildiğini açıkladı.
Ancak helikopterden gelen CVR verileri, “arkasından geç” ifadesinin yer aldığı bölümün pilotlar tarafından kaçırılmış olabileceğini gösterdi. Helikopter pilotlarının, yolcu uçağının farklı bir piste manevra yaptığını belirten mesajları da kısmen kaçırmış olabilecekleri düşünülüyor.
Homendy ayrıca Black Hawk’ın kaza anında bir ‘kontrol uçuşu’ gerçekleştirdiğini söyledi. Kontrol uçuşu, pilotların belirli uçuş görevlerini icra edebilmek için başarıyla tamamlaması gereken bir sınav olarak biliniyor. Black Hawk pilotu, çarpışmadan önce, hem yıllık kontrol hem de gece görüş gözlüğü kontrol uçuşunu bir arada gerçekleştiriyordu. Bu yüzden NTSB, mürettebatın gece görüş gözlüğünü takmış olduklarını düşünüyor. Eğer gözlükler takılmamış olsa, mürettebatın kendi arasında bunu tartışıyor olacağına inanılıyor. Ancak kara kutu kayıtlarında böyle bir konuşmayı doğrulayacak kanıt yok.
ABD Ordusu daha önce Black Hawk mürettebatını oldukça deneyimli olarak tanımlamıştı.
Homendy, Black Hawk helikopterinin irtifasıyla ilgili tutarsızlıklar hakkında da bir açıklama yaptı. Kazadan yaklaşık dört dakika önce Black Hawk pilotu 300 fitte uçtuklarını belirtirken eğitmen pilot 400 fitte olduklarını söylemişti.
NTSB’nin çelişkili verilerin nedenini belirlemeye çalıştığını söyleyen Homendy, “verilerin hatalı olma ihtimali üzerinde duruyoruz” şeklinde konuştu.
NTSB, çarpışma anında Black Hawk’ın radyo altimetresinde 278 ft değerinin okunduğundan emin olduklarını duyurdu. Bu yükseklik, o bölgede yapılan uçuşlar için üst sınır olan 200 ft değerinin üzerinde.
Homendy, “Bu değerin kokpitteki barometrik altimetrelerde okunup okunmadığından emin olmadıklarını söylerken; çelişkili veriler nedeniyle şu anda Black Hawk’ın irtifa bilgilerini açıklamadıklarını sözlerine ekledi.
Homendy, American Eagle uçağındaki radyo altimetrede kaydedilen son irtifa değerinin 313 ft olduğunu söyledi. Uçak, çarpışmadan bir saniye önce yaklaşık dokuz derece yukarı doğru tırmanma manevrası yapmıştı.
SUNEXPRESS 35’İNCİ YAŞINI KUTLADI
Türk Hava Yolları ve Lufthansa ortaklığı olan SunExpress Havayolları, 35. kuruluş yıldönümünü “Güneş ve Ötesine 35 Yıl” temalı özel bir konferansla kutladı. SunExpress CEO’su Max Kownatzki ve yardımcısı Tuncay Eminoğlu’nun ev sahipliğinde, Antalya’da gerçekleşen konferansa, Türkiye ve Avrupa’dan havacılık ve turizm sektör temsilcileri katıldı. Boarding Info da etkinliğin davetlilileri arasındaydı.
Konferansta, Türkiye turizminin yükselen rolü, havalimanı ve altyapıya yapılan yatırımların turizm sektörünün gelişimine sağladığı katkılar ve Türkiye’ye yönelik artan talep değerlendirildi.
Hikayenin 35 yıl önce, Frankfurt ve Antalya arasında gerçekleştirilen charter uçuşlarla başladığını söyleyen SunExpress CEO’su Max Kownatzki, bugün 150 milyondan fazla yolcunun hayatına dokunarak, ‘Avrupa’nın En İyi Tatil Hava Yolu’ unvanını gururla taşıyan bir havayolu olduklarına vurgu yaptı.
2024 yılında bugüne kadarki en geniş uçuş ağına ulaşarak, 15 milyona yakın yolcu taşıyan havayolu, bu yaz için koltuk kapasitesini, pandemi öncesine göre neredeyse iki katına çıkaracak. SunExpress, şimdiden yaz için aldığı ön rezervasyonlarda, 2024 yılına kıyasla, %27’lik artış yakalamış durumda.
2025 yılında filosundaki uçak sayısını 85’e çıkaracak olan havayolu, 2025 yazında 15 yeni dış hat noktası ile uçuş ağını daha da genişletmenin hazırlıklarını yapıyor.
SunExpress bu yaz Antalya’dan Glasgow, Liverpool, Amman ve Kişinev’e; İzmir’den Cork’a; Dalaman’dan Londra Stansted, Glasgow ve Newcastle’a; Balıkesir’den Stuttgart’a; Bursa’dan Düsseldorf ve Stuttgart’a; Ordu-Giresun’dan Düsseldorf’a; Erzurum’dan Düsseldorf’a; Kayseri’den Hannover ve Londra Stansted’e yeni uçuşlar başlatacak.
1989 yılında Almanya ile Türkiye arasındaki turizmi desteklemek amacıyla Türk Hava Yolları ve Lufthansa ortaklığında kurulan şirket, 1990’da Boeing 737-300 uçağı ile ilk uçuşunu Frankfurt’tan Antalya’ya gerçekleştirdi.
Kuruluşundan üç yıl sonra filosundaki uçak sayısını 5’e çıkaran havayolu, 1 milyonuncu yolcusunu ağırladı. 1995’te uçtuğu nokta sayısını 33’e yükselten SunExpress, 2000 yılında ilk Boeing 737-800’ün filoya katılışını kutladı.
2001’de düzenli uluslararası seferler başlatan ilk özel Türk hava yolu olan şirket, 2004’te 10 milyonuncu yolcusunu ağırladı.
2006’da İzmir üssünü açan havayolu, Türkiye’de yurt içi uçuşlarına başladı. 2010’da filosundaki uçak sayısını 25’e çıkardı ve bir yıl içinde toplam 2.4 milyon yolcu taşımayı başardı.
2014’te 50 uçaklık Boeing siparişine imza atan SunExpress, 2016’da filosundaki 31 adet Boeing 737-800 uçağının kanatlarını, daha fazla yakıt tasarrufu sağlayan ve çevreye duyarlı “Split Scimitar Winglet”lere çevirdi.
2018’de ilk kez sadakat programı hayata geçiren havayolu, 2019’da bir yılda taşıdığı yolcu sayısını 10 milyonun üzerine çıkardı. 2022’de Skytrax tarafından “Dünyanın En İyi Tatil Hava Yolu” seçilen şirket, 2023’te ise Boeing’e 90 uçaklık rekor bir sipariş verdi. Aynı yıl Skytrax tarafından “Avrupa’nın En İyi Tatil Hava Yolu” seçildi.
2024’te ise filosundaki uçak sayısını 77 uçağa yükselten havayolu, yaklaşık 15 milyon yolcu taşıdı. Şirket tarihinin en büyük uçuş ağı genişlemesi kaydedilirken, Skytrax tarafından bir kez daha “Avrupa’nın En İyi Tatil Hava Yolu” ödülüne layık görüldü.
SunExpress bugün, Antalya ve Frankfurt’ta genel merkezleri, İzmir ve Ankara’da üsleri bulunan, filosundaki 85 uçağıyla 35 ülkede, 92 farklı destinasyona uçan bir havayolu durumunda. 2035 yılı için hedef, filodaki uçak sayısını 166’ya yükseltmek.
AIRBUS A321XLR İÇİN YENİ MOTOR SEÇENEĞİ!
Avrupalı imalatçı Airbus’ın en yeni dar gövdeli uçağı olan A321XLR, yapılan kapsamlı testlerin ardından, Pratt & Whitney GTF motorlarından güç alan versiyonu için de Avrupa Birliği Havacılık Emniyeti Ajansı EASA’dan tip sertifikasını aldı. Böylece Pratt & Whitney motorları taşıyan A321XLR uçaklarının, hizmete girmesinin yolu açılıdı.
CFM LEAP-1A motorlarından güç alan Airbus A321XLR, Temmuz 2024’te EASA tip sertifikasını almıştı. Bu motor versiyonu ile ilk A321XLR teslimatları İspanyol Iberia ve İrlandalı Aer Lingus havayollarına yapıldı. ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), Airbus A321XLR’yi 2 Ekim 2024’te CFM International LEAP-1A motorlarıyla sertifikalandırmıştı.
Airbus Ticari Uçak CEO’su Christian Scherer, GTF destekli A321XLR uçaklarının da hizmete girmesiyle, çok daha fazla operatörün, oyunun kurallarını değiştiren bu uçağı kullanmaya başlayacağını söyledi.
Pratt & Whitney’in sahibi olan RTX, sertifikasyon sürecini desteklemek için, PW1100G-JM motorunun tip sertifikalarında A321XLR’yi de içerecek güncellemeler yaptı.
Pratt & Whitney Ticari Motorlar Başkanı Rick Deurloo, GTF destekli Airbus A321XLR’nin işletme maliyetlerini azaltırken, yeni rota seçeneklerine olanak tanıyarak, daha uzun menzil ve daha yüksek yük kapasitesi sağlayacağını söyledi.
Macaristan merkezli Wizz Air, 2016 yılında CFM LEAP motorları yerine Pratt & Whitney motorlarını seçti ve 47 adet Airbus A321XLR teslimatı bekliyor.
Avustralyalı Qantas’ın ilk A321XLR uçağı, kısa süre önce Hamburg’daki Finkenwerder tesisinde son montaj hattına girdi.
A321neo’nun uzun mesafeli bir versiyonu olan Airbus A321XLR, 8700 km menzile ulaşabiliyor. New York ve Roma, Londra ve Vancouver ve Sidney ve Kuala Lumpur gibi şehirleri birbirine bağlayabilen uçağı Airbus, geniş gövdeli rotalarda tek koridorlu ekonomi olarak tanımlıyor. Yolculara daha büyük bir uçakla uçmaya kıyasla %45 daha düşük seyahat maliyeti sunuyor.
İlk uçuşunu Haziran 2022’de yapan A321XLR için, şu ana kadar American Airlines, United Airlines, Qantas, IndiGo ve Icelandair dahil olmak üzere dünyanın pek çok farklı bölgesinden 500’den fazla sipariş alındı.
UÇAK YIKAYAN ROBOTLAR
Uzmanlar, otomatik yıkama robotlarının benimsenmesiyle, havayollarının uçaklarına temizlik için ayırdığı süreleri %80’e kadar azaltabileceğini söylüyor.
Robotik sistemler, Airbus A330 ve Boeing 777 gibi geniş gövdeli uçaklar için temizlik süresini altı saatten iki saate düşürebilir. Boeing 737 ve Airbus A320 gibi dar gövdeli uçaklar için yerde kalma süresi ise üç saatten bir saate düşürülebiliyor.
Otomatik sistemlerin su tüketimini de önemli ölçüde azalttığı belirtiliyor. Geleneksel yöntemlerle karşılaştırıldığında %30’dan fazla su tasarrufu sağlayan bu sistemler sayesinde, tek bir temizlik seansında tüketilen 11.300 litre suyun 1.800 litreye düşürülebildiği belirtiliyor.
Robotik temizleyiciler, manuel yıkama prosedürleri sırasında yer personelinin yüksekte çalışma ihtiyacını ortadan kaldırarak iş güvenliğini iyileştirmesiyle de öne çıkıyor.
Uçakların dış yüzeylerinin temiz olması, boya ömrünü uzatırken ve korozyon riskini azaltıyor; yakıt tüketimini ve işletme maliyetlerini düşürüyor. Sistemler ayrıca temizlik için kullanılan kimyasalların miktarını da optimize ederek çevresel etkiyi azaltıyor.
Havayolları için otomatik sistemlere yapılacak ilk yatırım miktarı büyük görünse de uzun vadeli finansal ve çevresel faydalarının bu yatırımı yapmaya değeceği düşünülüyor.