Havacılık Bülteni-72

QANTAS LONDRA’DAN-SIDNEY’E UÇTU!

Avustralya’nın milli havayolu Qantas, Sunrise Projesi kapsamında yaptığı ikinci deneysel araştırma uçuşunda, Londra’dan Sidney’e non-stop bir uçuşu başarıyla tamamlayarak; modern uçakların yeteneklerinin sınırlarını zorlayan bir başarıya daha imza attı. Bu deney uçuşunda yer alan yolcular, havacılık endüstrisinde bir rekorun kırılmasına şahit olurken; uçuş boyunca çok nadir görülen bir detay olarak iki kez güneşin doğuşuna tanık oldu.

QF7879 sefer sayılı uçuş, 17.800 kilometre menziliyle ve 19 saat ve 19 dakika uçuş süresi ile ticari bir havayolu tarafından gerçekleştirilen dünyanın en uzun yolcu uçuşu rekorlarını kırdı.

Bu başarı, dünyanın öbür ucu olarak adlandırılan Sidney’i, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki destinasyonlarla doğrudan birbirine bağlayacak olan ultra uzun mesafeli uçuşların hayata geçirilmesi için önemli bir dönüm noktası.

Araştırma uçuşundaki 50 yolcu, Perşembe günü Londra Heathrow Havalimanı’nda, şafak vakti yağmurlu bir havada başlayan yolculuklarını; Avustralya’nın doğu sahilinde, cuma günü öğleden sonra aydınlık ve sıcak bir günde tamamladı. Eğer aynı rotada aktarmalı bir şekilde seyahat etseler; yolculukları en az 3 saat daha fazla uzayacaktı.

Bu uçuşlar henüz tarifeli şekilde başlamadı. Yani yolcular bilet ücretini ödeyerek bu seferde yer alamıyor. Qantas, 2022 veya 2023’e kadar tarifeli uçuşların başlamasını planlıyor. Ancak uçuşlar resmi olarak başlamadan önce Avustralyalı havayolunun, havacılık otoritelerini, pilotların, kabin ekibinin ve yolcuların havada 22 saate kadar rahatlıkla başa çıkabildiklerine ikna etmesi gerekiyor.

Qantas, uzun süredir New York-Sidney uçuşlarının da dahil olduğu “Sunrise Projesi”ni hayata geçirme planları yapıyor. Havayolunun patronu Alan Joyce, bu projeyi ticari uçuşların “son sınırı” olarak nitelendiriyor.

Londra’dan Sidney’e yapılan QF7879 sefer sayılı uçuş, Avustralya Sivil Havacılık Güvenliği Otoritesi’ne sunmak için veri toplamak üzere havayolu tarafından gerçekleştirilen üç araştırma uçuşundan biriydi. Pilotlar, bu uçuşlarda beyin dalgası monitörleri kullanıyorlar ve uçuş öncesi, sırası ve sonrasında idrar örnekleri veriyor. Uyku döngülerini de kontrol eden bir hormon olan melatonin seviyeleri bu sayede test ediliyor.

Uçuşta yer alan, başta Qantas çalışanları ve havayolunun sık uçan yolcuları arasından seçilen diğer yolcuların da, uçuş sırasında uyku düzeni, fiziksel aktiviteleri ve hatta eğlence sistemi kullanımlarını ölçümleyebilmek için biyometrik monitörler kullanıldı. Uçuşu gerçekleştiren Boeing 787-9 Dreamliner’da çok az sayıda gazeteci de yer aldı. Böylece Qantas, bu test uçuşlarını bir PR faaliyeti olarak da değerlendirmiş oldu.

Uçağın Sidney’e inişi, Qantas’ın 99. yıl dönümü kutlamalarına denk geldi ve yüzlerce çalışan, özel olarak organize edilen bir kutlamada uçağı selamladı. Böylece uçuşun başarıyla tamamlanmasıyla birlikte; yaklaşık 12 boyunca sürecek olan, havayolunun 100’üncü yıl kutlamaları da resmi olarak başlamış oldu. Rekor uçuşu icra eden, kısa süre önce fabrikadan çıkan Longreach isimli Boeing 787-9’a da 100’üncü yıla özel bir boyama yapıldı.

CEO Joyce, yılın sonuna doğru yapılacak olan son test uçuşunun ardından Sunrise Projesi’nin devam edip etmeyeceğine karar verileceğini açıkladı. Bu durumun, havacılık regülatörlerine de bağlı olduğunu ve uçuşları ekonomik açıdan uygulanabilir kılmak için doğru uçağa sahip olmak istediklerini söyledi. Şu anda en uygun adaylar Boeing 777-9 ve Airbus A350-1000 olarak görülüyor. Ayrıca, uçuşların başlaması, müşterilerin bu non-stop seyahatlere ve etkilerine katlanmaya istekli olup olmadıklarına da bağlı olarak değişecek.

Yolcuların tümü, uçağın ön kısımda konforlu business class koltuklara otursa da, çantalarını ekonomi bölümündeki baş üstü dolaplara koymaları istendi. Bu, uçağın dengelenmesi için önemliydi. Uçakların burun kısmının daha ağır oluşu, uçak üzerindeki sürtünmenin artması ve daha fazla yakıt tüketimine neden oluyor.

Dreamliner’in yakıt tankları tamamen doldurulmadı. Kapasitesinden daha az yolcu taşıdığı ve uçuş sırasında elverişli rüzgar akımlarından faydalanacak şeklinde rota planlaması yapıldığı için, daha az yakıt yüklemesi yapıldı. İnişte en az 90 dakika daha uçulabilecek yakıt kalması hesaplandı.

Heathrow’un 27 Sol pistinde sabah saat 6: 09’da kalkış yapan uçak; Kuzey Avrupa üzerinden neredeyse doğuya doğru giden bir rota izledi. Yolcular ilk gün doğumunu, Berlin üzerinde saat 6.45’te yaşadı.

Uçuşta yolcular, Sidney Üniversitesi’nden Profesör Corinne Caillaud tarafından bir dizi egzersiz yaptırıldı.

Uçuşta yemek servileri, Sidney saatine göre yapıldı. Kalkıştan iki saat sonra; Londra’da kahvaltı zamanı, olsa da Sydney zamanına göre akşam yemeği saati olduğu için yolculara, karbonhidrat yüklü, baharatsız bir akşam yemeği sunuldu.

Polonya ve Belarus üzerinde seyrederken; dışarıda güneş parlıyor olsa da güneşlikler kapatıldı ve kabin ışıkları Sydney gecesinin başlangıcını taklit etmek için kısıldı.

Kazakistan’ın başkenti Astana üzerinde, yolcuların çoğu uyurken, (Londra saatiyle 11: 45’te) güneşin batışına şahit olundu.

Gece boyunca, rota doğuya doğru devam etti ve güneye doğru dönüp Çin’e girildi. Dreamliner, Hong Kong üzerinden okyanusa açılmadan önce Çin hava sahasında yaklaşık beş saat geçirdi.

Yakıtı optimize etmek için tasarlanan rota, Qantas için sıra dışı. Qantas, 1989’da Londra’dan Sidney’e direk uçmuştu. O zamanlar Boeing 747 ile gerçekleşen uçuşta ağırlık azaltabilmek için, sadece 23 kişilik bir kabin konfigürasyonu denenmiş ve yakıt depoları ağzına kadar doldurulmuştu.

1989’daki tarihi uçuşu gerçekleştiren VH-OJA tescilli Boeing 747-400, şu anda Sidney’in güneyinde bir havacılık müzesinde sergileniyor.

O zamanlar seyir daha güneyden gerçekleşiyordu. Çünkü Qantas, daha ekonomik rotaya geçmek için gereken hava sahası izinlerine sahip değildi. Çin, Kazakistan ve Rusya dahil olmak üzere çeşitli hükümetlerden bu uçuş için özel uçuş izni talep edildi.

Uçuşta görev yapan kabin ekibi ve dört pilot dönüşümlü olarak dinlenmeye çekildi.

Uçuşun 13’üncü saatinde ışıklar açıldı. Yolcular için uyanma vakti. Çünkü Sidney’de sabah oluyordu. Yolculara ikinci öğünleri yani kahvaltı servis edildi. Sahanda yumurta ve somon füme, müsli ve taze meyve menüyü oluşturdu.

Uçuşun 15’inci saatinde Endonezya şehri Ambon üzerinde uçarken güneş yeniden doğdu yolcuları ikinci kez selamladı. Uçaktaki yolcular Perşembe günü Avrupa’ya doğan güneşten sonra Cuma günü Filipinlere doğan güneşe şahit oldu.

Uçuşun 16’ncı saatinde, uçak Avustralya ana karasına, kuzeydeki tropik Darwin şehri yakınından giriş yaptı. Ancak Sidney’e hala üç saatten fazla uçuş süresi vardı.

Uçuşun 19’uncu saatinde Dreamliner Sidney için alçalmaya başladı.

Kalkıştan 19 saat 19 dakika sonra, saatler Londra’da gece 1’i; Sidney’de öğlen 12’yi yarılarken uçak Sidney’e teker koydu.

İnişin ardından kalan yakıt yaklaşık 6300 kg idi ve bu da uçağı yaklaşık 1 saat 45 dakika daha havada tutabilirdi.

Londradan kalkışın ardından Dreamliner, İngiltere, Hollanda, Almanya, Polonya, Belarus, Rusya, Kazakistan, Çin, Filipinler ve Endonezya olmak üzere toplam 11 ülkeyi geçti.

UÇUŞ KONFORU SPORCULARIN BAŞARISINI NASIL ETKİLİYOR?

Yapılan araştırmalar, bazı sporcuların veya takımların başarılarının arkasında seyahat şekillerinin yer aldığı, seyahatlerin sporcu performanslarını büyük etkisi olduğu ortaya çıktı.

Bazı spor takımlarının bir sezonda 370.000 km’nin üzerinde uçması gerekiyor ve bu seyahatler sırasındaki konfora bağlı olarak, evlerine bir şampiyonlukla dönme şanslarını yüzde 60 oranında artırabilmek mümkün. Seyahat konforunu artırmak, sporcular üzerinde zaman ve enerji tasarrufu gibi olumlu sonuçlara yol açarken, sporcuların oyuna zihinsel olarak daha hazırlıklı olmalarına yardımcı oluyor.

NBA oyuncuları üzerinde yapılan bir çalışma, takımın maçtan önce üç farklı zaman dilimini geçmesi gerektiği seyahatlerin ardından; performans düşüklüğü yaşamasının daha muhtemel olduğunu gösterdi. Bu sorunu çözmek için NBA takımlarının çoğu, oyuncuların konforunu artırabilmek adına, charter uçuşlara izin veren havayolları ile özel anlaşmalar yaptı.

Charter uçuşların, spor takımları için çok uygun olmasının nedeni, sporcuların seyahatlerde sorun yaşamadan, sıra beklemiyor olması. Sporcular rötar gibi konularda da endişelenmek zorunda kalmıyor. Charter uçuş tarifeleri takım veya sporcuların isteklerini tam olarak karşılıyor. Fazla mesai yani programların aksaması, sporda olağan bir durum ve bu tip durumlarda havayollarının tarifeli seferlerini geciktirme esnekliğine sahip olmak mümkün olmuyor.

Charter uçuşlar ile uçmak aynı zamanda sporcuların maçlara daha iyi hazırlanmasına ve zamanlarını verimli bir şekilde kullanmalarına yardımcı oluyor. Her ne kadar uçuşların, istirahat etmek, film izlemek ya da zaman öldürmek için kullanıldığını düşünsek de, çeşitli spor takımları, rakiplerinin maçlarını incelemek; onların güçlü ve zayıf yönlerini analiz etmek için uçuştaki zamanı kullanıyor.

Çalışmayı doğrulayan bir başka örnek EuroLeague’den. Litvanya’nın güçlü ekiplerinden Zalgiris Kaunas, yoğun maç trafiğinde, Avrupa’nın farklı yerlerinde maçlar için tıpkı rakipleri gibi çok fazla zaman ve enerji harcıyordu. Takımın performansını arttırmak için, seyahat şeklinin değiştirilmesine karar verildi ve sonuçlar şok edici oldu. Zalgiris, 2017-2018 EuroLeague sezonunda, tam 18 maç kazandı; 2015-2016 sezonunda ise sadece 7 maç kazanmıştı. Bu keskin değişim, Zalgiris’in KlasJet ile özel bir anlaşma imzalaması ve Boeing 737’nin Business class sınıfında uçulmaya başlanılmasının ardından geldi. Bu süreç, Zalgiris’in Avrupa basketboluna hakim olduğu 1999 sezonundan bu yana Litvanyalı ekibin en iyi performansıydı.

Konfor, dinlenmek için ekstra zaman, havaalanında sıra beklememek ve stressiz bir yolculuk… Bunların hepsi sporcuların performansında ciddi bir fark yaratıyor. Özel bir uçakla seyahat etmek, sadece pratik olduğu için değil aynı zamanda sporcuların ve takımların kariyeri için de faydalı olması nedeniyle akıllı bir yatırım olabilir.

THY’NİN A330’UNUN İRAN’DAKİ ESARETİ BİTTİ!

19 Ağustos 2019 günü Türk Hava Yolları’nın İstanbul-Tahran uçuşunu yapan TC-JIP kuyruk tescilli A330-200, İstanbul’a dönüş uçuşunu gerçekleştirmek üzere kalkıştan çok kısa süre sonra meydana gelen motor arızası nedeniyle Tahran İmam Humeyni Havalimanı’na geri dönüp acil iniş yaptı. Olayın ardından yapılan ilk kontrollerde motorda teknik bir arıza yaşandığı ortaya çıktı. Yolcular İstanbul’dan gelen başka bir uçakla getirilirken, THY için korkunç bir süreç başladı.

ABD’nin İran’a uyguladığı ambargo nedeniyle uçağın üreticisi Airbus’tan gereken teknik destek alınamazken, THY 10 kişilik bir teknik heyeti Tahran’a gönderdi. Ancak tüm çabalar yetersiz kaldı. Uçağın motor değişimi sonrasında yeniden havalanarak operasyonlara verilebileceği anlaşıldı.

Ambargo kapsamında Yüzde 10 ve üzerindeki oranda Amerika Birleşik Devletleri menşeli ürünlerin, İran’a ihracatı için özel izin alınması gerekiyor. Bu sebeple THY yedek motoru İran’a gönderemiyor. THY yönetimi sorunun çözülmesi için büyük çaba gösterirken ABD yetkili makamlarından uçağa güç veren Pratt & Whitney motorların İran’a ulaştırılması konusunda özel izinlerin gelmesi beklendi. 2 ay 25 gün süren esaret, hafta içinde bitti. 13 Kasım’da A330, TK6885 sefer sayılı uçuş ile havalandı ve Trabzon’a geldi. Uçak Trabzon’da yaptığı yakıt ikmalinin ardından İstanbul’a ulaştı.Uçağın yaklaşık 3 ay yerde beklemesinin şirkete milyon doların üzerinde bir zarar faturası çıkardığı düşünülüyor.

İSTANBUL HAVALİMANI’NA TAŞINMA OPERASYONU BELGESEL OLDU!

İstanbul Havalimanı’nın “Büyük Göç” olarak adlandırılan taşınma süreci belgesele konu oldu. Mini belgesel, hafta içinde sosyal medya platformları üzerinden yayınlandı. Atatürk Havalimanı’ndan İstanbul Havalimanı’na taşınma sürecini konu alan film, aynı zamanda Türkiye’nin lojistik sektöründeki başarısına da ışık tutuyor.

Dünya sivil havacılık tarihinin en iddialı taşınma operasyonlarından biri olarak tarihe geçen, başlangıçta 45 saat olarak planlanan ancak 33 saatte tamamlanan operasyona dair tüm detaylar, taşınmada görev alan binlerce kişinin emeği ve azmi belgeselde işleniyor.

86 yıllık görevini başarıyla tamamlayan Atatürk Havalimanı’ndan İstanbul Havalimanı’na taşınma sürecinin aktarıldığı Büyük Göç Belgeseli’nde, yüzlerce uçak ve aracın, tonlarca malzemenin taşınması sürecinde zamana karşı önemli bir yarış ortaya konuyor. Belgesel sayesinde mühendislerden işçilere taşınmada emek veren herkesin katkıları tarih sayfalarındaki yerini alıyor ve ölümsüzleşmiş oluyor.

BELUGA XL EASA SERTİFİKASI ALDI

Airbus’ın toplamda 11 destinasyondaki üretim tesisleri ile Hamburg ve Toulouse’deki son montaj hatları arasında, uçak parçalarını taşıyan Beluga XL, Avrupa Havacılık Emniyet Ajansı’dan (EASA) tip sertifikasını aldı. Bu gelişme, Maksimum taşıma kapasitesi 51 ton olan yani aynı anda yaklaşık yedi yetişkin fil taşıyabilen dev kargo uçağının, planlandığı gibi 2020’de hizmete girebilmesi açısından oldukça önemli.

üretim programına Kasım 2014’te başlanan, İlk uçuşunu 19 Temmuz 2018’de yapan BelugaXL, selefi olan Beluga ST modeline göre yüzde 30 ekstra taşıma kapasitesine sahip. Eski modele göre yedi metre daha uzun ve bir metre daha geniş olan BelugaXL; aynı anda iki adet A350 XWB uçağının kanadını taşıyabiliyor. Mevcut Beluga’lar yalnızca bir adet A350 kanadı taşıyabiliyordu.

Maksimum 51 ton yük ile BelugaXL 4.000 km menzile sahip. Uçağın maksimum kalkış ağırlığı 227 ton; kanat açıklığı ise 60,3 metre.

BelugaXL, EASA tip sertifikasını alabilmek için, 200’den fazla uçuş testini ve 700 uçuş saatini izleyen yoğun bir uçuş test programından başarıyla geçti. 2019 ve 2023 arasında altı adet üretilecek olan Beluga XL uçakları; mevcut 5 adet BelugaST filosundaki uçakların yerini alacak.

Kasım 2014’te ilk kez duyurulan BelugaXL, A330-200 kargo uçağı üzerinden geliştirildi. BelugaXL, Rolls Royce Trent 700 motorlarından güç alacak. Uçakta ayrıca, alçaltılmış kokpit, kargo bölmesi yapısı ve uçağın arka kısmı ile kuyruğu yeni partnerlerle yapılan ortak çalışmalarla geliştirilerek; uçağa kendine özgü bir görünüm kazandırıldı.

Airbus, Beluga XL’in boyaması için çalışanları arasında bir oylama yapmış ve personelin yüzde 40’ından fazlası gülümseyen surat tasarımına oy vermişti.

Muhammed YILMAZ

adbanner