Havacılıkta Yolcu Haklarının Korunması Kimin Sorumluluğunda?

Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA), yolcuların karşılaştığı rötar ve uçuş iptali gibi problemlerde, sorumluluğun tüm paydaşlar tarafından paylaşılacağı,  yolcu haklarını koruyan yeni düzenlemeler yapılması gerektiği konusunda çağrıda bulundu. Yolcuların çoğunun, gecikme ve iptal durumlarında, havayollarının kendisine adil davranacağına inandığını gösteren anket verilerini de paylaştı.

Gecikme ya da uçuş iptali söz konusu olduğunda ve yolcu hakları düzenlemelerine başvurulması gerektiği durumlarda, zincirin hangi parçasının kırıldığına bakılmaksızın, gerekli özeni göstermek ve yolcuya tazminat ödemek gibi yükümlülükler, havayolu şirketine düşüyor. Bu nedenle IATA, uçuşta yaşanan sorunlara ilişkin olarak, sorumluluğun hava taşımacılığı sistemi genelinde daha adil bir şekilde paylaştırılması konusunda, hükümetleri adım atmaya çağırdı.

IATA Genel Müdürü Willie Walsh, “Yolcu hakları düzenlemelerinin amacı, kesinlikle daha iyi hizmet sunmak olmalıdır. Bu nedenle, hava trafik kontrol hataları, havayolu dışındaki çalışanların grevleri ve verimsiz altyapı da dahil olmak üzere, çok çeşitli nedenlerle yaşanan gecikme ve iptaller için, tazminatın her zaman havayolları tarafından ödenmesi pek mantıklı değil. Yolcu hakları düzenlemelerini yürürlüğe koyan ya da güçlendiren hükümetlerin sayısı arttıkça, bu durum havayolu şirketleri için sürdürülebilir olmaktan çıkıyor. Havacılık sisteminin tüm parçalarını, müşteri hizmetlerini en üst düzeye çıkarmaya teşvik etmediği için de yolculara çok az faydası var. Acilen, değer zincirindeki tüm aktörlerin, zamanında performans için aynı teşviklerle karşı karşıya olduğu bir ‘paylaşılan hesap verebilirlik’ modeline geçmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.

Havayolu endüstrisinin ekonomik olarak serbestleştirilmesi, tüketiciler için seçenekleri artırmak, bilet fiyatlarını düşürmek, uçuş ağlarını genişletmek ve sektöre yeni aktörlerin girişlerini teşvik etmek gibi büyük faydalar sağladı. Ancak ortaya çıkan yeniden düzenleme eğilimi bu ilerlemelerin bazılarını geri alma tehdidi oluşturuyor. Yolcu haklarının korunması konusunda yüzden fazla ülke, kendine özgü düzenlemeler geliştirmiş durumda. Çok sayıda ülke de bu gruba katılmak ya da mevcut düzenlemeleri sertleştirmek için çalışmalarını sürdürüyor.

EU 261’in gözden geçirilmesi gerekiyor

Yapılan çalışmalar, Avrupa Birliği’nin yolcu hakları yönetmeliği olan EU 261′in, yürürlüğe girmesinden bu yana, havayolları için maliyeti artmaya devam etse bile, gecikmelerin de arttığını gösteriyor. Avrupa Adalet Divanı tarafından incelenen 70’ten fazla vakanın her biri, uygulamadaki yönetmeliğin, başlangıçta öngörülenden daha ileri götürülmesi gerektiğini ortaya çıkardı. Avrupa Komisyonu’nun, Konsey ve Parlamento ile birlikte, EU261’in Revizyonu planı için harekete geçmek zorunda olduğu düşünülüyor. Bu revizyon hazırlanırken üzerinde durulması gereken konuların, ödenecek tazminatın orantılılığı; havalimanları ya da hava seyrüsefer hizmet sağlayıcıları gibi kilit paydaşlara yönelik özel sorumlulukların eksikliği olduğu belirtiliyor.

Kanada, ABD ve Avustralya’nın yanı sıra, Latin Amerika ve Orta Doğu’daki bazı ülkeler de dahil olmak üzere diğer pek çok ülkenin, EU261’in hiçbir zaman operasyonel aksaklıkları ele almayı amaçlamadığı ve bu nedenle yaptırımların havacılık zincirindeki tüm aktörlere eşit şekilde uygulanmadığını kabul etmesinin ve bunun yönetmeliğin, küresel bir şablon haline gelmesi tehlikesi düşünüldüğünde, EU 261 için yapılması gereken revizyonların tartışılmaz bir gerçek olduğu düşünülüyor.

EU261, hesap verebilirliğin sistem genelinde daha eşit bir şekilde dağıtılması konusunu ele almayı reddederek, iyileştirme yönünde hiçbir teşviki olmayan bazı aktörlerin hizmet kusurlarını pekiştiriyor. Bunun en klasik örneği, Avrupa genelinde gecikmeleri ve hava sahası verimsizliğini önemli ölçüde azaltacak olan Tek Avrupa Hava Sahası (Single European Sky) projesi için, 20 yılı aşkın süredir ilerleme kaydedilmemesi olarak gösteriliyor.

Birleşik Krallık için bir fırsat

EU 261’in reformu tartışılırken, Birleşik Krallık, önerilen bazı revizyonları, yolcu hakları için Birleşik Krallık’ın Brexit sonrası modeline dahil etme fırsatına sahip. ‘UK 261’in uygun bir şekilde reforme edilmesi, mevcut Brexit yanlısı hükümetin göz ardı etmemesi gereken gerçek bir “Brexit temettüsü” için yaldızlı bir fırsat sunuyor.

Kanada iyi düzenleme konusundaki itibarını kaybediyor

Yolcu hakları konusunda Kanada’daki durum özellikle hayal kırıklığı yaratıyor. Çünkü bugüne kadar iyi dengelenmiş bir düzenleyici rejimden faydalanmıştır. Emniyetin önceliğinin açıkça tanınması, yani emniyetle ilgili sorunların tazminata tabi olmaması buna bir örnektir. Ne yazık ki Kanadalı politika yapıcılar bu önemli istisnayı kaldırmaya meyilli görünmektedir. Kanada ayrıca gecikme ya da iptal durumlarında havayolu şirketlerine “suçsuzluğu kanıtlanana kadar suçlu” yaklaşımını benimsediğini açıkladı. Bu hamleler Kanada’daki parti içi politikalardan kaynaklanıyor gibi görünüyor. Dahası, Sınır Hizmetleri (CBSA) veya Ulaştırma Güvenliği (CATSA) gibi devlet tarafından işletilen kurumları performanslarından sorumlu tutmak söz konusu olduğunda hükümetin düzenleyici gayreti buharlaşıyor gibi görünüyor.

Potansiyel parlak noktalardan biri, Kanada Ulusal Havayolları Konseyi’nin, artan şeffaflık, veri raporlama ve hizmet kalitesi standartları da dahil olmak üzere, havacılık değer zinciri boyunca paylaşılan sorumluluklar için bir model ortaya koymasıdır.

ABD – sorun arayışında bir çözüm

ABD Ulaştırma Bakanlığı, geciken veya iptal edilen uçuşlar için tazminat ödenmesini zorunlu hale getirmeyi teklif ederken, kendi İptal ve Gecikme Skor Tablosu, ABD’nin en büyük 10 havayolu şirketinin uzun süreli gecikmelerde, müşterilere yemek veya nakit kuponları sunduğunu ve dokuzunun da bir gecelik iptalden etkilenen yolcular için ücretsiz otel konaklaması sunduğunu gösteriyor. Piyasa, havayolu şirketlerine rekabet etme, yenilik yapma ve hizmet sunumları açısından kendilerini farklılaştırma özgürlüğü tanırken aynı zamanda bunu gerçekleştiriyor.

Bir politikacı için yeni bir yolcu hakları yasası düzenlemek kolaydır. Bu onları bir şeyler başarmış gibi gösterir. Ancak her yeni gereksiz düzenleme, hava taşımacılığının maliyet verimliliği ve rekabetçiliği üzerinde bir çıpadır. Duruma bakmak ve ‘daha azın daha çok’ olduğunu anlamak için cesur bir düzenleyici gerekir. Bu sektörün tarihi, daha az ekonomik düzenlemenin yolcular için daha fazla seçenek ve fayda sağladığını kanıtlamaktadır.

Yolcu Hakları Konusunda Yolcular Ne Düşünüyor?

Yolcular bir sorun olduğu konusunda hemfikir değil. Birkaç nadir örnek dışında, yolcuların bu alanda daha güçlü bir düzenleme için arayışta olduğuna dair çok az veri bulunuyor. IATA tarafından 11 farklı pazarda 4.700 yolcuyla yapılan bir anket ile yolculara gecikme ve iptal durumlarında kendilerine nasıl davranıldığı soruldu. Buna göre:

  • Ankete katılan yolcuların %96’sı, genel uçuş deneyimlerinden ‘çok’ veya ‘biraz’ memnun olduklarını söylüyor
  • 73’ü operasyonel aksaklıklar durumunda kendilerine adil davranılacağından emin
  • 72’si genel olarak havayolu şirketlerinin rötar ve iptallerle başa çıkma konusunda iyi iş çıkardığını düşünüyor.
  • 91’i ‘Gecikme veya iptale dahil olan tüm taraflar (havayolları, havalimanları, hava trafik kontrolü) etkilenen yolculara yardım etmede rol oynamalıdır’ ifadesine katıldığını söylüyor.
adbanner