Midyeler, havacılık tarihinin en büyük gizemlerinden birinin çözülmesinin anahtarı olabilir mi? Yapılan güncel çalışmalar, kayıp Malezya uçağına ait enkazın, daha önce düşünülen noktadan “çok daha güneye” sürüklenmiş olabileceğini öne sürüyor.
Bir grup bilim insanı, 8 Mart 2014’te, MH370 sefer sayılı Kuala Lumpur-Pekin seferi sırasında ortadan kaybolan, Malezya Havayolları’na ait Boeing 777-200’ün sürüklendiği güzergahı yeniden oluşturarak, enkazın yerinin tespit edilmesini sağlayabilecek yeni bir teknik geliştirdi.
AGU Advances Dergisi’nde detayları yayımlanan yöntem, uçağın kanadı üzerindeki hareketli kontrol yüzeyi flaperondan ilham alınarak tasarlandı. Flaperon, Temmuz 2015’te Lepas anatifera cinsi kaya midyeleri ile kaplı şekilde, Hint Okyanusu’nda Fransız kontrolündeki Reunion Adası’nda karaya vurdu.
ABD’nin Tampa şehrindeki Güney Florida Üniversitesi’nde evrimsel biyoloji alanında çalışan bilim insanı Gregory Herbert, “Karaya vuran flaperonun midyelerle kaplı olduğunu görür görmez, hemen arama kurtarma ekibine e-posta ile ulaşmaya çalıştım. Çünkü midye kabuklarının jeokimyasal özelliklerinin, enkazın yeri hakkında ipuçları sağlayabileceğini biliyordum” diyor.
Herbert, yaptığı açıklamada ‘Midyeler kabuklarını her gün büyüterek, ağaç halkalarına benzer katmanlar oluşturur. Her katmanın kimyası, oluştuğu anda, çevredeki suyun sıcaklığına göre belirlenir.’ ifadelerini kullandı.
Herbert daha önce bu yöntemi dev at kabuklularının yaşlarını ve yok olma riskini belirlemek ile Jamestown kolonisinin ortadan kaybolmasına neden olan çevresel koşulları araştırmak için kullanmıştı.
Araştırmacı ekip, Lepas midyelerini laboratuvarda haftalar boyunca farklı sabit sıcaklıklarda yetiştirdi ve bu süreçte büyüyen yeni kabuk katmanlarını kimyasal olarak analiz etti. Midyenin her bir milimetre altı kalınlıktaki kabuk katmanını büyütürken hangi okyanus sıcaklığında yaşadığını gösteriyordu. Böylece, kabuk kimyasının, net bir şekilde uçağın enkazına ait lokasyonu tahmin etmek için kullanılabileceği sonucuna ulaşıldı.
Deneyin ardından bilim insanları bu başarılı yöntemi, Malezya uçağının karaya vuran parçasından alınan küçük midyelere uyguladı. İrlanda’daki Galway Üniversitesi’ndeki uzmanların yardımıyla, midyelerin su sıcaklığı kayıtları, oşinografik modellemeyle birleştirilerek, uçağın enkazının nasıl bir güzergahta sürüklendiğine dair bir simülasyon ortaya çıkarıldı. Buna göre enkazın, önceki modellerin tahmin ettiği yerden “çok daha güneye” sürüklenmiş olabileceği ortaya çıkarıldı.
Herbert, flaperonu inceleyen ilk biyologlardan biri olan Fransız bilim adamı Joseph Poupin’in, en büyük midyelerin kazadan kısa bir süre sonra uçak parçasının üzerine yerleşmiş olabileceğini ve enkazın yerinin, bu midyelerin bulunduğu yerden çok uzakta olmadığını öne sürdüğünü açıkladı.
AGU Advances Dergisi’nde yayımlanan çalışmada, yalnızca flaperon üzerine yapışan daha küçük midyelerinden elde edilen veriler kullanıldı. Flaperon üzerindeki en büyük ve en eski midyeler, henüz araştırma için uygun hale getirilmedi. En büyük kabuklar üzerinde bu yöntemin denenmesiyle elde edilecek sıcaklık değerleri, araştırmacıların aradıkları bölgeyi daraltmasına yardımcı olabilir.
Şu ana kadar yapılan çalışmaların öneminin, kullanılan yöntemin, kazadan kısa bir süre sonra uçak parçası üzerinde kolonize olan midyelere uygulandığında, kazanın kaynağına doğru geri sürüklenme yolunun yeniden inşa edilebileceği ve enkaz alanına ulaşılabileceğini kanıtlaması olduğu belirtiliyor.
Yedinci Yaydan Uzaklaşmak Gerekiyor!
Şu ana kadar yapılan çalışmalar ışığında, uçağın yakıtı bittikten sonra, süzülerek çakılmış olabileceğine inanılan ve ‘yedinci yay’ olarak bilinen, kuzey-güney koridoru boyunca birkaç bin mil boyunca MH370’in enkazının dağıldığına inanılıyor.
Okyanus sıcaklıkları yay boyunca hızla değişebildiği için Herbert, geliştirdikleri yöntemin, uçağın tam olarak nerede olduğunu ortaya çıkarabileceğini düşünüyor.
Enkaz yay üzerinde olmasa bile, en eski ve en büyük kaya midyelerini inceleyerek, Hint Okyanusu’nda aranacak alanların daraltılabileceği düşünülüyor. Herbert, “Araştırmacıların uçağın yedinci yay boyunca bir yerde olduğuna inanmak için iyi nedenleri var. Ancak, 2014’ten bu yana yedinci yay boyunca onu aramak için harcanan 200 milyon Dolar’a rağmen, hiçbir şey bulunamadı. Şu anda yedinci yaydan uzaklaşan uçağı bulmayı sağlayacak bir yöntem ya da araç yok. Ancak geliştirdiğimiz yöntemim bu ihtiyacı karşılıyor.’ diyecek kadar iddialı.
Araştırmacı ekip, midyelerin MH370’in enkazı ile ilgili arama çalışmalarını yeniden canlandırabilecek ve sonunda yaslı aileleri mutlu edecek ipuçları sağlayabileceğinden emin görünüyor.
Tarihin En Pahalı Arama Çalışması
Kalkıştan bir saat sonra, Güney Çin Denizi üzerindeyken, gizemli bir şekilde batıya doğru dönüş yaptıktan kısa bir süre sonra hava trafik kontrolü ile bağlantısını kaybeden ve bir daha izine rastlanılamayan uçakta bulunan 227 yolcu ve 12 mürettebatın tamamının öldüğü tahmin ediliyor. MH370, üzerinden dokuz yıl geçmesine rağmen hala modern havacılık tarihinin en büyük gizemlerinden biri olmaya devam ediyor.
Uçağa ulaşabilmek için dört yıl süren arama kurtarma çalışmaları, dalgıç araçların kullanımını, sürüklenme modellemesini ve sonar görüntülemeyi içeriyordu. Uçağın enkazı hiçbir zaman bulunamamış olmasına rağmen, uçağa ait olduğu sanılan bazı parçalar, Hint Okyanusu’ndan çıkarıldı.
Hükümet öncülüğündeki arama çalışmalar, 2017’de tartışmalı bir şekilde sona erdi. 200 milyon Dolar ile havacılık tarihindeki en pahalı arama kurtarma operasyonu, çok uluslu bir çaba ile yürütüldü. 2018’de özel bir şirket olan Ocean Infinity tarafından ikinci bir arama süreci başladı. Ancak hiçbir şey bulunamayınca, bu çalışmalar da altı ay sonra askıya alındı. Geçtiğimiz yıl şirket, Malezya hükümetinin onayına bağlı olarak, arama çalışmalarına 2023 veya 2024’te yeniden başlamak istediğini açıklamıştı.
Daha önce pek çok farklı bilimsel yöntemle, enkazın yerini tespit edebileceğini iddia eden isim kamuoyunda yer aldı. Bunlardan biri de İngiliz uzay mühendisi ve fizikçi Richard Godfrey’di. Uçağın Avustralya’nın Perth şehrinin 1933 km batısında okyanusa çarptığını ve suyun 4000 m altında olduğunu söyleyen Godfrey, hazırladığı raporda, amatör radyo meraklıları tarafından dünya çapında iletişim kurmak için kullanılan Zayıf Sinyal Yayılım Raporlayıcısı ((Weak Signal Propagation Reporter (WSPR)) yöntemini kullanarak uçağın yerini tespit etmenin mümkün olabileceğini iddia etmişti.