Pilotlar Arasındaki İletişim Sorunu Uçağı Nasıl Dalışa Soktu?

Aralık 2022’de ABD’li United Havayolları’na ait Boeing 777, Hawaii’den kalkış yaptıktan sonra korkunç bir dalışa girdi. ABD Ulusal Ulaşım Emniyeti Kurulu (NTSB) yaşanan olayla ilgili yürüttüğü soruşturmayı tamamladı ve nihai raporunu açıkladı. 777’nin dalışa geçmesinin arkasında, kokpitteki pilotların iletişim hatası olduğu ortaya çıktı.

18 Aralık 2022’de United Havayolları’nın UA1722 sefer sayılı Maui (OGG) – San Francisco (SFO) uçuşu için,  N212UA kuyruk tescilli, 22 yaşındaki Boeing 777-200 uçağı planlandı.

Uçak 14:49’da kalkışını gerçekleştirdi ve 2.100 feet irtifaya tırmandı. Bu noktada uçak, yaklaşık 2,7 G kuvvet üretecek şekilde, dakikada yaklaşık 8.600 ft hızla dik bir dalışa geçti. Uçak, deniz seviyesinden 748 ft (228 m) irtifaya kadar alçaldı.

Neyse ki pilotlar uçağı dalıştan kurtarmayı başardı. Uçak, daha sonra tırmanmaya devam ederek seyir irtifasına ulaştı ve San Fransisko rotasına devam edildi.

Bu korkunç olayda yaralanan olmadı ve uçakta herhangi bir yapısal hasar meydana gelmedi. Pilotlar, yolcuları korkudan dehşete düşüren bu olayı hiç bir yere rapor etmedi.

Bir uçağın, dakikada 8.600 ft hızla dalışa geçmesi ve yerden 748 ft irtifadayken kurtulması, çok büyük bir felaketin birkaç saniye ile atlatıldığı anlamına geliyor.

Boeing 777 Neden Dalışa Geçti?

Görüş koşulları iyiyken, kokpitteki iki pilot Boeing 777’yi nasıl okyanusa çakılmanın eşiğine getirebildi? NTSB, bu olayla ilgili yürüttüğü soruşturmayı tamamladı ve nihai raporunu yayımladı.

Olay sırasında uçağın kokpitinde bulunan iki pilot da mesleğinde oldukça deneyimli olmasına rağmen; bu uçak tipi için çok deneyimli olduklarını söylemek mümkün değildi. Kaptan pilotun, 500 saati Boeing 777’de olmak üzere toplam 19.600 uçuş saatlik tecrübesi bulunuyordu. Yardımcı pilotun ise 120 saati 777’de olmak üzere toplam uçuş saati 5.300’dü. Yani kokpitteki iki pilotun toplamda yaklaşık 25.000 saatlik deneyimi oldukça fazlaydı. Ancak her iki pilot da Boeing 777’yi sadece birkaç aydır uçuruyordu.

Yaşanan olayın nedeni ile ilgili yürütülen NTSB soruşturması ve nihai rapordan ortaya çıkan bazı detaylar şu şekilde:

  • Kaptan ve yardımcı pilot, uçuş öncesi yaptıkları performans hesaplamalarına göre, flapları 20 dereceye ayarlayarak, kalkış yapmaya karar verdi.
  • Kalkış sırasında uçağın kontrolü kaptan pilottaydı. İlk tırmanış normal şekilde yapıldı. Kokpit ekibi, rüzgarın kesilmesi nedeniyle hava hızında dalgalanmalar fark etti. Bu nedenle kaptan pilot, flap ayarının beş dereceye düşürülmesini istedi.
  • Yardımcı pilot, kaptanın talep ettiği beş derece flap ayarını, 15 derece olarak algıladı. Bu yüzden, kokpitteki yardımcı pilot, flapları 15 dereceye ayarladı. (Kokpitteki iş bölümü gereği, uçağın kontrolü kendisinde olmayan pilot, gerekli flap ayarını yapar.)
  • Kaptan pilot, uçağın beklediği gibi tepki vermediğini ve uçağın süratinin hızla arttığını fark etti.
  • Bunun üzerine kaptan pilot, motorların itiş gücünü manuel olarak azalttı.
  • Flapların beş dereceye getirilmesi için tekrar direktif verdi ve yardımcı pilot flap ayarını beş derece olarak düzeltti.
  • Yardımcı pilot, “kaptanın hava hızı kontrolünde zorluk çektiğini görüyordu” ve kaptana göstergelerin yanlış olup olmadığını sordu, ancak hemen bir yanıt alamadı.
  • Her iki pilot da uçağın eğiminin azaldığını ve hava hızının arttığını hissettiklerini söylüyor.
  • Kaptan daha sonra flapların bir dereceye ayarlanmasını istedi.
  • Kokpitte, yere yakınlık uyarı sistemi (GPWS) de dahil olmak üzere alarmlar çalıyordu.
  • Kaptan, uçağın 748 ft irtifada olduğu noktada lövyeyi yukarı çekti ve uçak toparlanmaya başladı.

Aşağıda, uçağın kalkış sırasındaki durumunu gösteren bir harita görülüyor.

NTSB, yaşanan olayın olası nedenini şu şekilde açıklıyor:

“İlk tırmanış sırasında kaptan pilotun istediği flap ayarıyla ilgili yanlış bir iletişimin ardından, uçuş ekibinin uçağın dikey uçuş rotasını, hava hızını ve yunuslama tutumunu yönetememesi.”

Yaşanan olayda suçu bir pilota yüklemek zor. Yardımcı pilotun, kaptan pilotu yanlış anladığı görülüyor. Uçağın kontrolü o esnada kaptan pilotta bulunuyor.

United Pilotları Olayı Raporlamadı!

Normalde, kokpitte pilotlar arasında yanlış iletişim varsa, bunu düzeltmek için yeterli zaman olabilir. Ancak kalkış ve iniş süreçleri, uçuşun en kritik bir aşamaları olarak biliniyor. Bu nedenle, uçuşun bu safhalarında, yaşanan küçük bir hatanın bile etkileri büyük olabiliyor.

Burada belki de en endişe verici olan detay ise yaşanan bu olayın nasıl gerçekleştiğinin, United Havayolları tarafından, gönüllü olarak NTSB’ye bildirilmemesi.

ABD Federal Havacılık İdaresi FAA’nın bu konudan ancak iki ay sonra ve büyük bir ihtimalle bir ihbar sonucu haberi oldu. Bu süre içerisinde uçağın CVR ve FDR kayıtları silinmişti. Bu nedenle olayı aydınlatmak için öncelikle pilotların ifadesine başvuruldu. Pilotlar böyle bir olayın yaşandığını inkar etmedi.

Pilotların ifadelerine göre, olay günü tırmanma sırasında, uçağın hava hızında değişim ve hafif türbülans yaşanınca, kaptan pilot ikinci pilota flapları 5 derece konumuna çekmesini söyledi. İkinci pilot ise bu direktifi yanlış anlayarak flapları 15 derece konumuna getirdi. Kalkış sırasında flapları açılan uçak bir anda dalışa geçti ve okyanusa çakılmasına yaklaşık 220 metre kala dalıştan çıkarıldı.

United Havayolları, olayın yaşandığı uçakta bulunan pilotların eğitime alındığını ve şirkette görev yapmaya devam ettiklerini açıkladı. Uçuş emniyetini tehlikeye düşüren tüm olayların raporlanması zorunluluğu varken, pilotların bu olayı neden raporlamadıkları ise bilinmiyor. FAA tarafından, raporlama yapılmadığı için hem havayoluna hem de pilotlara ceza verilip verilmediği de açıklanmadı.

adbanner