UÇAKTA BÜYÜK SOYGUN GİRİŞİMİ!
8 Mart’ta, Miami’den gelen, LATAM Havayolları’nın Boeing 787-9 uçağı, Şili’nin başkenti Santiago’da bulunan Arturo Merino Benítez Havalimanı’nda soyguncuların hedefi oldu.
Ülkedeki birkaç bankaya teslim edilmesi gereken 32,5 milyon Dolar nakit taşıyan uçaktan indirilecek para, apronda zırhlı bir kamyona aktarılıp yola çıkacaktı. Durumdan haberdar olan 10 ağır silahlı soyguncu, güvenlikten kurtulmayı ve aprona ulaşmayı başardı.
Soyguncular ve güvenlik görevlileri arasında çıkan çatışmada bir güvenlik görevlisi ve bir soyguncu öldü. Diğer soyguncular havalimanından üç araçla kaçtı. Kısa süre sonra, soyguncular kimliklerini kaybettirmek için, havaalanı yakınında iki aracı yaktı ve uzaklaştı. Birkaç saat sonra diğer araç da terk edilmiş olarak bulundu.
Şili Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, soygun girişiminin, tekrarlanmamasını sağlamak için tüm süreç ve protokollerin gözden geçirileceğini açıkladı. Ancak, Santiago Havalimanı’nda böyle bir olay ilk kez yaşanmıyor.
2020’de hırsızlar havaalanındaki bir depodan 15 milyon Dolar çalmayı başarırken, birkaç yıl önce de, havalimanında 10 milyon Dolar çalınmıştı.
Hafta içinde yaşanan hırsızlık girişimi başarılı olsaydı, şimdiye kadar kayıtlara geçen en büyük soygun olarak kayıtlara geçecekti.
Çatışma esnasında paranın bulunduğu LATAM’ın 787-9’unun hemen yanında park halinde olan Delta Havayolları’na ait Airbus A350-900’un kuyruğuna çok sayıda mermi isabet etti. Sosyal medyada paylaşılan video görüntülerinde, arka plandaki çatışma sesleri ile birlikte Delta uçağının dikey stabilizesindeki kurşun delikleri görünürken, havayolu şirketi yaptığı açıklamayla, uçağın hasara gördüğünü yalanladı. 4 yaşındaki uçak, aynı gün yerel saatle 23:30’da Atlanta seferini sorunsuz gerçekleştirdi.
Daha önce, dünyanın farklı yerlerindeki havalimanlarında yaşanan soygun vakalarını detaylı şekilde anlatmıştık.
2019’da Brezilya’nın Sao Paulo şehrinde bulunan Guarulhos Havalimanı’nın kargo terminalinde, soyguncular yaklaşık 3 dakika süren bir operasyonla, 30 milyon Dolar değerinde altın ve diğer değerli metalleri çalarak kayıplara karıştı.
Bu olaydan birkaç ay önce Arnavutluk’un başkenti Tiran’da bulunan Rahibe Teresa Havalimanı’nda itfaiyecilerin kullandığı kapıyı kırarak aprona giren bir grup silahlı soyguncu, kalkışa hazırlanan Avusturya Havayolları’na ait bir uçağa yüklenen para çuvallarını çaldı. Yaklaşık 10 Milyon Euro ile kayıplara karıştı.
1978 yılında New York John F. Kennedy Havalimanı’nda Lufthansa Havayolları’na ait bir kargo binasını soyan hırsızlar, o dönemki değeriyle 5 milyon dolar nakit, 1 milyon dolarlık mücevheri çalarak kaçmayı başarmıştı. Havacılık tarihinde olay meşhur Lufthansa soygunu olarak geçiyor.
Korean Air Uçağında Mermi Bulundu!
Öte yandan 10 Mart’ta G.Kore’nin ulusal havayolu Korean Air’e ait Airbus A330 uçağıyla gerçekleştirilecek olan Seul-Manila uçuşunda da mermi paniği yaşandı. Uçak, 218 yolcu ve 12 mürettebatı ile kalkışa hazırlanırken, yolculardan biri uçakta iki mermi buldu ve kabin ekibine verdi. Kokpit ekibi uçuştan vazgeçti. Yolcular ve tüm eşyaları uçaktan indirildi.
Havaalanı polisi ve terörle mücadele ekipleri uçakta kapsamlı bir arama yaptı. Başka tehlikeli nesne bulunamadı ve uçuş dört saat rötarlı gerçekleştirildi. Uçakta bulunan mermilerin herhangi bir terör faaliyetiyle bağlantılı görünmediği belirtildi. Yetkililer şimdi, mermilerin uçağa kim tarafından ve nasıl getirildiğini araştırıyor.
Güney Kore gibi görevleri haricinde sivillerin ateşli silah bulundurmasını yasaklayan katı düzenlemelere sahip bir ülkede böyle bir olay yaşanması oldukça sıra dışı bir olay olarak yorumlandı.
JAPONYA’NIN BÖLGESEL UÇAĞI SPACEJET PARÇALANIYOR!
Japon havacılık şirketi Mitsubishi Aircraft tarafından geliştirilen SpaceJet bölgesel uçak projesi kapsamında üretilen prototiplerden biri, Amerika Birleşik Devletleri’nin Washington Eyaleti’nde bulunan Moses Lake Grant Country Havalimanı’nda profesyonel bir ekip tarafından parçalandı. Japonya’nın bir zamanlar umut vaat eden bölgesel uçak programı tarihin tozlu sayfalarına karışmış oldu
Mitsubishi SpaceJet M90 varyantı için altı adet prototip üretildi. Parçalanan uçak, 2015 yılında üretildikten sonra, Mayıs 2020’den beri havalimanında yerde bekliyordu. Uçak, sertifikasyon sürecindeki testlerde kullanılıyordu. Uçağın başka bir prototipi Mart 2022’de yine aynı havalimanında parçalanmıştı. Geri kalan 4 prototipten üçü Moses Lake Havalimanı’nda; biri ise Japonya’daki Nagoya Havalimanı’nda bulunuyor.
Mitsubishi, 70 – 90 koltuk kapasiteli bölgesel uçak üretme planı doğrultusunda 2007 yılında Mitsubishi Regional Jet programını başlattı. Çok çeşitli aksiliklerle karşılaşan şirket, 2019’da markayı SpaceJet olarak değiştirdi ve uçağı yeniden tasarladı. Bu revizyonun bir parçası olarak, 88 koltuklu M90 ile birlikte tanıtılan SpaceJet M100 isimli 76 koltuklu yeni model nedeniyle, orijinal 70 koltuklu varyant, rafa kaldırıldı.
M100’ü projeye dahil etme kararı, ABD’li havayolu şirketlerinin pilot sözleşmelerinde belirtilen uçak ağırlığı sınırlarına uyan bir uçağı piyasaya sunma hedefiyle alındı. Mitsubishi Aircraft, SpaceJet’ler için 200’den fazla sipariş aldı, ancak sertifikasyon sürecinde yaşanan sorunlar nedeniyle proje sonlandırılmak zorunda kalındı. Japon şirket, SpaceJet programına 7,5 milyar Dolar’dan fazla harcamasına rağmen, uçağı hiç bir zaman piyasaya süremedi.
Mitsubishi Aircraft, 2016 yılında, bölgede dört uçaklık bir filo kurmak amacıyla, ilk M90 uçağını Moses Lake tesisine taşıdı. 2020’de pandeminin yayılması ve finansal baskıların artmasıyla, ana şirket Mitsubishi Heavy Industries, SpaceJet programının geliştirilmesini durdurmaya karar verdi.
Teknolojik engeller, dekarbonizasyon baskısı ve uluslararası ortaklarla işbirliği yapma zorlukları dahil olmak üzere çeşitli problemleri gerekçe gösterilerek, programın sonlandırılma kararı geçtiğimiz ay resmen duyuruldu. Proje durdurulmuş olsa da Mitsubishi yönetimi, gelecekte kendi bünyelerinde üretilecek bir ticari uçak projesine sahip olabilme arzusunu her fırsatta dile getiriyor.
PEGASUS 2022 FİNANSAL SONUÇLARINI AÇIKLADI!
Pegasus Havayolları 2022 yılına ait finansal sonuçları açıkladı. Havayolu, 2022’de yolcu sayısını %33,7 artırarak 26,9 milyona ulaştı. Pegasus, 2022’de cirosunu %139 yükselterek 2,45 milyar Euro’ya çıkarırken; 2022 yılı net dönem kârı ise 431 milyon Euro olarak gerçekleşti.
2022 yıl sonu itibarıyla iç hatlarda 10,9; dış hatlarda 16 milyon olmak üzere toplam 26,9 milyon yolcuya hizmet veren Pegasus’un bir önceki yıla göre dış hatlarda yolcu sayısı %96,4 oranında büyüdü.
Havacılık sektöründe kısmi bir toparlanma gözlemlenen 2022 yılında, pandemi döneminde kapasitesini en hızlı geri kazanan hava yolu şirketleri arasında en önlerde yer alan Pegasus’un 2022 yıl sonunda 2,45 milyar Euro’ya ulaşan gelirleri, son normal yıl olan 2019’a göre %41 arttı. FAVÖK marjı olarak yıl sonunda %34,1 seviyesine ulaşan Pegasus, dünyada bu metrikte en yüksek performansı gerçekleştirdi.
2022 yılı finansal sonuçlarını değerlendiren Pegasus Hava Yolları CEO’su Güliz Öztürk, deprem bölgelerinden gerçekleştirdikleri 785 tahliye seferiyle 152.950 vatandaşın tahliyesini sağladıklarını ve toplam 111 ton yardım malzemesini afet bölgesine ulaştırdıklarını açıkladı. Ayrıca afet bölgesine gerçekleştirdikleri uçuşlarda 126.926 vatandaşı ve kurtarma ekibini bölgeye taşıdıklarını açıkladı. 2022 sonu itibariyle Pegasus’un toplam personel sayısı 6.852 oldu.
2023 yılında filosuna katacağı yeni uçaklar ile toplam kapasitesini %20 oranında artırmayı hedefleyen Pegasus, Cumhuriyetimizin 100. yılında filodaki uçak sayısını 100’ün üzerine çıkarmaya hazırlanıyor. Filosunu yeni nesil uçaklarla genişletip ve gençleştiren havayolu, sürdürülebilir havacılığı desteklemeyi, kapsayıcılık ve çeşitlilik konusuna öncülük etmeyi, ‘Türkiye’nin dijital hava yolu’ sloganıyla, yolcularının seyahat deneyimini kolaylaştıracak dijital teknolojiler ve yenilikler sunmayı da sürdürmeyi amaçlıyor.
Pegasus Hava Yolları CEO’su Güliz Öztürk, Ekonomist Dergisi’nin “En Güçlü 50 Kadın CEO” listesine girdi. 1 Mayıs 2022’de Mehmet Nane’den CEO’luk görevini devralan Güliz Öztürk, Türk sivil havacılık tarihinde, hava yolu taşımacılığı alanındaki ilk kadın CEO olarak kayıtlara geçmişti. Ekonomist Dergisi’nin bu yıl 11’incisini yayımladığı En Güçlü 50 Kadın CEO listesine Öztürk, üçüncü sıradan girdi.
A321neo %100 SÜRDÜRÜLEBİLİR HAVACILIK YAKITI İLE UÇTU!
Avrupalı imalatçı Airbus, 9 Mart’ta, Fransa’nın Toulouse kentinde, her iki motoru da %100 Sürdürülebilir Havacılık Yakıtıyla beslenen bir A321neo ile test uçuşu yaptı.
CFM International’ın LEAP-1A motorlarından güç alan A321neo, Sürdürülebilir Havacılık Yakıtı’nın, geleneksel petrol bazlı kersen isimli uçak yakıtına karşı potansiyel faydalarını değerlendirmek için test uçuşları gerçekleştirmek için kullanılıyor.
A321neo, her iki motorda da %100 Sürdürülebilir Havacılık Yakıtını test eden Airbus’ın ilk tek koridorlu uçağı olarak kayıtlara geçerken; A350 ve A330 MRTT’den sonra bunu gerçekleştiren en yeni Airbus uçağı oldu.
Test uçuşu sırasında A321neo’nun, motorlarının arkasında bıraktığı, CO2 emisyonları içermeyen beyaz izler başta olmak üzere uçuşla ilgili önemli datalar toplamak üzere, bir Falcon 20E uçağı tarafından yakından takip edildi. Alman Havacılık ve Uzay Merkezi DLR tarafından özel olarak modifiye edilen takip uçağı, test uçağının sensörlerini kullanabilmek için A321neo’nun 100 metre yakınında uçtu.
Airbus, A321neo’nun uçuşlarının, Fransızca “yeni alternatif yakıtlarla uçuş” anlamına gelen VOLCAN projesi kapsamında gerçekleştirildiğini açıkladı.
VOLCAN projesi için Airbus’a Fransız havacılık şirketleri Safran ve Dassault Aviation ile ONERA havacılık araştırma laboratuvarı ve Fransa Ulaştırma Bakanlığı destek veriyor.
Şu anda, tüm Airbus ticari ve askeri uçakları ile helikopterleri, %50’ye kadar SAF karışımı ile uçma kabiliyetine sahip durumda. Airbus’ın hedefi, 2030 yılına kadar %100 SAF ile uçan hava araçlarını piyasaya sürebilmek. Geleneksel jet yakıtına kıyasla emisyonları %80’e kadar azaltma potansiyeli nedeniyle, havacılık sektöründe SAF kullanımına yönelik büyük bir ilgi var.
JETBLUE VE SPIRIT’İN BİRLEŞMESİNE BAKANLIK ENGELİ!
Amerika Birleşik Devletleri’nde hem Adalet Bakanlığı hem de Ulaştırma Bakanlığı, JetBlue Havayolları’nın Spirit Havayolları’nı 3.8 milyar Dolar’a satın almasını engellemek için harekete geçti.
Adalet Bakanlığı, JetBlue ve Spirit Airlines’ın önerilen birleşmesinin antitröst yasalarını ihlal ettiğini iddia ederek, federal mahkemede dava açtı. Bakanlık, davayı, Spirit Havayolları’nın ortadan kaldırılması ile yolcular adına uçuş rezervasyonu seçeneklerin sınırlandırılmış olması ve piyasada ultra düşük maliyetli bir havayolu bulunmaması durumunda, bilet fiyatlarının artması gibi, tüketicilere yönelik olarak algılanan zarara dayandırıyor.
ABD Ulaştırma Bakanlığı’nın da kamu yararına görülmediği için, Spirit’in havayolu işletme sertifikasının (AOC) devrini önlemek için benzer bir süreç başlatması bekleniyor.
JetBlue ve Spirit arasındaki 3,8 milyar dolarlık birleşme haberi Temmuz 2022’de duyurulmuştu. Ancak daha öncesinde, Şubat 2022’de Frontier ve Spirit’in birleşeceği duyurulduğu için, bu haber şok etkisi yaratmıştı. JetBlue, düşmanca bir devralma girişimi de dahil olmak üzere, Frontier ve Spirit birleşmesini engellemek için elinden gelen her şeyi yaptı ve bunu başardı. Frontier ve Spirit arasındaki birleşme planları, JetBlue ile yapılan anlaşmanın açıklanmasından kısa bir süre önce sonlandırıldı.
Eğer satın alma işlemi onaylanırsa, Alaska Airlines’ın Virgin America’yı satın aldığı 2016’dan bu yana, ABD’deki ilk büyük havayolu birleşmesi olacak.
Temmuz 2021’de ABD Başkanı Joe Biden, rekabetle ilgili bir yürütme emri imzaladı. Ulaştırma Bakanlığı (DOT) ve Adalet Bakanlığı’nı, hava yolculuğunda rekabeti sürdürmek ve pazara yeni katılımcıların girmesine izin vermek için işbirliği yapmaya çağırdı. Başkan’ın direktifi, adil rekabetin önemini vurguladı ve hava taşımacılığı sektöründe rekabeti teşvik edecek ve koruyacak stratejileri savundu.
Eğer birleşme onaylanırsa, JetBlue Havayolları, Spirit Airlines’ı satın alarak, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki en büyük beşinci havayolu olacak. Birleşme sonrası JetBlue, daha düşük ücretler ve iyileştirilmiş uçak içi olanaklar sunarak, diğer havayollarından müşteri çekmeyi amaçlıyor. Ancak bu gelişme, JetBlue’nun daha büyük rakipleriyle doğrudan rekabet ettiği pazarlarda fiyatlandırma üzerinde önemli bir etkiye sahip olmasını sağlayabilir.
Ulaştırma Bakanlığı yakın zamanda önemli bir havayolu birleşmesini engellememiş olsa da, Demokrat Senatör Elizabeth Warren, Eylül 2022’de Ulaştırma Bakanı Pete Buttigieg’e bir mektup yazarak, bakanlığın JetBlue-Spirit birleşmesini engellemek için gücünü kullanması çağrısında bulundu. Senatör, DOT’un bu birleşmeyi durdurma yetkisine sahip olduğunu ve kamu yararına olmadığı gerekçesiyle bunu yapması gerektiğini ileri sürdü.
Daha Önce Engellenen Birleşme Var mı?
ABD Ulaştırma Bakanlığı, havacılık endüstrisinin 1978’deki serbestleştirilmesi kararı alınmasından bu yana, havayolları arasında AOC transferini önlemek için bu yetkisini kullanmadı. Ancak bu gelişme, Adalet Bakanlığı’nın engellediği ilk havayolu birleşmesi değil.
Temmuz 2001’de US Airways, United Airlines ile güçlerini birleştirmeye çalıştı. United, US Airways’i satın almak istedi. Ancak Adalet Bakanlığı United Havayolları’nın rekabeti önemli ölçüde sınırlaması ve 30’dan fazla rotada non-stop uçuş konusunda tekel olacağı ve orantısız gelir elde edeceği gibi gerekçelerle bu birleşmeye karşı çıktı. US Airways’in iki havayolunun merkezleri arasındaki rotalarda, United’ın “en önemli rakibi” olması da engellenmeye gerekçe olarak gösterildi.
Bu, 21. yüzyılda ABD Adalet Bakanlığı tarafından engellenen ilk havayolu birleşmesi olarak kayıtlara geçti.
Ağustos 2013’te ABD Adalet Bakanlığı, American Airlines ve US Airways arasında gündeme gelen bir birleşmeyi engellemek istedi. 11 milyar Dolarlık birleşmeye, rekabeti azaltmak ve yolcular için daha yüksek bilet ücretleri nedeniyle karşı çıkıldı. Dört havayolunun ABD ticari hava yolculuğu pazarının yüzde 80’inden fazlasını kontrol altına alacak olması itirazın nedenlerinden biriydi.
Ancak itirazlara rağmen iki dev birleşerek dünyanın en büyük havayolu şirketini yarattı. Yeni oluşum, ABD’deki çeşitli havaalanlarında iniş ve kalkış slotlarının yanı sıra çeşitli varlıklarını ve bazı haklarını satmayı kabul ettiği için anlaşmaya varılabildi. Birleşmenin ardından American Airlines adıyla faaliyetlerine devam edecek şirket, ABD’deki çeşitli havalimanlarında aktarma merkezleri bulundurmayı da taahhüt etti.