Havacılık Bülteni-247

UÇAK TUVALETİNDE SEKS YAPMAK SUÇ MU?

easyJet Havayolları’nın Londra Luton Havalimanı’ndan İbiza’ya gerçekleştirdiği uçuşta, kabin ekibi, uçağın en arka kısmında bulunan tuvaletin kapısını açtığında, içeride bir kadın ve erkek yolcuyu uygunsuz şekilde yakaladı. Olaya ait görüntüler sosyal medyada hafta boyunca yoğun şekilde paylaşıldı ve tartışıldı.

Videoda, uçaktaki diğer yolcuların çığlıkları, gülüşmeleri ve alkış sesleri duyulurken, kabin görevlisinin utanç içinde sırtını dönüp başka tarafa bakmaya devam ettiği görülüyor. Daha sonra ortaya çıkan başka bir videoda, yolcuların tuvaletten çıkıp koltuklarına dönerken, uçaktaki diğer yolcuların gülüşmeleri duyuluyor.

Tuvalette yakalanan iki yolcu, inişin ardından uçağı polisler eşliğinde terk etmiş olsa da İspanya polisi tarafından herhangi bir kayıt açılmadığı bildirildi.

İngiltere Sivil Havacılık Otoritesi’nin, İngiliz medya kuruluşu The Sun’a verdiği bilgide: “Uçakta meydana gelen olaylarda, uçağın tescilinin ait olduğu ülkenin kanunları geçerlidir.” ifadeleri kullanıldı. Uçak, İngiliz tescilinde olduğu için de İngiltere kanunlarına göre işlem yapılması gerekiyor.

Uçakta cinsel ilişkiyi açıkça ele alan bir Birleşik Krallık yasası olmasa da 2004 tarihli Cinsel Suçlar Yasası’nın 71. maddesi uyarınca “umumi tuvalette kasıtlı olarak cinsel faaliyette bulunmak bir suç” olarak özetleniyor. Cezai karşılığı ise 6 aya kadar hapis veya 1000 Sterlin idari para cezası olarak belirtiliyor. Sivil havacılık sözcüsü, konuyla ilgili bir kovuşturma yapılıp yapılmayacağına yönelik kararın emniyet ve Kraliyet Savcılık Hizmetleri’nin meselesi olduğunu söyledi.

Uçak tuvaletinde uygunsuz şekilde yakalanan gencin annesi The Sun’a verdiği demeçte, 23 yaşına giren oğlunun doğum gününü kutlamak için İbiza’ya gittiğini; sosyal medyada videoyu görünce “şaşkına döndüğünü” söyledi. “Bu, bir annenin görmek isteyeceği bir şey değil” diyen kadın, “evet, utanç verici ama kimseye zarar verdiklerini düşünmüyorum.” diyerek oğluna sahip çıktı. Oğlunun, tuvalette basıldığı kadınla, uçağına binmeden önce havaalanında tanıştığını söyledi.

Gökyüzünde kural tanımaz yolcu vakalarının sayısı da yükselişini sürdürüyor. 10 Eylül itibariyle, ABD Federal Havacılık İdaresi FAA’nin kayıtlarına göre, 1426 kural tanımaz yolcu vakası raporlandı. Bu, geçtiğimiz yılların ortalamasının bir hayli üzerinde görünüyor.

A321XLR DÜNYA TURUNA ÇIKTI!

İlk kez gökyüzü ile buluşmasının üzerinden bir yıldan fazla süre geçen ve piyasaya sürülmesi merakla beklenen, Airbus A320 ailesinin en uzun menzilli versiyonu A321XLR, geçtiğimiz Mart ayında, Kuzey Kanada’ya yapılan dört günlük soğuk hava testi ile uçuş test programında kritik bir aşamayı daha geçti. Airbus A321XLR’nin ajandasında sıradaki madde, dünya turu.

Özel olarak üretilen üç adet Airbus A321XLR test uçağından biri, 13 Eylül’de kanatlarını okyanuslara açtı ve dünya turuna başladı. Tur kapsamında, hangi havaalanlarını dolaşacağı açıklanmadı. Tur planlanırken, gidilecek havalimanlarının hava koşulları, altyapı ve konum gibi farklı koşulları dikkate alındı.

Airbus A321XLR’nin hizmete başladığında karşılaşması olağan ortam koşulları ve etkilerinin de kontrol edilebilmesi için, turu oluşturacak duraklar ve koşullar titizlikle belirlendi.

Üretilen üç test uçağı arasında gerçek bir havayolu kabinine göre yapılandırılan tek uçağın dünya turuna çıkmasıyla, ilk kez gerçek bir yolcu kabini de A321XLR’nin test sürecinin bir parçası olarak kullanılmış olacak.

Dünya turu kapsamında, ziyaretçilerin uçakla ilgili uygulamalı deneyimler kazanması için, Airbus test pilotları ve uçuş mühendislerinin yanı sıra, uçuş ekipleri de uçakta bulunacak. Airbus A321XLR’nin performansına dair geri bildirim sağlamak üzere, Airbus ve havayollarının gönüllü çalışanlarından oluşan yaklaşık 30 kişilik seçilmiş bir grup da uçakta yolcu olarak yer alacak.

Airbus, bu turun, genellikle rota kanıtlama olarak da bilinen, İşlevsel ve Güvenilirlik Testi (Functional and Reliability Testing-FnR) kapsamında yapılacağını açıkladı. Tur, uçağın EASA Tip Sertifikasyonu’na önemli ölçüde katkıda bulunacak bir sertifikasyon faaliyeti olarak görülüyor. Bu testin temel amacı, hizmete girmeden önce uçağa ait sistemlerin olgunluğunu kanıtlamak.

Sistemler hiç kapatılmadan, on gün ve 100 uçuş saati boyunca sürekli veri toplanacak. Aynı zamanda, havayolu operatör profillerinin, iklim koşullarının, uçuş sürelerinin ve havaalanında yerde beklenen turnaround sürelerinin optimum koşullarını ortaya çıkarabilmek için, bu tur kapsamına, uçak aktif hizmete girdiğinde havayollarının uçabileceği, kısa ve uzun menzilli 15 farklı uçuş rotası da eklendi.

Tur kapsamında hiçbir havaalanının duyurulmaması ve bazı belirsizlikler de göz önüne alındığında, Airbus’ın bu turdan elde edeceği gözlem ve verilerle, uçakta çeşitli güncellemeler yapacağı düşünülüyor. Havacılık tutkunları, dünya turunu, FlightRadar24.com üzerinden takip edebilecek.

KANADA BAŞBAKANI NEDEN HİNDİSTAN’DA MAHSUR KALDI?

10 Eylül’de G20 Zirvesi’nin sona ermesinin ardından Kanada Başbakanı Justin Trudeau ve beraberindeki heyet, kendilerini Hindistan’a getiren Airbus CC-150 Polaris uçağının, öngörülemeyen teknik sorunlar yaşaması nedeniyle Yeni Delhi’de mahsur kaldı.

Bir gün önce zirve için kendilerini Hindistan’a getiren uçak ile ülkeye dönmek için Yeni Delhi Havalimanı’na gelen heyet, uçağın kısa sürede tamir edilemeyecek teknik sorunlar yaşadığına dair aldığı bilgiyle adeta şok oldu. Alternatif ulaşım sağlanana kadar heyet Hindistan’da mahsur kaldı.

Aynı günün bir başka Polaris uçağı, Ontario’daki Kanada Kuvvetleri Üssü’nde havalandı ve Londra aktarmalı olarak Hindistan’a ulaştı. Başbakan ve heyetini ülkeye geri götürdü.

Kanada devletine ait beş adet CC-150 Polaris uçağı bulunuyor. 1987 ile 1988 yılları arasında, şu anda operasyonlarına devam etmeyen Kanadalı havayolu Wardair filosunda, Airbus A310 olarak ticari hizmet veren bu uçaklar daha sonra, çeşitli görevler için özelleştirildi ve 1992 yılında Kanada Hava Kuvvetleri filosuna dahil edildi.

Hindistan’da arızalanan 15001 tescilli ilk CC-150, “Can Force One” olarak anılıyor. Halk arasında eski Başbakan Jean Chrétien tarafından türetilen “Taj Mahal” lakabını da taşıyan uçak, resmi seyahatleri sırasında Kanada Başbakanlarını taşımakla görevli.

CC-150’lerden ikisi, geleneksel asker ve kargo taşıma görevleri için yeniden tasarlandı. Geri kalan iki uçak ise A310 MRTT (çok amaçlı tanker ve stratejik nakliye uçağı) konfigürasyonuna dayalı olarak, havada yakıt ikmali uçaklarına dönüştürülmek için ciddi modifikasyonlar geçirdi.

19 Ekim 2019’da 15001 tescilli uçak, Trenton’da yerde çekildiği sırada hasar gördü. Montréal-Mirabel Havalimanı’nda (YMX) gerçekleştirilen kapsamlı onarımların ardından, 25 Şubat 2021’de operasyonlara geri döndü. Bu olayla ilgili yapılan soruşturmada, olayın hatalı ekipman kullanımından ve uçağı çeken personelinin yetersiz eğitiminden kaynaklandığı ortaya çıktı.

22 Temmuz 2023’te 15003 tescilli Polaris uçağı, Guam Adası’ndaki Andersen Hava Üssü’nde, park pozisyonuna çekilirken Fransız Hava ve Uzay Kuvvetleri’ne ait park halindeki A400M uçağıyla çarpıştı. 15003 tescilli uçak şu an hâlâ Guam’da bulunuyor. Bu olayla ilgili hazırlanan ön raporda da Kanadalı mürettebatın uçağın tekerleklerine takoz bırakmadan dinlenmek üzere havaalanından ayrıldığı ortaya çıktı.

Yaşanan olayların ardından Polaris filosunu değiştirme sürecini başlatan Kanada Hükümeti, Temmuz ayında Airbus Defence and Space ile 2,1 milyar Euro’luk bir sözleşme imzalayarak, bu konuda önemli bir adım attı. Anlaşma, daha önce sahip olunan beş adet A330-200’ün dönüştürülmesine ek olarak, dört adet son teknoloji Airbus A330 MRTT uçağının satın alınmasını kapsıyor.

Kanada Kraliyet Hava Kuvvetleri filosuna CC-330 Husky adını vermesi beklenen yeni uçakların teslimatına 2027 yılında başlanması planlanıyor.

Geçtiğimiz günlerde, Almanya Dışışleri Bakanı da Yeni Zelanda ziyaretini, Alman devlet filosundaki Airbus A340’lardan biriyle gerçekleştirmek istemiş. Ancak uçakta yaşanan arıza nedeniyle Abu Dabi’den öteye geçememişti. Bu olayın ardından Alman devlet filosundaki A340 uçaklarının emekliye ayrılma süreci erkene çekilmişti. 

CFM56 MOTORLARININ SAHTE PARÇALARI PİYASAYA SÜRÜLDÜ

General Electric ve Safran’ın ortak girişimi olan uçak motoru üreticisi CFM International, 68 farklı CFM56 tipi motora, İngiltere merkezli bir tedarikçiden temin edilen sahte sertifikalı yedek parçaların takıldığını açıkladı. AOG Technics isimli şirketin, sahte sertifikalarla, dünyanın en çok satan türbinli uçak motoru CFM56 için çok sayıda yedek parça sattığı belirlendi.

Elde edilen bulgular, CFM’nin yedek parça tedarikçisi AOG Technics’e karşı açtığı dava dosyasına eklendi. Açılan dava, hem üreticilerin hem de havayollarının, uçaklarına taktığı sertifikasız parçaların bulunmasına yardımcı olmayı amaçlıyor.

Sahte sertifikalı parçaların çoğalması, uçuş emniyetini sağlamak için her bileşenin doğrulanmaya ihtiyaç duyulduğu bir sektörde, adeta şok etkisi yarattı. Sahte sertifikalı parçaların, seyir esnasında yüksek gerilim altında ne kadar dayanıklı olabileceğini kestirmek imkansız.

Şimdi otoriteler, havayolları ve diğer sektör paydaşları, AOG Technics tarafından satılan şüpheli bileşenleri bulmak için kayıtlarını inceliyor. AOG’nin CFM veya ortaklarıyla doğrudan bir bağlantısı bulunmuyor. CFM, sahte parçaların takıldığı motorların hiçbirinin, herhangi bir arıza yaşamadığını duyurdu. Sahte sertifikalı parçalar arasında, uçakların tahrik sisteminin kritik bir bileşeni olan, zamanla yorulmaya duyarlı ‘ömrü sınırlı parçalar’ kategorisindeki, türbin kanatlarının bulunduğu da belirlendi.

Geçtiğimiz Temmuz ayında, AOG Technics’ten alınan parçaların, şüpheli evraklarla birlikte gelmesi, CFM’nin dikkatini çekti. Düzenlenen sertifikalar, parçaların yeni olduğunu iddia etse de deneyimli teknisyenler bunların kullanılmış gibi göründüğünü söyledi. CFM ve Safran konuyu inceledi. Otoritelere resmi bildirimde bulunmadan önce, sertifikaların sahte olduğunu doğruladı.

4 Ağustos’ta EASA, AOG Technics tarafından, birçok CFM56 motor parçasının, sahte sertifika ile satıldığını resmi olarak açıkladı.

Öte yandan AOG isimli şirket için, sahte sertifika üretmek, buzdağının sadece görünen kısmı. Şirketin kilit çalışanlarının kariyer geçmişlerini çarpıttığı ve hatta LinkedIn profillerinde stok fotoğraflar kullandığı da ortaya çıktı. AOG ayrıca Singapur, Miami ve Frankfurt gibi yerlerde atölyeleri olduğunu iddia ediyor. Ancak bu bilgi de tamamen yanlış. 2015 yılında faaliyete geçen AOG Technics, kendisini önemli bir küresel uçak destek sağlayıcısı olarak tanımlıyor. Merkezi Londra’da bulunan şirketin, resmi web sitesine şu anda erişilemiyor.

CFM56 yüksek bypasslı turbofan uçak motoru, eski nesil Airbus A320 ailesi uçakları, Boeing 737NG serisi ve Boeing P-8 Poseidon gibi uçaklara güç veriyor. Uzun bir aktif hizmet geçmişine sahip motor, bugüne kadar 33.000’den fazla üretildi.

YÜZLERCE AIRBUS A320NEO YERE İNDİRİLEBİLİR!

Nadir yaşanabilecek bir üretim hatasının tespit edilmesinin ardından, Pratt & Whitney’in ana şirketi olan Raytheon Technologies (RTX) tarafından hayata geçirilen önlem planı doğrultusunda, yüzlerce Airbus uçağının, önümüzdeki yıllarda kapsamlı kontroller için yere indirilmesi bekleniyor. Şirket, bazı motorların mümkün olan en kısa sürede uçaklardan sökülmesi gerektiğini, bazılarının ise en geç 15 Eylül’e kadar kontrolden geçmesi gerektiğini açıkladı.

Başlangıçta PW1100G motorları için 60 günlük bir bakım-onarım süreci bekleniyordu. Ancak son tahminler, motor başına 300 güne kadar uzayabilen bir süreyi öngörüyor . Bu sürenin uzaması ile birlikte, 2026’ya kadar, yılda 350 uçağın yere indirilmesi ihtimali ortaya çıktı. Yalnızca 2024’ün ilk yarısında 650’ye yakın uçak motorsuz kalabilir.

PW1100G motorlarında yaşanan anormallik, yüksek basınçlı türbin ve kompresör diskleri gibi bileşenlerin imalatında kullanılan toz metalde mikro çatlaklara ve yorulmaya yol açan, nadir rastlanabilecek bir durum nedeniyle yaşanıyor. Daha önceki kontrol yöntemleriyle tespit edilemeyen, mikroskobik düzeydeki bir kirletici madde nedeniyle ortaya çıkan bu kusur, 2015 yılında, üretimdeki artış sırasında tespit edildi. Ancak CEO Greg Hayes, tozun saflığını korumak için yapılan iyileştirmelerden bahsederek, bu olumsuzluğun aşıldığına dair güven tazeledi.

Artan yere indirilen uçak sayısına yanıt olarak, motor üreticisi RTX, kalan motor filosu için “yaklaşık 2.800 – 3.800 uçuş [Flight Cycle] aralığında tekrarlanan bir kontrol protokolünün kombinasyonunu gerektiren” filo yönetim planı geliştirdi. Yüksek basınçlı türbin diskleri ve yüksek basınçlı kompresör diskleri için, ömür sınırı 5.000 – 7.000 uçuş arasında değişiyor.

Dişli Turbofan (GTF) olarak da bilinen Pratt & Whitney PW1100G, Airbus A320neo uçak ailesi operatörleri için iki motor seçeneğinden biri durumunda. Diğer seçenek ise CFM International üretimi LEAP-1A.

Ch-aviation.com verilerine göre, PW1100G motorlarından güç alan, Airbus A319neo, A320neo ve A321neo ve çeşitleri dahil olmak üzere, toplam 1.359 adet A320neo ailesi uçağı bulunuyor. Bunlardan 242’si uzun süreli park (Storage) durumunda veya bakımda görünüyor.

Öte yandan piyasadaki 1.576 adet A320neo ailesi uçağı ise CFM International LEAP-1A motorlarından güç alıyor. Bu uçakların da 76 adedi Storage durumunda veya bakımda.

GTF motor ailesi ayrıca, Airbus A220 (PW1500G), Embraer E2 (PW1700G/PW1900G), SpaceJet (PW1200G) ve Rus üretimi MC-21 (PW1400G) uçaklarına güç sağlıyor. Ancak Mitsubishi, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi nedeniyle uyguladığı yaptırımların, PW1400G motorunun daha fazla geliştirilmesi ve/veya Rusya’ya ihraç edilmesinin engellenmesi nedeniyle, Şubat 2023’te SpaceJet programını iptal etti.

Airbus, yaşanan sorunla ilgili olarak, 2023 teslimat rakamları ve 2024 için planlanan üretim artışı hedeflerinin etkilenmeyeceğini garanti etse de sektör uzmanları, uçak üreticileri ile motor bakım tesisleri arasında yoğunlaşan rekabetin, son montaj hatlarına mutlaka yansımasını öngörüyor.

Türkiye’deki havayollarına bakıldığında, Türk Hava Yolları’nın filosundaki A320neo uçakları PW1100G motorlarından güç alıyor. THY’nin 20’ye yakın uçağı uzun süredir motor sorunu nedeniyle yerde. Pegasus Havayolları’nın filosunun çok büyük kısmını oluşturan A320neo ailesi uçakları ise alternatif motor olan CFM LEAP 1A motorlarından güç alıyor. Yani Pegasus uçakları, PW1100G motorlarında yaşanan sorundan etkilenmiyor.

adbanner