Airbus ve Air France Kasıtsız Adam Öldürmekle Suçlanıyor!

1 Haziran 2009’da Rio de Janeiro-Paris uçuşu sırasında Atlantik Okyanusu’na düşen Airbus A330 ile ilgili Paris’te yeni bir dava süreci başladı. 216 yolcu ve 12 mürettebat üyesinin tamamının yaşamını yitirdiği kaza ile ilgili hem Airbus hem de Air France, kendilerine yöneltilen “kasıtsız adam öldürme” suçlamasını şiddetle reddediyor. İki şirket de kazanın oluşumu ile ilgili kendilerinin bir ihmali olmadığını savunuyor.

Nicolas Toulliou, kız arkadaşına evlenme teklif etmişti. Nelson Marinho Jr. yeni bir petrol arama işine gidiyordu. Ceren Necipoğlu, konserden dönüyordu. Eric Lamy 38. yaş gününü kutlamak üzereydi. Onların ortak özelliği, Rio de Janeiro’dan Paris’e giden Air France uçağında seyahat ediyor olmalarıydı. 

Air France 447 sayılı uçuşta meydana gelen kazanın ardından, Airbus ve Air France’nin yargılanıp yargılanmayacağı, 13 yıldır devam eden bir tartışma konusu. Kazanın ardından ilk olarak 2011’de başlayan davada, 8 yıl devam eden yargılama süreci sonunda, savcıların tavsiyesine etmesine rağmen, yargıçlar, iki şirkete karşı suçlamada bulunmama kararı aldı. 

Yoğun itirazlar ve uzun süredir devam eden hukuk mücadelesinin ardından, bu karar, geçtiğimiz yıl bozuldu. Kurbanların aileleri ve yakınları, bir mahkeme salonunda adalet bulma şansına yeniden kavuştu. Havacılık sektörünün ağır topları Airbus ve Air France’nin kaza ile ilgili yeniden yargılanmasının önü açıldı. Şimdi iki şirket, kasıtsız adam öldürmekle suçlanıyor. 10 Ekim 2022 Pazartesi günü başlayan yeni dava, 8 Aralık’ta sona erecek. 

Dava sonunda Airbus ve Air France, 225.000 Euro’ya kadar para cezasına çarptırılabilir. Bu para, onların yıllık gelirlerinin çok küçük bir kısmı. Ancak mahkeme onları suçlu bulursa, iki şirket de büyük bir prestij kaybı yaşayabilir. 

Airbus CEO’su Guillaume Faury, mahkemede yaptığı açılış konuşmasında, Airbus’ın kazada cezai sorumluluğu olduğu iddialarını “kesinlikle reddettiklerini” söyledi. 

Air Franca kazası ile ilgili 13 yıl sonra dava yeniden başladı

Air France CEO’su Anne Rigail ise yaptığı açıklamada, kazada hayatını kaybeden insanların aileleri için kabul edilmesi zor olsa da, dokuz haftalık duruşma boyunca “bu kazanın oluşumu ile ilgili herhangi bir suç işlemediklerini” şirketin resmi ifadesi olarak savunmayı sürdüreceklerini söyledi. Air France, 2004 yılında Hollandalı havayolu KLM ile birleşti. Ancak suçlama ve iddialar, şirketin yalnızca Fransız tarafına yöneltildi.

Her iki üst düzey yönetici de yaşanan kaza ile ilgili üzüntü duyduklarını ifade ederken, bazı kurbanların aileleri “utanın” diye bağırdı ve üzülmek için 13 yıl geç kaldıklarını söyledi. Çoğunluğu yaşamını yitirenlerin arkadaşları ve ailelerinden oluşan 476 davacıdan oluşan gruba, Paris’teki duruşma sırasında, ifade vermeleri için ek süre verilecek.Davacılar, mahkemede sadece şirketlerin yargılanması ancak hiçbir şirket yöneticisinin ceza almayacak olmasından da şikayetçi. Gerçek sorumluların ceza almayacak olması nedeniyle tam anlamıyla adaletin tescil edilemeyeceği düşüncesinde. Ama yeni bir dava sürecinin başlamış olması bir miktar içlerine su serpiyor.

Air France ve Airbus Neden Suçlanıyor?

Davada iki temel faktöre odaklanılıyor: Pitot tüpü adı verilen harici sensörlerin buzlanması ve ardından yaşanan pilot hataları…

Buzlanmaya bağlı olarak gerçekleşen sensör tıkanması, uçağın oto pilot işlevini durdurdu ve pilotların uçağı manuel kontrole almasını zorunlu hale getirdi. Savcılar, Air France’yi, pilotlarını bu tip olaylara hazırlamak için “uygun eğitimi” vermemekle suçluyor.

Avrupalı imalatçı Airbus ise pitot tüplerinin hatalı olduğunu bilmek, sensörlerin buzlanmaması için bir alternatif geliştirmemek, olası teknik problemler hakkında havayollarını “acil olarak bilgilendirmek” için gerekli adımları atmamak ve ortaya çıkan riski azaltmak için eğitim sağlamak konusunda yeterli çabayı göstermemekle suçlanıyor. Mahkeme, kazaya neden olan hatalar ile ilgili olarak, Airbus ve Air France’nin yasal olarak sorumlu olup olmadığını belirlemeye çalışırken, teknik uzmanlar ve pilotlar da ifade verecek. 

Air France Kazası Nasıl Gerçekleşti? Uçak Neden Düştü?

Rio de Janeiro’dan Paris’e uçan, Airbus A330-200, Atlantik Okyanusu üzerinde, Brezilya ve Senegal arasında, radarekranlarından kayboldu. Enkaza ait ilk parça, ancak beş gün sonra Güney Atlantik’te Brezilya kıyılarının 400 mil kuzeydoğusunda nispeten kapalı bir alanda yüzerken tespit edildi. Uçağa ait kara kutu, 13.000 ft derinlikte benzeri görülmemiş bir arama çalışması sonucunda 2011 yılına kadar bulunamadı.

Uçak kazasını araştıran Fransız Bureau d’Enquêtes et d’Analyses (BEA) müfettişlerinin, 2012 yılında hazırladığı rapora göre, kazanın tek bir neden olmaksızın, birbirini takip eden bir dizi olay neticesinde yaşandı tespit edildi. Müfettişler, kazanın birincil nedeni olarak, uçağın hızını ve irtifasını belirlemek için çok önemli bir görevi olan pitot tüplerinde yaşanan buzlanmayı gösterdi. Bu, geçmişte birkaç Airbus uçağını daha etkileyen, ancak şirketin henüz düzeltmediği bir sorundu.

AF447 kazası neden yaşandı?

Yoğun fırtına nedeniyle, yüksek irtifalardaki buz kristalleri, pitot tüplerini devre dışı bırakarak, uçağın hız ve irtifa bilgilerinin elde edilmesini engelledi. Bu durum, otopilotun devreden çıkmasına ve kokpit ekibinin önlerindeki ekranlarda, güvenilir uçuş verilerini kaybetmesine neden oldu.

Uçaktaki kıdemli pilot, o esnada dinlenme molasında olduğu için, daha genç ve tecrübesiz iki yardımcı pilot, hatalı veriler eşliğinde, uçağı manuel olarak uçurmak zorunda kaldı. Saniyeler içinde, pilotlardan biri, irtifa kazanmak için uçağın burnunu yukarı kaldırdı. Ancak A330’u yüksek irtifa sebebiyle stall denilen anormal duruma soktu.

Airbus A330, havada tutunabilme yetisini kaybederek, bir taş gibi düşmeye başladı. İki yardımcı pilot, kıdemli pilotu yardıma çağırmış olsa da; kokpit ses kayıtlarından, zifiri karanlık bir gecede, hiç bir görsel referans olmadan ve göstergelerdeki güvenilmez uçuş verileri ile kokpitteki üç pilotun da yaşananlara anlam veremediği anlaşılıyor.

Dört dakika boyunca, uçak yaklaşık 40.000 ft irtifadan okyanusa düşerken, üç pilot da umutsuz bir şekilde, neyin yanlış gittiğini anlamaya ve uçağı kurtarmak için ne yapabileceklerini düşünse de başarılı olamadı.

Uçağın okyanusa çarptığı anda, dakikada 10.000 ft’ten daha hızlı bir dalışta olduğu; ancak yatay hızının sadece 107 knot yani yaklaşık 123 mil olduğu tespit edildi. Bu, Airbus A330’un stall hızının oldukça altında.

AF447 kazasısın sorumlusu kim?

Air France tarihindeki en ölümlü uçak kazasında 33 farklı milletten insan yaşamını yitirdi. Hayatını kaybedenler arasında, Rio de Janerio’da verdiği konserden dönen, dünyaca ünlü arp sanatçısı Ceren Necipoğlu da vardı. 

Bu kaza havacılık sektöründe kalıcı etkiler yaratarak, uçuş emniyeti düzenlemelerinde, pilot eğitimleri ve pitot tüplerinin kullanımı gibi kural ve uygulamalarda değişikliklere yol açtı. Air France, kazadan sonra eğitim kılavuzlarını ve simülasyonlarını değiştirdi. Ayrıca, kazada hayatını kaybedenlerin ailelerine ciddi bir tazminat ödedi. Tazminat miktarı, yapılan gizlilik anlaşması nedeniyle hiçbir zaman açıklanmadı.

Airbus’ın en az 2002’den beri pitot tüpleriyle ilgili sorunları bildiği, ancak kazaya kadar bu sorunları görmezden geldiği iddia edildi. İddiaları her seferinde kesin bir dille reddeden Airbus, kazanın ardından Thales AA model pitot tüplerinin uçaklarında kullanımını yasakladı. Airbus yönetimi, ilk günden bu yana kazanın nedeni olarak pilot hatasını işaret etti. Soruşturmayı yürüten müfettişlere buzlanmanın tüm sensörlerin doğasında var olan bir sorun olduğunu savundu.

Fransız Adalet Sisteminin Sınavı

Her iki şirketin de kendisini “dokunulmaz” gördüğünü düşünen davacılar, ailelerin endişelerinin giderilmesi için hiçbir çaba gösterilmediğini düşünüyor. “Onlar için biz bir hiçiz. 228 insanı değil de sadece bir uçak kaybetmiş gibi davranıyorlar” diyecek kadar üzgünler.

Kazada 59 vatandaşını kaybeden Brezilya’da çok az aile, duruşma için Fransa’ya seyahat edebilecek durumda. Bu ailelerin büyük kısmı, iki dev şirket Airbus ve Air France için Fransız adalet sisteminin adil karar vermeyeceğine inanıyor. Çünkü Fransız hükümeti her iki şirketin de hissedarları arasında bulunuyor.

1 Haziran 2009’da yaşanan uçak kazası ile ilgili Airbus ve Air France yeniden yargılanıyor

Bu kazada 26 yaşındaki yeğenini eşi ile birlikte kaybeden davacılardan Claire Durousseau, “Uzun bir savaştı ve kurbanların aileleri bunun için çok çalıştı. En azından şimdi bir dava hakkı bulduk. Kızgınız, endişeliyiz ama buradayız. Umarız mahkemeden iyi bir karar çıkar. Böylece hayatımıza daha huzurlu devam edebiliriz” şeklinde konuştu. 27 yaşındaki kardeşi Nicolas’ı kazada kaybeden Ophelie Toulliou ise söyledikleriyle konunun net bir özetini yapıyor: “Sevdiklerimizin, bir hiç uğruna ölmediklerini ispat etmek için söz verdik. Ama sadece onlar için değil aynı zamanda, her gün Airbus veya Air France ile seyahat eden milyonlarca kişinin emniyeti için de savaşıyoruz.” diyor.

Yaşanan korkunç kazanın, Airbus ve Air France’yi daha şeffaf ve reaktif olmaya zorladığı bir gerçek. Ancak davanın seyri ve sonucu, aileler için olduğu kadar havacılık sektörü için de oldukça önemli. Havacılık emniyetinin tarihi, yaşanan kazalar üzerine kurulu. Bu yüzden havacılıkta kurallar kanla yazılıyor. Bakalım Fransız yargıçların kararı ne olacak hep birlikte göreceğiz…

adbanner