Havacılık Bülteni-262

JEFFREY EPSTEIN’İN ÖZEL JETİ: LOLITA EXPRESS

ABD’de reşit olmayan kız çocuklarına yönelik cinsel istismar, pedofili ve fuhuş ağı oluşturmak suçlamasıyla yargılanırken hapishanede ölü bulunan Amerikalı milyarder Jeffrey Epstein’in sahibi olduğu Boeing 727 model özel jeti, medya tarafından “Lolita Ekspres” olarak anılıyor. Bu kirli uçak, ismini, Rus yazar Vladimir Nabokov’un, 1955 yılında kaleme aldığı, başta 12 yaşındaki üvey kızı olmak üzere, genç kızlara yönelik cinsel takıntıları olan bir edebiyat profesörünün hayatının anlatıldığı Lolita isimli kitaptan alıyor.

İlk uçuşunu Haziran 1969’da gerçekleştiren ve bir ay sonra Trans World Airlines (TWA) filosunda hizmete başlayan uçak, 1998 yılında özel jet olarak kullanılmaya başlandı. 2003 yılında ise mevcut tescilini aldı (N908JE) FAA kayıtlarına göre uçağın tescili, Delaware merkezli JEGE Inc. isimli şirkete ait. Uçak bu şirket tarafından satın alındıktan sonra, Epstein’in lüks zevklerine hitap etmek için kapsamlı bir modifikasyondan geçirildi.

Uçağın lüks iç mekanında özel kadife döşemelere sahip tam yatar koltuklar, iki kişilik çekyat ve kraliçe boy yatak bulunuyor. Uçakta ayrıca suite tipi duş, büyük aynalara sahip gardıroplar, mutfak ve yemek alanı da dikkat çekiyor.

Boeing 727, gökyüzünde imrenilecek bir saray gibi görünse de uçakta yaşanan karanlık olaylar, korkunç bir gerçeği ortaya çıkarıyor. Epstein’ın kurbanlarını New York, Florida ve New Mexico’daki evleri ile özel Little Saint James Adası arasında taşımanın yanı sıra, Lolita Ekspresi’nin Epstein’ın genç kadınlara yönelik cinsel suçları işlediği yer olduğu belirtiliyor. Lolita Express’in yaptığı uçuşlara ait manifestoda adı geçen yolcular, artık 21. yüzyılın en kötü şöhretli eylemlerden bazılarına ortak olmak suçlamasıyla karşı karşıya.

2020’de uçağı gezen havacılık yazası James McCloskey, uçağın içini gerçek anlamda bir oyun alanına benzetti. Uçağın bir iş jeti gibi konfigüre edilmediğini, uçaktaki her şeyin bir yatak gibi göründüğünü söyleyen McCloskey, bunun biraz ürkütücü olduğunu ekliyor. İç tasarımı, Disko Çağı’ndan kalma olarak nitelendiriyor.

Epstein, suçlarının boyutu ortaya çıkmadan önce, bu uçakla sık sık uçuyordu. Ona 25 yılı aşkın süre hizmet eden baş pilotu Lawrence Paul Visoski Jr, mahkemeye verdiği ifadede, 1991’de işe başladıktan sonra “her dört günde bir” uçtuklarını söyledi. Boeing 727’nin Epstein dışında bazı önemli isimlerin taşınması için kullanıldığını da ekledi. Bu isimler arasında eski ABD Başkanları Bill Clinton ve Donald Trump da var. Clinton’un, Kevin Spacey ve komedyen Chris Tucker ile birlikte, 2002 yılında Afrika’ya yaptıkları bir gezi sırasında bindikleri bu uçakta fotoğrafları bulunuyor.

Temmuz 2019’da Epstein, Florida ve New York’ta reşit olmayan kız çocuklarına yönelik seks ticaretiyle ilgili federal suçlamalar nedeniyle tutuklandı. Bir ay sonra hapishane hücresinde intihar ederek öldü. Bir zamanlar zenginlik ve ayrıcalığın sembolü olan özel jeti, Epstein’ın suçları ile ilgili yürütülen yasal süreç için bir delil haline geldi. Son uçuşunu Temmuz 2016’da Florida Eyaleti’nin West Palm Beach Havalimanı’ndan (PBI) Georgia Eyaleti’ndeki Brunswick Golden Isles Bölgesel Havalimanı’na (BQK) gerçekleştiren uçak, o günden bu yana Brunswick’te park halinde bekliyor.

FAA’ya göre, Epstein’in Manhattan’daki hücresinde intihar etmesinden yaklaşık 2 ay sonra, Ekim 2019’da, uçağın tescili “N908JE” iptal edildi. Boeing 727, Brunswick’te özel uçaklara bakım hizmeti veren Stambaugh Aviation isimli şirketin hangarlarının önünde, motorları sökülmüş şekilde bekliyor.

Stambaugh Aviation, konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapmamış olsa da şirketin, John Travolta’nın Boeing 707’si, Donald Trump’ın 757’si ve Omega 707 havada yakıt ikmali yapan özel tanker uçağına bakım hizmeti verdiği biliniyor.

Epstein’in uçağının piyasa değerinin ne kadar olduğu tam olarak belli olmasa da aynı bakım onarım şirketinin önünde park halinde bulunan ve Epstein’in uçağından daha yeni bir Boeing 727 satış listesinde bulunuyor. Uçak ilanının açıklamasında, sahibi tarafından uçağın yenilenmesi için 8 milyon Dolarlık bir harcama yapıldığı belirtiliyor.

Bir zamanlar seçkinler için abartılı bir özel seyahat şekli olan bu yolculuk, Epstein’ın işlediği suçların karanlık tonlarıyla iç içe geçti. Bir tasarım harikası olan bu uçak, tartışmalı tarihinin ağırlığını sonsuza kadar taşıyacak. Zenginlik, güç ve kontrolsüz ayrıcalığın sonuçlarının iç içe geçmesi hakkında uyarıcı bir hikaye olarak nesilden nesile aktarılacak.

Boeing 727 uçağının ilk tasarladığı günün üzerinden 60 yıl geçti. Üç motorlu ünlü uçak, ticari havacılıkta devrim yaratması ve kısa mesafeli uçuşlarda bilet fiyatlarını halk için uygun hale getirmesi ile biliniyor. Son Boeing 727, fabrikadan 1987’de çıktı. Aralık 2023 itibarıyla, dünya genelinde 24 farklı operatör filosunda, toplam 35 adet 727 aktif olarak uçuyor. Bu uçakların çoğu, özel uçuşlar yapan charter şirketleri ve kargo havayolları tarafından kullanılıyor.

Halen kullanımda olan en eski Boeing 727, Force Aérienne du Congo filosunda uçuyor. 9T-TCL tescilli bu 727-100C, ilk uçuşunu 1967 yılında gerçekleştirdi. İlk kez Eastern Airlines filosunda hizmete giren uçak, neredeyse 57 yaşında. Uçak, 2009’da Kongo’ya gitmeden önce, FedEx Express, Kelowna Flightcraft, Northern Air Cargo ve Gulf & Caribbean Cargo filosunda da uçtu.

BOEING 737 MAX-9’UN KAPISI PATLADIKTAN SONRA NELER YAŞANDI? 

5 Ocak’ta Alaska Havayolları’nın AS1282 sefer sayılı Portland-Ontario seferini yapmak üzere havalanan Boeing 737 MAX 9 uçağının 16.000 ft irtifada patlayan acil çıkış kapısı ve sonrasında yaşananlar, havacılık dünyasında tüm dikkatleri bu konuya çekti.

Boeing, uçağın yüksek yolcu kapasiteli (full ekonomi) konfigürasyonlarda kullanıldığı senaryolar için, 737 MAX 9 tasarımına ek bir acil çıkış kapısı ekledi. Gerekli olmadığı durumlarda, bu kapı iptal ediliyor ve havayoluna teslim edilmeden önce, kalıcı olarak kapatılıyor. Alaska Havayolları uçağından ayrılan kapı da kullanılmadığı için iptal edilen kapılardan biri. Yüksek yoğunluklu bir konfigürasyonda 737 MAX 9, 215’e kadar yolcu taşıyabilirken; kapının iptal edildiği senaryoda, yolcu kapasitesi 193 ile sınırlandırılıyor. Devre dışı bırakılan acil çıkış kapıları, yalnızca Boeing 737 MAX uçaklarına özgü değil. Boeing 737-900 modellerinin yanı sıra bazı Airbus A321neo uçaklarında da aynı durum geçerli.

Olayın ardından, acil çıkış kapısı iptal edilen uçakların emniyetli bir şekilde uçmasını sağlamak için, operatörlerin ne gibi kontroller yapması gerektiği konusunda bir kafa karışıklığı oluştu. Bu nedenle, FAA, ABD’li havayollarına ait veya ABD topraklarında faaliyet gösteren 171 adet Boeing 737 MAX-9 uçağının, kontrol edilmesi amacıyla, yere indirilmesi için acil koduyla bir Uçuşa Elverişlilik Direktifi (EAD) yayınladı. Her uçağa 4-8 saat sürecek bir kontrol yapılması gerektiği belirtildi. Akabinde Avrupa Birliği Havacılık Emniyeti Ajansı EASA ve Hindistan sivil havacılık otoritesi de uçakların yere indirilip kontrol edilmesini istedi.

Filosunda MAX 9 bulunan 11 farklı havayolu var. Aeromexico, Air Tanzania, Alaska Airlines, Copa Airlines, Correndon Dutch, flydubai, Irelandair, Lion Air, SCAT Airlines, Türk Hava Yolları ve United. Bu 11 havayolundan sekizi, bu uçaklarla tarifeli seferler düzenliyor. Uçağın en büyük iki operatörü olan United 79 ve Alaska 65 adet uçağını yere indirdi. Türk Hava Yolları da filodaki 5 adet 737 MAX-9’u uçuşlardan çekti.

THY’nin beş adet 737 MAX 9’u, tüm yolcu uçağı filosunun %2’sinden azını ve toplam arz edilen koltuk kapasitesinin de yaklaşık %1’ini temsil ediyor. Bu nedenle uçakların yere indirilmesinin, operasyonlara büyük bir olumsuz etki oluşturması beklenmiyor. Türk Hava Yolları’nın Ocak ayında MAX 9 ile gerçekleştirilmesi planlanan 654 uçuşu bulunuyordu. THY, MAX 9 uçaklarını, çoğunlukla Avrupa ve Asya’daki destinasyonlara uçuyor. Uçakların yere indirilme kararı alındığı gün THY uçaklarının, Bordeaux, Lyon, Malta, Astana, Basel, Tahran ve İsfahan gibi noktalara uçuşu vardı.

Havacılık veri ve analiz firması Cirium’a göre son 30 günde dünya genelinde toplam 215 adet MAX 9 aktif olarak uçtu. Uçaklardan biri storage pozisyonunda. MAX-9 için teslim edilmemiş sipariş sayısı ise 76 olarak biliniyor.

Konuyla ilgili resmi bir soruşturma başlatan FAA, uçakların ne zaman yeniden gökyüzü ile buluşabileceğine dair bir takvim paylaşmadı. Ancak gelecekte benzer bir olayın yaşanmasına asla izin verilmeyeceğine dair güvence verdi. Soruşturmanın, Boeing’in üretim sırasında federal düzenlemelere ve onaylanmış kalite sistemine uyup uymadığını tespit etmeyi amaçladığı belirtildi.

Alaska Havayolları’nın, Boeing 737 MAX-9 uçaklarını yere indirdikten sonra, herhangi bir bulguya rastlamadığı için, kısa süre içinde 18 uçağı hizmete döndürdüğü; ancak birkaç saat sonra, yapılan kontroller FAA’nin prosedürlerini karşılamıyor olabilir denilerek, uçakları tekrar operasyondan çektiği anlaşıldı. Şu an tüm uçaklar yerde.

Tüm MAX 9 uçuşlarının durdurulması, özellikle Alaska ve United için çok sayıda uçuş iptalini beraberinde getirdi. Alaska’nın 737 MAX 9 uçakları, toplam filosunun %20’sine karşılık geliyor. Sadece United ve Alaska’nın Ocak ayında MAX-9 ile planladığı 13.000’den fazla tarifeli uçuşu bulunuyor. FAA, MAX 9 uçaklarının yeniden uçmaya uygun olduğuna karar verene kadar bu iki havayolunun uçuş programlarını nasıl yönetecekleri büyük bir merak konusu.

Hem Alaska hem de United’ın yere indirdiği uçaklarda yapılan kontrollerde, bazı uçakların acil çıkış kapısını gövdeye bağlayan parçalarda eksiklik, gevşek civatalar ve donanım problemleri tespit edildiği açıklandı. Kaç uçakta bu tip sorunlar olduğu bilgisi paylaşılmadı.

Uçağın gövdesi ve kopan kapısı, Spirit AeroSystems tarafından üretiliyor olsa da kapının patlamasından Spirit’in sorumlu olduğuna dair bir gösterge yok. NTSB, sorunun bir tasarım hatasından değil; Boeing’in montaj süreciyle ilgili bir kusurdan kaynaklandığını düşünüyor. Kapının gövdeye bağlandığı parçaların yetersiz olduğu öngörülüyor.

Uçağın kara kutusundaki kokpit ses kayıt cihazı tarafından kaydedilen ve hayati derecede öneme sahip bilgiler, cihazın sadece iki saat kayıt yapması nedeniyle silindi. Pilotların, olayın ardından kaydı durdurmak için kokpitteki bir devre kesiciyi çekmeleri gerekiyordu. Ancak bu yapılmadı. Kazayı araştıran NTSB müfettişleri, olaydan bir gün sonra Portland’a ulaştığında, kara kutudaki veriler zaten kaybolmuştu. NTSB, FAA’ye, kokpit ses kayıt cihazları için, uçuşun son 25 saatini kaydetme zorunluluğu getirmesi yönünde uzun süredir yaptığı çağrıyı yineledi. Bu gereklilik, Avrupa dahil pek çok ülkede halihazırda yürürlükte. Son dönemde yaşanan pek çok ramak kala olayında, kayıt süresinin 2 saatle sınırlı olması nedeniyle verilere ulaşılamadı.

Seyir esnasında acil çıkış kapısının kopmasının ardından oluşan ani basınç kaybı nedeniyle, uçağın kokpit kapısı otomatik olarak açıldı ve ön bölgedeki tuvalet kapısına şiddetli bir şekilde çarptı. Boeing’in kokpit kapılarının ani dekompresyon durumunda otomatik açılmasına dair tasarım özelliğinden, pilotlara yönelik hiçbir eğitim dokümanında bahsetmediği ortaya çıktı. Bu da Boeing’in çok büyük ihmallerinden biri olarak kayıtlara geçti. Daha önce 5 ay içinde yaşanan iki 737 MAX 8 kazasının nedeni olan MCAS sistemi ile ilgili bilgilerin de pilot eğitim dokümanlarında yer almadığı ortaya çıkmıştı.

Boeing CEO’su, Dave Calhoun, çalışanlara yönelik yaptığı bir konuşmada, Alaska Airlines uçağında yaşanan olayın sorumluluğunu üstlendiğini, soruşturmada şeffaflık sözü verdiğini ve Boeing olarak hatalarını kabul ettiklerini söyledi. Calhoun, gözyaşlarını tutamadı.

Basınç farkı ile kapının otomatik açılması, kadın yardımcı pilotun kulaklığın kafasından düşmesine neden oldu. Pilotların acil durum senaryolarında sorun gidermek için kullandıkları ‘Hızlı Referans El Kitabı-Quick Reference Handbook’ kokpitten dışarı fırladı.

Patlayan acil çıkış kapısına en yakın koltukta oturan 15 yaşındaki Jack’in üzerindeki gömlek, cep telefonu ve diz üstü bilgisayarı, basınç farkı nedeniyle dışarı uçtu. Hemen kemerini bağlayan Jack, yan koltukta oturan annesinin de desteğiyle kendisini koruyabildi. Bir süre sonra da yerini değiştirdi.

Kabinde pek çok noktada hasar oluştu. İki servis masası ve yolculara ait iki cep telefonu, diz üstü bilgisayar, kopan kapının olduğu bölgeden dışarı uçtu.

Uçaktan ayrılan acil çıkış kapısı, Bob isimli bir ilkokul öğretmeninin evinin arka bahçesinde bulundu. Son derece kalabalık bir yerleşim yerine düşen 27 kg ağırlığındaki kapının kimseye zarar vermemesi büyük şans olarak nitelendirildi. Bu kapı, incelenmek üzere NTSB’nin Washington’daki malzeme laboratuvarına gönderildi. Kopan kapı üzerinde yapılacak incelemelerin, kazanın nasıl meydana geldiği ve uçakların, emniyetli bir şekilde uçabilmesini sağlamak için nelerin gerekli olduğu hakkında daha fazla bilgi verebileceği umuluyor.

Uçaktan dışarı fırlayan ve yolculardan birine ait olan cep telefonu, olaydan 2 gün sonra yol kenarında bulundu. Cep telefonunun çalışır durumda olduğu, yarıya yakın şarjı bulunduğu ve ekranda Alaska Havayolları tarafından, valizlerin uçağa yüklendiğine dair gönderilen mail bulunduğu ortaya çıktı.

Kapısı kopan 737 MAX-9, 31 Ekim 2023’te Alaska Havayolları’na teslim edildi ve 11 Kasım 2023’te operasyonlara başladı. NTSB Başkanı Jennifer Homendy, Alaska Havayolları’nın acil çıkış kapısı patlayan Boeing 737 MAX 9 uçağını, uzun süre deniz üzerinde uçulmayı gerektiren Hawaii uçuşlarında kullanmadığını açıkladı. Bunun nedeni, uçağın olaylı uçuştan önceki üç farklı uçuşta basınç sistemi uyarı ışıklarının yanması ve uçakta basınçlandırma sistemi ile ilgili bir arıza olduğu şüphesiydi. Uyarının tekrarlanması halinde hemen kalkış yapılan meydana inilebilmesi için ETOPS uçuşlarının yapılmamasına karar verilmişti.

Alaska Havayolları’nın, kapısı kopan uçağı, 11 gün boyunca Oklahoma City’de hangarda kaldı ve kablosuz internet sistemi entegrasyonu yapıldı. Kopan acil çıkış kapısının bu süre içinde sökülüp takılmış olabileceği iddia edilmişti. Ancak işlemi yapan AAR isimli şirket, bunu kesin bir dille yalanladı ve uçak içi interneti etkinleştirmek için yapılan 2KU değişikliği için, kopan kapının yakınında bile herhangi bir işlem yapılmadığı vurgulandı.

Alaska Havayolları, bu üzücü deneyimi telafi edebilmek için, uçaktaki yolculara 1.500 Dolar tazminat teklif etti. Ayrıca tüm yolcuların bu uçuş için ödedikleri bilet ücretleri de iade edildi. Ancak bu miktar tüm yolcular tarafından az bulundu.

Uçakta bulunan yedi yolcu, Washington Eyaleti’nin Ürün Sorumluluğu Yasası kapsamında, uçakta üretim hatası olduğu iddiasıyla, Boeing’e karşı bir dava açtı. Davayı açan yolcuların, olay sırasında fiziksel olarak yaralandıkları duygusal olarak travmatize olduklarını iddia eden avukatları, olayın nedenini, uçağın üretiminden kaynaklı bir soruna bağlarken; Boeing CEO’su Dave Calhoun tarafından yapılan ‘bizim hatamız’ ibaresine atıfta bulundu. Dava, acil çıkış kapısının, imalat gövdeye düzgün şekilde sabitlenmediği ekseninde ilerleyecek. Bu tip davaların önümüzdeki günlerde sayısının artması bekleniyor.

Emirates Havayolları CEO’su Sir Tim Clark, Alaska Havayolları uçağında yaşanan olayın, ABD’li imalatçı Boeing’in kalite kontrol sorunlarının “başka bir tezahürü” olduğuna inandığını söyledi. Havacılık sektöründe saygın ve son derece etkili bir isim olan Clark, Boeing’in uzun süredir kalite kontrol sorunları yaşadığına vurgu yaptı. Boeing’in en büyük müşterilerinden İrlandalı Ryanair’in sivri dilli CEO’su Michael O’leary de Boeing’in uzun süredir ciddi bir kalite kontrol sorunu yaşadığını söyleyerek, ABD’li imalatçıyı sert bir dille eleştirdi.

HANEDA’DA YAŞANAN KAZA JAPON HAVACILIĞINDA NELERİ DEĞİŞTİRDİ?

2 Ocak’ta Tokyo Haneda Havalimanı’na iniş yapan Japan Airlines’a ait Airbus A350, piste izinsiz giren sahil güvenlik uçağına çarpıp adeta küle dönmüş ve başarılı tahliye sayesinde uçaktaki toplam 379 yolcu ve mürettebat uçağı sorunsuz şekilde terk etmişti. De Havilland Dash 8 Sahil Güvenlik uçağındaki altı kişiden beşi yaşamını yitirdi. Kaptan pilot yaşıyor.

Tokyo Haneda Havalimanı’nda çarpışmanın yaşandığı 16L/34R pisti, enkaz temizliği ve onarım işlemlerinin ardından yeniden uçuşlara açıldı. Havalimanında 4 pistle operasyonlar yeniden normale döndü. Yaşanan olay nedeniyle 1.200’den fazla uçuş iptal edilirken, 200.000 yolcu durumdan etkilendi. Sahil Güvenlik ekibi ve Dash 8 uçağının kaptan pilotunun olası ihmaline odaklanan soruşturma ise tüm hızıyla sürüyor.

Ekipler olayın hemen ardından hasar tespit çalışmalarına başlarken, kaza inceleme müfettişleri, kokpit ses kayıt cihazını kurtarmaya çalıştı. Ekskavatörler ise A350’nin sağlam kalan kanadını kesti. Kömürleşmiş uçak enkazı pist kenarından kaldırıldı ve daha detaylı bir inceleme için hangara götürüldü.

Kazanın nedeninin insan hatası olduğu düşünülüyor. Hava trafik kontrolörleri ile pilotlar arasındaki konuşmaların transkriptlerinde, sahil güvenlik uçağının piste girmesi için izin verilmediği net olarak ortaya çıktı. Kule, Dash-8 pilotlarına, pist yakınındaki bir bekleme alanına kadar taksi yapmasını ve C5 noktasında durmasını söyledi. Sahil Güvenlik mürettebatının kalkış için izin verildiği izlenimine kapılmasına neyin sebep olduğu ise belli değil.

Haneda’daki kazanın ardından, havaalanındaki emniyet önlemleri de artırıldı. Hava trafik kontrol iletişimi ve uçuş operasyonları ile ilgili politikalarda çeşitli reformlar yapıldı. İlk değişiklik, kuleden direktiflerin nasıl iletilmesi gerektiğiyle ilgili. Kaza sırasındaki iletişim kayıtlarına bakıldığında sahil güvenlik uçağının kaptanının, “Bir Numara” (No.1) terimini piste girmek için onay verildiği şeklinde yanlış anladığı sanılıyor. Bu tabir aslında kulenin beklemedeki uçakların kalkış sırasını iletmek için kullandığı bir terimdi. Bu nedenle artık “Bir Numara” tabiri kullanılmayacak. Kontrol kulesi artık direktifleri basitleştirmek için uçaklara yalnızca kalkış izni verecek.

Bundan böyle havalimanlarında tek görevi pistteki faaliyetleri takip eden radarı izlemek olan özel bir kişi görevlendirilecek. Bu personel, pistte henüz kalkış izni almamış bir uçak tespit ettiğinde derhal kontrolörlere bilgi verecek. Japonya Ulaştırma Bakanlığı bu personelleri, Haneda dışında Narita (NRT) ve Kansai (KIX) gibi radar yeteneklerine sahip diğer büyük havalimanlarında da istihdam etmeyi planlıyor.

Ayrıca pilotların artık kule tarafından kullanılan komut ifadelerini de yeniden öğrenmeleri gerekiyor. Ülkedeki büyük havalimanlarının pistleri de daha iyi görünürlük için yeniden boyanacak.

Japan Airlines, havacılık emniyetini iyileştirmek ve olaydan alınan dersleri sonraki nesillere aktarmak amacıyla, uçağın enkazını hem şirket çalışanları hem de halka sergilemeyi düşünüyor. A350’den geriye gövde, kanat, dikey stabilizatörü ve motorlara ait parçalar kaldı.

Havayolu, Ağustos 1985’te 520 yolcu ve mürettebatın tamamının yaşamını yitirdiği bir kaza yapan Boeing 747SR uçağına ait gövde parçalarını da aynı şekilde koruyor ve sergiliyor. Sergide uçağa ait parçaların yanı sıra kaza mahallinden toplanan yolculara ait çeşitli eşyalar da yer alıyor. Haneda’dan Osaka’ya iç hat uçuşu yapan 747, kazadan yedi yıl önce yapılan yanlış bir tamir nedeniyle düşmüştü.

Havayolunun Emniyet Geliştirme Merkezi, hafta içi her gün halka açık. İçeride rehberli turlar düzenleniyor. Giriş için önceden rezervasyon yapmak gerekiyor.

2023’TE AIRBUS-BOEING REKABETİNİN GALİBİ KİM OLDU?

Airbus ile Boeing arasındaki rekabetin 2023 yılındaki galibi Airbus oldu. Avrupalı imalatçı, 2023 yılında 87 müşteriye toplam 735 uçak teslim etti. Bu, 2022 rakamlarına göre %11’lik artış anlamına geliyor. Buna karşılık Boeing, 2023 yılını 528 uçak teslimatıyla kapattı.

Airbus’ın 2023 yılında yaptığı uçak teslimatlarının %34’ü Avrupa’da, %32’si Asya-Pasifik’te ve %17’si Kuzey Amerika’da gerçekleşti. Teslim edilen uçakların 68’i A220 ailesi; 571’i A320 ailesi; 32’si A330 ailesi; 64’ü A350 ailesine aitti.

Tüm bu rakamlar, Avrupalı üreticinin 2019 yılında gerçekleştirdiği 863 uçak teslimatının ardından; pandemi öncesinden bu yana en yüksek teslimat rakamlarına ulaştığı anlamına geliyor. Airbus CEO’su Guillaume Faury, elde edilen etkileyici sonuçdan memnuniyetini dile getirdi. 2023’ün Airbus’ın Ticari Uçak tarafında,hedeflerin gerçekleştiği olağanüstü satış ve teslimatlarla dönüm noktası niteliğinde bir yıl olduğunu söyledi. Küresel endüstriyel sistemlerinin artan esnekliği ve kapasitesinin yanı sıra, havayollarının filolarını en modern ve yakıt tasarruflu Airbus uçaklarıyla yenileme yönündeki güçlü talebin de aralarında bulunduğu bir dizi faktörün, hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olduğunu söyledi. Bu dikkate değer başarı için müşterilerine, tedarikçi ortaklarına ve tüm Airbus ekiplerine teşekkür etti.

2023 yılı, uçak siparişleri açısından da bereketli bir yıl oldu. Airbus, yıl boyunca toplam 2.319 brüt sipariş aldı. Bu sayı 2022’de 800’ün biraz üzerindeydi. Üreticinin 2023’te tek seferde aldığı en büyük iki siparişi Hintli havayollarından geldi. 23 Haziran’da düşük maliyetli havayolu IndiGo, 125 adet A320neo ve 375 adet A321neo olmak üzere 500 uçak siparişi verdi. Sadece dört gün sonra Air India’dan 140 adet A320neo, 70 adet A321neo ve 34 adet A350-1000 siparişi geldi.

Airbus’ın tek seferde aldığı en büyük geniş gövdeli uçak siparişi, yılın bitmesine kısa bir süre kala Türk Hava Yolları’ndan geldi. THY, 50 adet A350-900 ve 15 adet A350-1000’in yanı sıra 5 adet A350F ve 150 adet A321neo siparişi verdi.

Airbus Ticari Uçaklar CEO’su Christian Scherer: “Hiçbir yılda bu kadar çok A320 veya A350 satmadıklarını söylerken. A350-1000 için yedi yeni müşteriyi kazanmalarının da olağanüstü bir başarı olduğunu söyledi. Sipariş sayısının yüksek olması, üreticinin yıl sonu itibariyle teslim edilmeyi bekleyen stok siparişinin 8.598 uçağa yükseldiği anlamına geliyor.

Boeing’in 2023 yılında müşterilerine yaptığı 528 teslimat, geçtiğimiz yıl yapılan 480 teslimata göre yüzde 10’luk bir artışa işaret ediyor. 737 ailesi uçakları, 2023 yılında da Boeing’in en popüler uçakları olurken, yapılan tüm teslimatların dörtte üçünü oluşturdu. 2023’te 396 adet 737 ailesi uçağı teslim edildi. 73 adet 787, 32 adet 767, 26 adet 777 müşterilere verildi. Boeing 747’nin sonuncusu da 2023’te sahibi Atlas Air filosuna katıldı ve havacılıkta bir devir kapandı.

Boeing, iptal ve dönüşümler de hesaba katıldığında, 2023 yılını 1.314 net sipariş ile kapattı. ABD’li imalatçı 2022’yi 774 net sipariş ile kapatmıştı.

BUĞDAY TARLASINA İNEN RUS UÇAĞI PARÇALANACAK!

12 Eylül 2023’te Ural Havayolları’na ait A320, Omsk Havalimanı’na gitmek üzere Soçi’den havalandı. Uçağın hidrolik sisteminde yaşanan bir arıza nedeniyle, pilotlar Novosibirsk’e divert kararı aldı. Uçağın iniş takımlarının kapanmaması ve alçak irtifada seyretmeleri nedeniyle yakıt kritiğine girildi. Kokpit ekibi, uçağı Novosibirsk Havalimanı yakınlarındaki bir araziye indirdi.

Rus basınında çıkan haberlere göre, yakıtı bittiği için buğday tarlasına inmek zorunda kalan Airbus A320 uçağı parçalanacak. Uçakta yapılan kapsamlı değerlendirmeler tamamlandı. Uçağı sağlam bir şekilde kurtarmaya yönelik tüm girişimlerin tükendi. A320’nin bulunduğu yerden uçurulması planından vazgeçildi ve parçalara ayrılmasının daha uygun olduğuna karar verildi.

Ural Havayolları’na ait uçakta yeniden kullanılabilecek tüm parçalar dikkatli bir şekilde sökülerek, şirketin hangarına taşınacak, kalan enkaz da tarladan kaldırılacak.

Ural Havayolları tarafından konuyla ilgili resmi bir açıklama yapılmazken, soruşturma bitene kadar herhangi bir karar verilmeyecek bilgisi paylaşıldı. Uçağın kaderinin sigorta şirketi AlfaStrakhovanie ile yapılan görüşmelere bağlı olduğu bildirildi.

Rusya’nın Ubinsky Bölgesi Başkanı Oleg Konyuk, Ural Havayolları’nın, uçağın indiği buğday tarlasının sahibine Eylül 2024’e kadar olan masraflarını karşılamak için bir yıllık kira ödediği bilgisini paylaşmıştı. Daha önce, kar yağışı sonrası yerin donması ve uçağın bulunduğu yerden havalanması yönünde bir karar alındığını; şimdi uçağın bulunduğu zemin donmasına rağmen havalanma kararının iptal edildiğini söyledi.

Olayla ilgili 31 Ekim’de hazırlanan ilk rapor, Rusya Federal Hava Taşımacılığı Ajansı (Rosaviatsiya) tarafından beğenilmedi ve yeni keşfedilen koşullar nedeniyle yeni bir soruşturma süreci ve rapor hazırlanmasına ihtiyaç duyulduğu söylendi.

Daha sonra 17 Kasım 2023’te Rosaviatsiya’nın hazırlanan orijinal raporda “15 hata ve çelişki tespit ettiği” açıklandı. Rus sivil havacılık otoritesinin endişeleri arasında, özellikle pilotların eğitimi seviyesinin “kabul edilemeyecek kadar düşük” olması ve çeşitli tutarsızlıklar bulunuyordu. Olayın ardından pilotların istifa etmesi istendi, ancak pilotlar bu talebi reddetti.

adbanner