Havacılık Bülteni-79

PEGASUS UÇAĞI PİSTTEN ÇIKTI!

5 Ocak 2020 Pazar günü itibariyle İstanbul’u etkisi altına alan şiddetli yağmur ve rüzgar, uçuş trafiğini de ciddi şekilde etkiledi. Özellikle İstanbul Havalimanı’nda rüzgar hızının saatte 105 kilometreye kadar çıktığı anlar yaşandı. Çok sayıda uçak pas geçmek zorunda kalırken; başka havalimanlarına divert edilenler de oldu.

Hava muhalefetinin yarattığı tatsız olay ise korkulan İstanbul Havalimanı’nın aksine; rüzgar hızının İstanbul Havalimanı’nın yarısı kadar olduğu Sabiha Gökçen’de yaşandı.

7 Ocak Salı sabahı Pegasus Havayolları’nın PC747 Sharjah seferinden dönen Boeing 737-800, Sabiha Gökçen Havalimanı’na teker koyduktan sonra kayarak pistten çıktı. Toprak alanda çamura adeta saplanarak duran uçaktaki 164 yolcu slide olarak adlandırılan şişme kaydırak yardımı ile tahliye edildi ve terminale alındı. Yolcu ve mürettebattan yaralanan olmadı. Yaşanan kırım sırasında rüzgar hızı, 030 dereceden 27 knot yani saatte yaklaşık 50 km olarak ölçülürken; hamleli esen rüzgarın hızı anlık olarak saatte 68 km’ye çıkıyordu.

Olayın ardından Sabiha Gökçen Havalimanı’nın hizmet veren tek pisti uçağın kurtarılması ve pistin temizlik çalışmaları için kapatıldı.

Pistin kapanması nedeniyle Sabiha Gökçen Havalimanı’na inecek uçaklar, İstanbul Havalimanı’na yönlendirildi. Başlangıçta 1 saat içinde açılması planlanan pist, neredeyse 24 saat sonra açılabildi. Onbinlerce yolcu mağdur olurken; özellikle olayın yaşandığı ilk saatlerde havalimanı terminalinde kendilerine sağlıklı bilgi aktarılmayan yolcular ıslıklı protestolarda bulundu. Hem Pegasus uçağının bulunduğu yerden hava koşullarının da etkisiyle çok geç çıkarılabilmesi ve havalimanının 24 saate yakın kapalı kalması; hem de yolcuların şiddetli protestosuna maruz kalınmayı gerektirecek bilgilendirme eksikliği gibi konular nedeniyle sektörde hafta boyunca Sabiha Gökçen’de kriz yönetimi mi eksik konuları gündeme geldi.

Öte yandan Pegasus uçağının yaşadığı kırımın ardından hafta boyunca sektörün en çok tartıştığı konulardan biri de 2014 yılında ihalesi yapılan ve 2015’te yapımına başlanan ikinci pistin bu kadar uzun sürede neden tamamlanıp hizmete başlayamadığı oldu. Sabiha Gökçen’e bir pistin yapılamadığı dönemde dünyanın en büyük terminaline ve aktif iki piste sahip İstanbul Havalimanı’nın sıfırdan inşa edilmiş olması soru işaretlerini artırdı. Yıllardır yolcu sayısında rekor artış yaşayan ve mega havalimanı haline gelen Sabiha Gökçen’de tek pist bulunması uçuş operasyonlarının sıfır hata ile yönetilmesini zorunlu kılıyor ve böylesi olağanüstü durumlar yaşandığında havalimanının tamamen uçuşlara kapanması sonucunu doğuruyor. Yıllar içinde beklenenden çok daha fazla uçuş trafiğine sahip hale gelen havalimanının hizmet veren tek pistinin rutin bakımları bile, gece 01-05 arasında havalimanın gece operasyonlara kapanmasıyla yapılabiliyor.

THY UÇAĞI SERT İNİŞ YAPTI!

Öte yandan 6 Ocak Pazartesi günü, Türk Hava Yolları’nın TK1265 sefer sayılı uçuşuyla Varşova’ya gitmek üzere İstanbul Havalimanı’ndan kalkan TC-JSK tescilli Airbus A321 uçağının kokpit ekibi, iniş takımlarından gelen uyarılar üzerine İstanbul Havalimanı’na geri dönüş kararı aldı.

Kalkıştan 32 dakika sonra, şiddetli rüzgarın da etkisiyle İstanbul Havalimanı’na havacılıkta ‘hard landing-sert iniş’ olarak adlandırılan şekilde inebilen uçağın gövdesinde burkulma oluştu.

Gövde burkulmaları kaynaklı bakım işlemlerinin aşırı pahalı olması nedeniyle THY’nin uçağı kullanamayacağı düşünülüyor.

Haftanın diğer tatsız olayı ise Antalya’da yaşandı. Yolcusuz olarak Moskova’dan gelen Rus Nordwind Havayolları’na ait VQ-BRS tescilli Airbus A321 tipi yolcu uçağı iniş takımlarındaki sorun nedeniyle iki kez pas geçti. İtfaiye eşliğinde gerçekleştirilen üçüncü denemede inmeyi başaran uçağın lastiği patladı. İniş takımları ve gövdesi zarar gören ve pistte mahsur kalan uçağın kurtarılması ve temizlik çalışmaları nedeniyle Antalya Havalimanı’nda 18C/36C pisti operasyona kapatıldı. Kokpit ekibinin iniş öncesinde kuleye uçakta duman olduğunu deklare ederek acil iniş izni istediği iddia edildi.

ANADOLU JET YURT DIŞINA AÇILIYOR!

THY tarafından Kamuoyu Aydınlatma Platformu’na yapılan açıklama ile Anadolujet’in 2020 yaz sezonunda Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan dış hat seferlerine başlayacağı duyuruldu.

Anadolujet’in 29 Mart 2020 itibariyle Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan Abu Dhabi, Amsterdam, Bağdat, Bahreyn, Bakü, Barcelona, Berlin Tegel, Brüksel, Dammam, Dubai, Düsseldorf, Frankfurt, Cidde, Kuveyt, Medine, Milano, Münih, Paris Charles de Gaulle, Riyad, Roma, Stuttgart, Tiflis, Tahran, Londra, Tel Aviv ve Viyana’ya uçağı öğrenildi.

Sabiha Gökçen’de Pegasus ile olan rekabeti farklı bir şekilde sürdürme kararı alan THY, 2020 itibariyle, Sabiha Gökçen uçuşlarında koltuk kapasitesini yüzde 5 oranında azaltmıştı. Anadolu Jet’in yurt dışı uçuşlarının beklenen talebi görmesi halinde THY markasının Sabiha Gökçen’den tamamen çekilebileceği öngörülüyor.

AnadoluJet ayrıca Antalya, Bodrum ve İzmir’den Kuveyt’e ve İzmir’den Tel Aviv’e de uçacak.

BOEING 737 MAX UÇAKLARINDA KISA DEVRE RİSKİ!

5 ay içinde iki ölümlü kazaya karışarak yere indirilen ve on aydır uçamayan Boeing 737 MAX tipi uçakları ile ilgili iddiaların arkası kesilmiyor. Hafta içinde yaşanan son gelişmeler Boeing’in 2020’nin ilk çeyreğinde yeniden gökyüzüyle buluşturmanın hayalini kurduğu 737 MAX’taki sorunun sadece yazılımdan ibaret olmayabileceğini gösteriyor.

Yaşanan iki kazanın sebebi olarak, uçağı dengede tutmaya yarayan (MCAS) sistemi gösterilmişti. Ancak uçağın motorları ve kablolama sistemi ile ilgili iki yeni aksaklıktan şüpheleniliyor.

İki kritik kablo demetinin birbirine çok yakın olduğu tespit edildi ve bu durumun herhangi bir kısa devre problemi yaratıp yaratmayacağını araştırılıyor. Şu ana kadar üretilen yaklaşık 800 uçaktaki kablo demetlerini ayırmak gerekip gerekmediğini belirlenmeye çalışılıyor. Boeing ise, böylesi bir düzeltme işlemi gerekirse bile kablo demetlerini bir kelepçe kullanarak ayırmak için uçak başına sadece bir ila iki saat gerekeceğini iddia ediyor. Bu işlem sırasında; kablolara ek hasar verilebileceğinden korkan Boeing yönetimi, uçağın kablo sisteminde değişiklik yapmak konusunda oldukça gönülsüz.

Bahsedilen kablolar yatay ve dikey kuyruğun kontrolünü sağlayan motora bağlanıyor. Meydana gelebilecek kısa devre, uçuş kontrol bilgisayarından, stabilizatörü kontrol eden motora, uçağın burnunu aşağı bastıracak ya da yukarı kaldırabilecek sinyaller gönderilmesinden endişe ediliyor. Böylesi bir senaryoda ise yaşanan iki ölümlü kazada MCAS yazılımının yarattığı uçağın kontrolden çıkması sonucunu doğurabilir.

Öte yandan 737 MAX uçaklarının motorlarındaki rotorlarından birinde, parçalanmaya neden olabilecek yapısal zayıflık tespit edildi. Bu potansiyel sorun şimdilik düşük ihtimal görünse de havayollarının uçak hizmete dönmeden önce mümkün olduğu kadar çok sayıda MAX motorunu kontrol etmesi öneriliyor.

Yeni yıl ile birlikte 737 MAX imalatının durdurulması kararının ardından, bu uçağın üretim programında çalışan işçiler kalıcı olarak farklı bölümlere kaydırılmaya başlandı. Bu karar Boeing 737 MAX’lerin imalatının tamamen mi duracağı sorularını akıllara getirdi.

Öte yandan FAA, 737 MAX uçaklarının yeniden uçabilir noktaya geldiği durumda, Boeing’in bilgisayar tabanlı eğitimin yeterli olduğu görüşünü reddederek tüm pilotların zorunlu bir simülatör eğitiminden geçmesi gerektiği konusunda ısrarcı ve bu konuda bir regülasyon hazırlama kararı alındı.

Görünen o ki gökyüzüyle buluştuğu haberinden önce Boarding Info havacılık Bültenleri’nde 737 MAX ile ilgili daha çok haber ve gelişmeye yer vereceğiz.

ATLASGLOBAL’İN UÇUŞ AĞI DARALIYOR!

Uçuşlarına 16 Kasım-21 Aralık 2019 tarihleri arasında ara veren AtlasGlobal aldığı yeni bir kararla, 8 Ocak tarihinden itibaren İstanbul Havalimanı’ndan gerçekleştirdiği Londra Stansted, Paris CDG ve Amsterdam Schiphol Havalimanı uçuşlarını durdurdu. Kararın talep eksikliği nedeniyle alındığı duyurulurken biletli yolculara, tarife değişikliği sebebiyle biletiniz iptal edilmiştir mesajıyla durum bildirildi. İç hatlarda Antalya uçuşunu da durduruan havayolu şuan sadece İstanbul’dan Bağdat, Tahran ve Tel Aviv’e uçuyor.

HYUNDAI UÇAN OTOMOBİLİNİ TANITTI!

Güney Koreli otomotiv devi Hyundai, otonom uçan otomobil konseptini görücüye çıkardı. Las Vegas’taki CES Fuarı’nda Kişisel Hava Aracını anlamına gelen Personel Air Vehicle yani PAV isimli aracını gerçek ölçülere sahip bir mock-up üzerinden tanıtan şirket, akıllı şehir ulaşımına yönelik kentsel hava hareketliliği vizyonunun merkezine koyduğu otonom elektrikli uçan arabanın dikey kalkış ve iniş yapabileceğini açıkladı. Hyundai ve Uber’in işbirliğiyle geliştirilen uçan arabada karbon fiber bazlı kompozitler yoğun olarak kullanılacak. Yerden ortalama 500 metre yüksekte seyredecek, 4 yolcu taşıyabilecek uçan arabanın saatte 333 km hızla ulaşabilmesi beklenirken menzili 100 kilometrenin biraz üzerinde olacak.

Uçan araba konusunda Uber oldukça deneyimli ve şimdiye kadar epey yol aldı. Daha önce Embraer, Bell ve Boeing yan kuruluşu Aurora gibi daha geleneksel havacılık ortaklarına imza atan Uber Elevate, uçan taksilerin artık sadece 5 yıl uzağımızda olduğunu düşünüyor.

Bu yıl gösteri uçuşlarına başlamayı planlayan Uber Elevate’in ilk olarak Dallas, Los Angeles ve Melbourne’de piyasaya çıkması bekleniyor. Hyundai’nin PAV modelinin ne zaman piyasaya sürülebileceği için ise şimdilik kesin bir bilgi yok.

DELTA’NIN PARALEL GERÇEKLİK TEKNOLOJİSİ

ABD’li Delta Havayolları tarafından geliştirilen teknoloji ilk kez duyuruldu. Bu yıl Detroit Havalimanı’nda denenmeye başlanacak Paralel Gerçeklik isimli teknoloji oldukça ilgi çekici.

Teknoloji, çok sayıda yolcunun aynı ekrana özel bir gözlük kullanmadan baktığında farklı içerikleri görüntülemesini ve kendi dilinde bilgi alabilmesini sağlıyor.

Çok görüntülü piksellerden ve özel teknolojiden yararlanarak hayata geçirilen bu yenilik, her yolcunun dijital ekrandan kendi dilinde kişiselleştirilmiş bilgilere ulaşmasını sağlayacak.

Paralel Gerçeklik ekranı teknolojisinde, yolculardan biniş kartlarını taramaları ve kullanmak istedikleri dili seçmeleri istenecek ve daha sonra ilgili ekranlarda kendilerine kişiselleştirilmiş mesaj ve bilgiler sunulacak.

Havalimanında yol bulma, uçuş bilgileri veya güncellemeleri, biniş süresi, en yakın lounge gibi bilgiler ekranda sunulurken; sistemde müşterilere ait bilgilerin saklanmayacağı vurgulandı.

Yolcuların o dili konuşmasa bile teknoloji sayesinde en yoğun havalimanlarını bile rahatlıkla dolaşabilme potansiyeline sahip olması sağlanacak. Teknoloji sayesinde yolcuların stresi azaltılacak ve zaman kazandırılacak.

adbanner