737 MAX Uçaklarında Kısa Devre Riski

Beş ay içinde meydana gelen iki ölümlü kaza ile 346 kişinin yaşamına mal olan ve 12 Mart 2019’dan bu yana uçamayan Boeing 737 MAX uçakları hakkında yepyeni iddialar ortaya atıldı. Hem Boeing hem de regülatörler, uçağı en ince ayrıntılarına kadar kontrol ediyor. Gündeme gelen en yeni iddialar ise uçağın kablolama sistemi ve motorlarında sorunlar yaşandığı ve havada kablolar arasında kısa devre ihtimali bulunduğu yönünde…

Amerikalı imalatçı Boeing’in 2020’nin ilk çeyreğinde yeniden gökyüzüyle buluşturmanın hayalini kurduğu 737 MAX uçaklarında; yazılım kaynaklı sorunların ötesinde yepyeni problemlerin bulunduğu konuşuluyor.

MAX uçaklarını hizmete döndürme çalışmasının bir parçası olarak, hem şirket hem de regülatörler yeni potansiyel tasarım kusurlarını ortaya çıkarmak üzere, uçakları her yönden etraflıca inceliyor.

Amerikan Federal Havacılık İdaresi’nin (FAA) talebi doğrultusunda, Aralık ayında uçaklar üzerinde; potansiyel acil durum senaryosu oluşturulduğunda; kilit sistemlerin buna ne kadar zamanda reaksiyon göstereceği; potansiyel tehlikeleri doğru bir şekilde değerlendirip değerlendirmediğini belirlemek için detaylı bir çalışma gerçekleştirildi.

Bu çalışma sonunda ortaya konulan en acil konular arasında, MAX uçaklarının kuyruk kontrolünü sağlamaya yardımcı olan kablolama sistemi ile ilgili daha önce hiç üzerinde durulmamış potansiyel riskler ortaya çıkarıldı.

Boeing’te uzmanlar şimdi, iki kritik kablo demetinin birbirine çok yakın olup olmadığını ve bu durumun herhangi bir kısa devre problemi yaratıp yaratmayacağını araştırıyor. Pilotların doğru aksiyon almaması durumunda, bu sorunun uçağı düşürebileceği düşünülüyor. Boeing, hala böylesi bir senaryonun uçuş sırasında gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini ve şu ana kadar üretilen yaklaşık 800 uçağın içindeki tel demetlerini ayırmak gerekip gerekmediğini belirlemeye çalışıyor. Şirket, böylesi bir düzeltme işlemi gerekirse bile kablo demetlerini bir kelepçe kullanarak ayırmak için uçak başına sadece bir ila iki saat gerekeceğini iddia ediyor. Şirket, böylesi bir onarım işlemi sırasında; kablolara ek hasar verilebileceğinden korktuğu için, uçağın kablo sisteminde değişiklik yapmak konusunda oldukça gönülsüz.

Bahsedilen kablolar yatay ve dikey kuyruğun kontrolünü sağlayan motora bağlanıyor. Kablolama sisteminde meydana gelebilecek kısa devre durumunun sonucunda, uçuş kontrol bilgisayarından, stabilizatörü kontrol eden motora, uçağın burnunu aşağı bastıracak ya da yukarı kaldırabilecek kararlar almasını sağlayacak sinyaller gönderilmesinden endişe ediliyor. Böylesi bir senaryoda ise her iki ölümlü kazada MCAS yazılımının sebep olduğu şekilde uçak kontrolden çıkarak burun aşağı dalışa geçebilir.

Üstelik iddiaları daha da ileri boyuta götürüp, MAX uçaklarının öncülü olan 737 NG uçaklarında da aynı sorunun var olup olmadığını araştırması gerektiğini düşünen çok sayıda uzman da var. Şu anda dünya genelinde yaklaşık 6.800 adet 737 NG aktif olarak hizmette.

Kıdemli Boeing mühendisleri, bu tür sorunların, tespit ve tedavi aşamalarının MAX uçakları ve Boeing’e özgü bir şey olmadığını, kısacası durumun olağandışı olmadığını iddia ediyor.

MAX ile ilgili yeni olumsuz iddiaların ortaya çıkması, 103 yıllık şirketin içinde bulunduğu krizin daha da büyüyebileceğini gösteriyor. Uçakların yere indirilmesine gerekçe olarak, uçağı dengede tutmaya yarayan Maneuvering Characteristics Augmentation System (MCAS) adı verilen sistemde yaşanan sorunlar gösterilmişti. Hatalı hücum açısı verileri üzerinden uçağı burun aşağı dalışa geçiren sistemdeki sorunun giderilmesi için yaklaşık 10 aydır yazılım güncelleme çalışmaları yapılıyor. Boeing, yazılım için bir düzeltme geliştirdi, ancak henüz onaylanmadı; uçağın hizmete geri dönmesi beklenenden çok daha uzun sürdü.

MOTORLARA DA GENİŞ İNCELEME

737 MAX uçaklarının motorları da regülatörler tarafından dikkatle inceleniyor. FAA yetkilileri, General Electric ile Safran ortaklığı olan motor üreticisi CFM’in geliştirdiği ve 737 MAX uçaklarına güç veren motorların rotorlarından birinde, parçalanmaya neden olabilecek yapısal zayıflık tespit edildi. Bu potansiyel sorunun şimdilik düşük ihtimal görünmesi ve regülatörlerin acil bir düzeltme gereksinimi duyulmasına yönelik adım atmamasına rağmen, havayollarının uçak hizmete dönmeden önce mümkün olduğu kadar çok sayıda MAX motorunu kontrol etmesi öneriliyor.

Ayrıca geçtiğimiz günlerde, uçağın motorlarını yıldırım düşmesine karşı savunmasız bırakan bir imalat problemi keşfedilmişti. İşçilerin uçağa motor takarken tesadüfen keşfettikleri problemin ardından FAA, motor paneline yıldırım koruması gerektiren bir direktif hazırlıyor. Boeing de konunun çözüme kavuşması için çalışmalarını sürdürüyor.

FAA ve Boeing, 737 MAX uçakları için önerilen tüm değişiklikleri gözden geçirip elde edilen bulguları dikkatli şekilde analiz ediyor. Bu gözetimin bir parçası olarak, tanımlanan tüm potansiyel güvenlik sorunları çözüme kavuşturulmadan, uçakların yeniden gökyüzü ile buluşmasına dair onayların verilmesi söz konusu görünmüyor.

Hükümet yetkilileri, uçağın tüm güvenlik gereksinimlerini karşıladığını göstereceği, yeniden sertifikasyon sürecinini başlatacak testi uçuşlarının bir an önce başlatılması gerektiği konusunda Boeing yetkililerini uyarıyor. Test için de olsa MAX uçaklarının yeniden gökyüzü ile buluşması, uçağın geleceği açısından çok önemli bir kilometre taşı olacak. FAA, 737 MAX uçaklarının yeniden uçabilir noktaya geldiği durumda, tüm pilotların zorunlu bir simülatör eğitiminden geçmesi gerektiği konusunda ısrarcı.

American Airlines ve Southwest uçuş planlamasında Nisan ayına kadar MAX uçaklarına yer vermezken; United ise Haziran ayına kadar uçuş planlamalarına MAX uçaklarını almadı. Uçakların ne zaman gökyüzü ile buluşacağını hep birlikte göreceğiz.

Bir Bakışta | Boarding Info’da 737 MAX ile İlgili Tüm Haberler

Muhammed YILMAZ

adbanner