İngiltere’nin Kent kasabasında büyüyen ve ilk uçuşunu 26 Mayıs 1976’da yapan Frederick W Finn, dünyanın en fazla havayolu seyahati yapan kişisi olarak Guiness Rekorlar Kitabı’nda yerini aldı. Bu durumun ilk fark edilişi, 1983 yılına kadar uzanıyor. Concorde, Finn’in çok fazla bilet aldığını fark ederek gerekli başvuruyu yapıyor. 2003 yılı haziranına kadar uçakla 22 milyon 370 bin kilometre yol kat ederek bu ünvanı almaya hak kazanıyor. Londra ile New Jersey arasında düzenli olarak gidip gelen Finn, bugüne kadar 2000’den fazla defa Atlantik’i uçakla geçti. Üstelik bu uçuşların 718’ini süpersonik yolcu uçağı Concorde ile gerçekleştirdi.
Fred her zaman 9A koltuğunda seyahat ediyor ve bugüne kadar yaptığı en uzun uçuş Londra’dan Singapur’a olmuş. Çoğuna birden fazla olmak üzere 139 ülkeye gitmiş. 600’den fazla defa gittiği Kenya’nın onun için ayrı bir önemi var. Ayrıca Gürcistan’ı da çok sevmiş.
Bu kadar çok seyahati tahmin edebileceğimiz üzere iş amaçlı gerçekleştirmiş. Uzun süre uluslararası lisans şirketleri için çalışan Finn, anlaşmaları sunmak ve anlaşmazlıkları gidermek için yıllarca dünyayı turlamış. Hatta bir sözleşme konusu için New York ve Londra arasında bir günde üç uçuş gerçekleştirerek ayrı bir rekor kırmış.
İlgili Haber | Concorde Günümüzde Uçmaya Devam Etse Ne Olurdu?
Yaklaşık 52 yıldır gökyüzünde olan Finn, klasik Boeing Stratoliner’den 747’ye kadar uçak kabinlerinin çoğunu gördü, bugünün yeni nesil uçakları ile seyahat ediyor. Uçak kabinlerinin geçirdiği evrimi en yakından izleyenlerden biri oldu. Bu sürede birçok ikonik havayolu markasının ortadan kayboluşuna da şahitlik etti.
Travel + Leisure, açılış konuşmacısı olduğu Hamburg’daki Kristal Kabin Ödülleri Töreni’nde Finn’le buluşup, kendisiyle bir röportaj yapmış ve değişen yolcu deneyimi hakkındaki görüşlerini paylaşmasını istemiş. Finn’in söylediği en çarpıcı cümle “bugünün havayolları tarafından biraz hayal kırıklığına uğruyorum” olmuş.
“Her şey çok iyi, yeniliklerle birlikte burada dağıtılan ödüller yapılan çalışmalar oldukça güzel. Ancak, biliyorsunuz, bugün havayolları birer full servis ile düşük maliyetli (low cost) arasında melez durumda. Bu yüzden, sahip oldukları tüm cazibeyi kaybettiler. Koltuklar dar ve sıkışık. Eskiye geri dönmeliler. Her şey kâr için yapılmamalı ve insanlar unutulmamalı” diyor. “Eskiye gittiğimde, büyük bir koltukta otururduk. Şimdi, çok ticarileşti ve çok rahatsız oldu” diye ekliyor.
Yolculuklarında “jet lag” meselesinin üstesinden nasıl geldiği sorulduğunda; Finn, jet lag olayına inanmadığını söylüyor. varış noktasında yerel saate göre kendisini ayarlamanın önemli olduğunu söylüyor. Uçak kapısını kapattığı anda saatini gideceği yere ayarlayarak o saate göre yaşamaya başlıyor. Oraya vardığında, yerel zamanda yatağa gidiyor. Sabah uyandığında jet lag olmadığını iddia ediyor.
Ayrıca, uçuşta dehidrasyonun (vücudun su kaybetmesi) önemli olduğuna inanıyor ve bol su içiyor. Ancak cildi için özel bir bakım yapmadığını söylüyor. “Yaptığım tek şey, çıplak cildime her saat başı su püskürtüyorum ya da gözlerimi 15 dakika boyunca kapatıyorum” diyor. “Yeni Boeing Dreamliner’ı seviyorum çünkü kabindeki hava daha nemli” diye ekliyor.
Finn, uçakta alkol almanın vücut için kötü olduğunu söyleyen uzmanlarla aynı fikirde değil. Uçuşta kırmızı şarap içtiğini ve kendisini hiç etkilemediğini söylüyor. “Uçuşta beni etkileyen tek şey şampanya” diyor.
İlgili Haber | Pilotlar Alkollü Uçabilir mi?
Finn’e sık uçan yolculara ne gibi tavsiyeler sorulduğunda ise; “uçuştan önce sarhoş olacak kadar içki içmeyin. Kendinize yapabileceğiniz en büyük kötülük bu. Çünkü sizi çok daha kötü hissettirecek” diyor. Uçuş korkusu olanlar için ise uçmak konusunda deneyimli biriyle konuşmayı öneriyor.
Pan Am Havayolları’nın düzenlediği uçuş korkusunu yenmek üzerine bir eğitime katıldığını söyleyen Finn, “havayollarının çoğu şu anda buna benzer eğitimler veriyor ve % 98 başarı oranı var; bunlara katılın” diyor. “Bence uçuş korkusu doğal bir şey; çünkü nereye gideceğinizi göremiyorsunuz” diye ekliyor.
Finn’in kabinde herhangi bir evcil hayvanı, ağlayan bebeğe tercih edebileceğini söylüyor. Finn uçmayı çok sevse de, saatlerce süren uçuşların hayranı değil. Aslında, onun ideal yolculuğu kısa ve süpersonik olanlar. “Concorde ile 27 yıllık bir aşk ilişkim vardı” diyor. “Dünyanın en muhteşem, en güzel uçağıydı. Gökyüzündeki bir sanat eseriydi adeta” diyerek hayranlığını anlatmaya çalışıyor.
Finn, Concorde ile 718 kez uçtuğu için ayrı bir rekorun da sahibi. Hatta bir günde Atlantik üzerinde üç kez uçtuğu da olmuş. Yeni ses üstü uçak üretim programlarının ilerleyişini yakından takip ediyor ve NASA’nın geçtiğimiz günlerde duyurduğu Lockheed Martin ile üzerinde çalıştıkları düşük sonik patlamaları olan uçak üretimi konusunda çok heyecanlanmış.