Bilim insanları, drone’lar ile şehirlerdeki hava kirliliğinin daha iyi izlenebileceği bir sistem tasarlıyor.
Çok çeşitli büyüklük ve işlevlere sahip drone’lar, günümüzde birçok farklı alanda görev yapıyor. Bir grup vizyoner bilim insanı, şehir merkezlerindeki hava kirliliği seviyelerini izlemek konusundaki uygulamaları iyileştirmek üzere bir sistem tasarladı ve bu projede drone’ları kullanmaya karar verdi. Hedef, drone filolarının şehrin semalarında devriye gezmesi. Bu esnada drone’lar tarafından okunan değerlerin gerçek zamanlı olarak bir merkeze iletilmesi ve ardından bir sonraki uçuş için yeniden şarj olmak üzere merkeze geri dönmelerinin sağlanması.
Drone hareketliliği, kirlilik seviyelerinin daha doğru bir şekilde ölçülmesini sağlıyor
Sürekli yinelenen bu mobil hava testinin sonucu, yalnızca kentsel alanlardaki kirlilik seviyelerinin daha doğru ölçümlenmesi ile sınırlı kalmayacak. Zaman içinde hava kirliliğinin en ağır yüküne hangi mahallelerin ve toplulukların maruz kaldığına dair gelişmiş bilgiler de elde edilecek.
Hava kirliliği seviyesindeki ölçüm için geliştirilen drone tabanlı bu yaklaşım, MIT Üniversitesi’nin ‘New Engineering Education Transformation – Yeni Mühendislik Eğitim Dönüşümü – NEET’ programından yeni mezun olan bir grup tarafından hayata geçirildi. Ekibin içinde Berke Saat isimli bir Türk bilim insanı da yer alıyor.
Drone sistemleri, çoğu şehirde şu anda sabit ölçüm birimlerinin kullanıldığı hava kirliliği izleme yöntemleriyle belirgin bir tezat oluşturuyor. Öğrenciler, sabit konum sensörlerinin sınırlı sayısı göz önüne alındığında, bu tür okumaların yalnızca yakın çevredeki havanın kalitesini yansıttığını söylüyor. Yine de bu ölçümlerden elde edilen veriler üzerinden, daha genel bir perspektif oluşturularak tüm şehirdeki hava kirliliği durumunun tahmin edilmesi üzerinde kullanıldığını belirtmek gerek.
İlgili Haber | Drone İle Yağmur Yağdırmak Mümkün mü?
İnsansız hava araçlarının veri toplamak için kullanılması, kentsel alanlardaki kirliliğin mekânsal heterojenliğini de yansıtıyor. Drone’lar üzerinden elde edilen ölçümler, gerçek zamanlı olarak merkezi istasyonlara iletilebileceği için, bir arayüz aracılığıyla herkesin erişimine açık hale getirilebilecek.
Şehirlerin etrafındaki özel alanlarda konumlandırılacak drone filoları, düzenli bir programa göre otomatik olarak şehrin dört bir yanına dağıtılabilmek üzere programlanabiliyor veya gerektiğinde -örneğin kirlilik seviyelerindeki ani artışlar sırasında- belirli görevleri gerçekleştirmek üzere uzaktan, anlık olarak yönlendirilebiliyor.
Drone sistemi kirliliğin nedeni ve sosyal etkisini eşleştiriyor
Programı geliştiren grup, İHA’lara odaklanmadan önce, hava kalitesini izlemek için robotik çözümler aradı. Ardından da solunum sonucu insanların kan dolaşımına giren küçük parçacıkları da içeren PM 2.5 seviyesindeki kirliliğe odaklanmaya karar verdi. Bu mikro kirlilik, insanlarda kalp başta olmak üzere çok çeşitli sağlık problemlerini tetikleme riski taşıyor.
Otonom robotik konusunda uzman ve drone üzerinden geliştirilen bu projenin ekip üyelerinden biri olan Rima Rebei, MIT News’a verdiği röportajda, düşük gelir düzeyine sahip, ağırlıklı olarak siyahi toplulukların yaşadığı bölgelerin, hava kirliliğinden orantısız şekilde etkilendiğini ve hava kirliliği ile beraber ölümcül solunum yolu hastalıklarının ciddi boyutlara ulaşabildiğini söylüyor. Rima, bu koşullara sahip ortamlarda yaşayan kişilerin Covid-19 hastalığını da ağır bir şekilde geçirme potansiyeline sahip olduklarının da altını çiziyor.
İlgili Haber | Drone’ların Gürültü Kirliliği Nasıl Önlenebilir?
Bu gerçekleri hesaba katmak için, proje, hava kirliliğine dair okumaları, kirli havadan etkilenen yerel nüfus profilleriyle eşleştirecek şekilde tasarlandı. İHA filoları tek tek mahallelerin kirlilik seviyelerini ölçebilirken, grubun geliştirdiği web arayüzü; bu alanlara karşılık gelen gelir, ırk, konut ve baskın ulaşım seçenekleri dahil olmak üzere sosyo-ekonomik verileri de sağlayabiliyor. Elde edilen veriler sayesinde ortaya çıkan sonucun hava kirliliğinin nedenlerinin çok daha net ortaya konulması ile birlikte sonuçları ve insanlar üzerindeki etkilerini de somut şekilde açığa çıkarmak mümkün olabilecek.
Serdar Yavuz KÜÇÜKBERBER