Küresel havacılık endüstrisinde olup bitenleri takip eden biriyseniz, son günlerde hem yerde hem de havada facianın kıl payı önlendiği olaylarla ilgili haberlerin sayısında çok ciddi bir artış olduğunu fark etmişsinizdir.
Son 1 ay içinde ABD’nin iki farklı havalimanında çarpışma vakalarının kıyısından dönüldü. 13 Ocak’ta New York’ta American Airlines’in 777’si ile Delta’nın 737’si hava trafik kontrolünün dikkati sayesinde çarpışmaktan son anda kurtulurken; 4 Şubat’ta Austin’de Southwest Havayolları’nın 737’si ile FedEx’in 767’si birbirine çok tehlikeli şekilde yaklaştı. Aralarında sadece 25 metrelik fark kalan iki uçağın çarpışması, 767 pilotlarının son anda yaptığı manevra ile önlendi.
Yerde yaşanan bu iki olay dışında, son günlerde uçakların gökyüzünde seyir halindeyken aniden dalışa geçtiği olaylar da var. Her biri farklı sebeplerle yaşanan bu tehlikeli dalışların başrolünde yine Boeing uçakları ve tartışmalı pilot kararları olduğunu görüyoruz. O zaman gelin uçakların gökyüzünde aniden dalışa geçerek yolculara korku dolu anlar yaşattığı olayların detaylarına biraz daha yakından bakalım.
Seyir Halindeki Uçaklar Neden Dalışa Geçiyor?
Gökyüzünde sorunsuz şekilde seyrine devam eden uçakların, bir anda dalışa geçmesine sebep olabilecek üç temel ihtimal öne çıkıyor. İlki pilot hataları. Pilotların, uçağın irtifası, yüksekliği ya da rüzgarın doğrultusu, şiddeti konularda yanlış değerlendirme yapmaları veya yanlış karar vermeleri, uçağı dalışa sokabilir. İkinci ihtimal mekanik sorunlar. Motor arızası ya da göstergeler, uçuş enstrümanları veya ilişkili sistemlerde yaşanan bir problem nedeniyle uçak dalışa geçebilir. Üçüncü ihtimal ise şiddetli rüzgar, türbülans, yoğun yağmur ya da kar yağışı gibi durumlarda ani dalışlar yaşanabilir.
Bütün bunların dışında uçağın aniden dalışa geçmesine neden olabilecek çok olağan dışı bir başka ihtimal de uçağın kaçırılması. Hava korsanlarının uçağın kontrolü eline almak istemesi ve o sırada kokpitte yaşanan arbede ile uçağın dalışa geçmesi senaryosu düşük ihtimal olsa da mümkün. Pilotların intihar amaçlı uçağı dalışa sokması da maalesef havacılıkta örnekleri bulunan bir başka ihtimal.
Türk Hava Yolları’nın 777’si 7000 Feet Düştü!
Önce hem bizi daha yakından ilgilendiren hem de en güncel olandan başlayalım. Tolga Özbek’in haberine göre, 13 Şubat’ta Türk Hava Yolları’nın TK18 sayılı Toronto-İstanbul seferini gerçekleştiren Boeing 777-300ER tipi uçak (TC-JJJ) Toronto’dan sorunsuz bir kalkış yaptıktan sonra, seyir irtifası olan 36.000 ft’e tırmandı.
Kalkıştan yaklaşık 4 saat sonra, Grönland’ı geçen uçak, Atlantik Okyanusu üzerinde seyrini sürdürürken şiddetli bir türbülansa girdi. Kısa süre içinde 7000 ft (yaklaşık 2,5 km) irtifa kaybeden uçak, 29 bin feet’in altına düştü.
Uçaktaki enstrümanlar aracılığıyla önceden kestirilemediği için havacılıkta en tehlikeli türbülans türü olarak bilinen açık hava türbülansına giren uçağa, pilotlar hemen müdahale etti. Yapılan anons ile yolcuların hemen koltuklarına dönmesi ve kemerlerini bağlaması söylendi. Bu sayede yolcuların yaralanması önlenirken; korkunç olayda bir kabin memuru hafif yaralandı.
flightradar24 verilerine göre türbülans nedeniyle uçağın sürati hızla artarak, yer hızı 579 knot yani saatte yaklaşık 1075 km’ye kadar çıktı. Yüksek sürat ikazı sonrası Boeing 777’nin kokpit ekibi, önlerindeki check list uyarınca, kanat üzerinde bulunan ve uçağı yavaşlatmak için kullanılan ‘speed brake’ olarak adlandırılan hareketli kontrol yüzeylerini açtı.
Ancak, uçak türbülanstan çıktıktan sonra, pilotlar speed brake’leri kapatmayı atladı. Bu kez de uçağın süratihızla düşmeye başladı. Uçağın stall adı verilen anormal duruma girme ihtimali oluştuğu için pilotlar uçağa burun aşağı dalış kumandası verdi. Veriler bu esnada uçağın süratinin 347 knot yani saatte yaklaşık 640 km’ye kadar düştüğünü gösteriyor. Boeing 777, dalışa geçtikten sonra çok kısa süre içinde 36 bin 100 feet irtifadan 28 bin 800 feet’e kadar indi. Ardından pilotlar kanat üzerindeki ‘speed brake’ adı verilen kontrol yüzeylerinikapattı.
Kokpit ekibi, kabinde durumun stabil olması nedeniyle uçuşa devam kararı aldı. Uçak İstanbul Havalimanı’na indikten sonra gerekli kontrollerin yapılması için hangara çekildi. Dalışa geçtiği süre içinde uçağın yüklendiği G kuvvetinin, limit içi olduğu görüldü. Uçak ertesi gün Washington seferine verildi. Yaşanan olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
United’ın 777’si Kalkıştan Hemen Sonra Dalışa Geçti!
Geçtiğimiz günlerde havacılık gündemine düşen bir başka habere göre, ABD’li United Havayolları’nın Boeing 777-200 uçağı da (N212UA) 18 Aralık 2022’de UA1722 sayılı, Maui (OGG)-San Francisco (SFO) uçuşunda benzer bir olay yaşadı.
Flightradar24 verilerine göre Kahului Havalimanı’ndan kalkışın ardından, 71 saniyede 2.200 ft irtifaya tırmanan uçak, bir anda, dakikada yaklaşık 8.600 ft hızla dik dalışa geçti ve 775 ft irtifaya kadar düştü. Bu esnada uçak üzerine etkiyen kuvvetin 2,7 G olduğu tahmin ediliyor. Eğer pilotlar uçağa gerekli müdahaleyi yapmakta gecikse ve uçak aynı hızla alçalmaya devam etse, saniyeler içinde Pasifik Okyanusu’na çakılması kaçınılmazdı.
Tüm olup bitenler 45 saniye içinde gerçekleşti ve ses kayıtları olmadığı için hava trafik kontrolörlerinin ne olduğunu fark edip etmedikleri bile net değil. Hava trafik kontrol kayıtları da FAA’nin Hava Trafik Organizasyonu’nun gerçek zamanlı olarak yaşanan olayın farkında olmadığını gösteriyor.
Pilotlar dalışa geçen uçağı kurtarmayı başardıktan sonra 33.000 feet’e tırmandı ve 4 saat 15 dakikalık bir uçuşla, planlanandan 27 dakika önce San Francisco’ya inildi.
Uçağın dalışa geçmesine tam olarak neyin sebep olduğunu bilinmiyor. Ancak United uçuşunun yapıldığı gün, bölgedeki hava koşullarının iyi olmadığı söyleniyor. O gün Maui için 900 ft üzerindeki bulutların kırılması nedeniyle ani sel baskını oluşabileceği uyarıları yapılmıştı. Aynı gün Hawaiian Airlines’a ait A330 da Maui’ye son yaklaşma sırasında şiddetli bir türbülansa girdi ve uçaktaki 25 yolcu yaralandı. Yani olumsuz hava koşullarının uçağın dalışa geçmesinde en olası faktör olduğu düşünülüyor.
Uçak San Francisco’ya indikten sonra, yaşanan olay pilotlar tarafından raporlandı ve uçak bir sonraki sefer öncesi kontrolden geçirildi ve 2.5 saat sonra Chicago’ya uçtu. Akabinde United, FAA ve pilotlar birliği ALPA’nın koordinasyonu ile pilotlar ekstra bir eğitim aldıktan sonra uçuşlara devam etti. 14 Şubat’ta, olayın kamuoyuna duyurulmasından iki gün sonra, NTSB tarafından konuyla ilgili soruşturma başlatıldığı duyuruldu.
Sosyal Medyada Duyurulmadı Pilotlar Raporladı
Gökyüzünde yaşanan bu korkunç olayın en ilginç yanlarından biri, uçaktaki 364 yolcunun hiç biri tarafından konuyla ilgili tek bir sosyal medya paylaşımı yapılmamış olması. Her ne kadar her şey çok kısa bir süre içinde gerçekleşmiş olsa da hava koşullarının oldukça kötü olduğu bir durumda kalkış yapan uçağın, birkaç dakika sonra inanılmaz keskin bir dalışa girmesi, tüm yolcuların rahatlıkla hissedeceği bir durum.
Sosyal medya çağında yaşadığımız ve herkesin akıllı telefon sahibi olduğu günümüzde, uçaklarda ve havaalanlarında yaşanan hemen her olay, anında birileri tarafından sosyal medyada servis edilirken, bu uçuşla ilgili herhangi bir şey paylaşılmamış olması, durumu çok ilginç hale getiriyor.
Her ne kadar yolcular tarafından hiçbir şey paylaşılmasa da pilotların, inişin hemen ardından proaktif bir şekilde olayı rapor etmiş olmaları övgüyü hak ediyor. Bu uçuşta kokpitte bulunan iki pilotun toplam 25.000 saatten fazla uçuş tecrübesine sahip olduğu iddia ediliyor.
Qatar Airways’in 787’si Doha’da Dalışa Geçti!
Maalesef bitmedi. Birkaç gün önce, bu kez Qatar Airways’e ait Boeing 787-9’un Doha’dan kalktıktan sonra pilotlardan birinin durumsal farkındalığını kaybetmesi nedeniyle dalışa geçtiği bir olay daha yaşandığına dair haberler gündeme geldi. Bu olaydaki pilotların davranışı ise United pilotlarına göre taban tabana zıttı.
10 Ocak’ta, Qatar Airways’e ait Boeing 787-8 (A7-BCO) Doha’dan (DOH) Kopenhag’a (CPH) gerçekleştireceği QR161 sefer sayılı uçuş için 16L pistinden sorunsuz bir kalkış yaptı ve doğuya doğru dönerek standart tırmanışına başladı. Uçak, 1.850 feet irtifaya ulaştıktan sonra bir anda dik bir açıyla dalışa geçti. 24 saniye içinde 1.000 ft irtifa kaybeden uçak 850 ft’e kadar düştü.
Hava koşulları mükemmele yakınken, uçuşun en kritik aşamasında uçağın neden 1000 ft irtifa kaybettiği araştırılıyor. Aviation Herald’a göre, bu sırada uçağın kontrolü, yardımcı pilottaydı. Uçağı manuel olarak uçuran yardımcı pilotun, bir anda durumsal farkındalığını kaybederek, uçağı dakikada 3.000 ft’lik bir dalışa soktuğu tahmin ediliyor.
Kaptan pilot, hemen uçağın kontrolünü ele aldı ve 850 ft irtifada uçağı dalıştan çıkarmayı başardı. Qatar’ın 787’sinin saniyeler içinde yere çakılması da son anda önlenmiş oldu.
Uzmanlar, bir Boeing 787 pilotunun, hava koşullarının iyi olduğu durumda, küresel bir merkezden kalkış yapıp, uçağı manuel olarak uçururken durumsal farkındalığını kaybetmemesi gerektiğini söylüyor. Yardımcı pilotun uçağı neden manuel uçurduğu; durumsal farkındalığını kaybettiğini anlamakta neden bu kadar geciktiği ve uçağın kurtarılması için gereken aksiyonun neden 24 saniye boyunca alınamadığı büyük bir soru işareti.
Kaptan pilotun uçağı kurtarmayı başarmasının ardından uçuşa devam edildi. Uçak, Doha’dan ayrıldıktan 6 saat 2 dakika sonra sorunsuz bir şekilde Danimarka’nın başkentine indi.
Qatar Airways Pilotları Olayı Raporlamadı!
Büyük bir facianın kıyısından dönülen bu korkunç olayın en rahatsız edici yanı, ABD’deki pilotların aksine, Qatar Airways pilotlarının olayı raporlamamış olması ve yaklaşık bir ay sonra olayın başka bir şekilde ortaya çıkması. Özellikle sendikaların olmadığı Körfez bölgesinde, hakkında herhangi bir nedenle soruşturma yapılan bir pilotun işine devam etmesinin pek mümkün olmaması, yaşanan bu tip olayların raporlanmamasının ana nedeni olarak gösteriliyor.
Yorgun Pilotlar ve Artan Yolcu Talebi Alarm Veriyor!
Havacılığın daha emniyetli hale getirilmesinin yolu, gelecekte benzer olayların yaşanmasını önleyebilmek için, yaşanan tüm olayların raporlanmasından geçiyor. Bu yüzden uçak kazalarının ardından, derinlemesine bir araştırma süreci yürütülerek nihai kaza raporları hazırlanıyor ve bu raporlar kamuoyu ile paylaşılıyor. Hem sektörün hem personelin bu raporlardan kendisine dersler çıkarması ve benzer hatalara düşmemesi sağlanmaya çalışılıyor. Hem de kazanın oluşumuna etki eden kural ya da uygulamalar bu raporların ardından revize edilebiliyor.
Havacılığın en emniyetli ulaşım yöntemi olması ve gökyüzünün bu kadar güvenli olması, her şeyin bu kadar titizlikle incelenmesi ve yaşanan tüm olayların raporlanması ile mümkün oluyor. Bu nedenle, Qatar Airways pilotlarının, işlerini kaybetmek pahasına olsa bile, yaşadıkları bu olayı rapor etmemeleri en basit tabirle vurdumduymazlık olarak yorumlanabilir.
Son dönemde havada ve yerde bu tip tehlikeli olayların sayısının artmasının ana nedeni pilotların aşırı yorgun olması olarak gösteriliyor. Pandemi sonrası toparlanma sürecinin beklenenden hızlı olması nedeniyle, şirketlerin istihdam süreçlerini hızlandırması, personel eğitimlerinde yaşanan eksiklikler, ticari kaygılar ve yetişmiş personel eksikliği nedeniyle bir çok şirketin kıdem merdivenlerini tırmanma kriterlerini esnetmesi gibi sebepler de bu olayların artmasının ana nedenleri arasında. Dünyanın en güvenli ulaşım yöntemi olan havacılık adeta alarm veriyor. Birilerinin bu duruma el atması gerekiyor. Emniyetli olduğu kadar son derece kırılgan bir sektör olan havacılık, büyük ve sansasyonel bir kaza haberi ile derinden sarsılabilir. Dikkat…