Havacılık Bülteni-275

TÜRK HAVA YOLLARI 45 AIRBUS UÇAĞINI YERE İNDİRİYOR!

Türk Hava Yolları’nın 2024 yılının ilk çeyreğine ilişkin finansal sonuçlarını açıklayan Mali İşlerden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Murat Şeker, bazı sürpriz bilgiler de paylaştı.

Pratt & Whitney PW1100G turbofan motorlarında yapılması gereken zorunlu kontroller nedeniyle, 2025 yılına kadar, Türk Hava Yolları’nın Airbus filosundaki dar gövdeli uçakların 40 ila 45’ini yere indirmesi bekleniyor. Motor üreticisinden gelecek son bilgilere göre, yere indirilecek uçak sayısı değişkenlik gösterebilir.

THY’nin şu anda 20-25 civarında Airbus uçağı, motor problemi nedeniyle zaten yerde bekliyor. Şu anki tahminler, operasyondan çekilip yere indirilen uçak sayısının, bu yılın sonunda 40’lara çıkacağı ve 2025’in büyük bölümünde de bu seviyede kalacağı yönünde. Yani 2025 yılında, THY’nin 40-45 civarında Airbus uçağının operasyondan çekilerek yere indirilmiş olması bekleniyor.

Şeker, ortaya çıkan bu durumun yaratacağı kapasite kaybını azaltmak için atılması planlanan adımları da özetledi. Hem geçtiğimiz yıl hem de bu yıl, kapasite kaybını telafi etmek için filoya yaklaşık 15-20 adet yeni dar gövdeli uçak eklediklerini, yeni uçaklar için de görüşmelerin sürdüğünü söyledi.

31 Mart 2024 itibarıyla THY ve alt şirketi AJet’in filosunda toplam 66 adet Airbus A320neo ailesi uçak bulunuyordu.

Geçtiğimiz Temmuz ayında Pratt & Whitney, şirketin ürettiği 3.000 adet GTF motorundan yaklaşık 1.200’ünü, yüksek basınç türbin disklerinde kullanılan toz metalde nadir rastlanabilecek  bir sorundan kaynaklanan mikroskobik çatlakların daha ayrıntılı incelenmesi için geri çağırmıştı. Bu motorların, planlanan bakım programından önce mutlaka kontrol edilmesi gerektiği duyuruldu. Sonuç olarak 2024 ile 2026 yılları arasında herhangi bir zamanda, ortalama 350 uçağın motor sorunu nedeniyle yerde beklemek zorunda kalacağı gerçeği ortaya çıktı.

PW1100G turbofan motorları, ilk olarak 2016 yılında, Airbus A320neo operatörleri için, iki motor seçeneğinden biri olarak tanıtıldı. A320neo ailesi uçaklarının, dünya genelinde havayolları arasında çok popüler olduğu düşünüldüğünde, motorlarla ilgili yaşanan bu sorun, dünya genelinde yüze yakın havayolunu derinden etkiledi.

Murat Şeker ayrıca THY’nin uzun vadeli filo yenileme ve genişletme planı kapsamında ABD’li imalatçı Boeing ile görüşmelerin devam ettiğini de duyurdu.

Türk Hava Yolları, Airbus ve Boeing arasında paylaştırılmış şekilde, toplam 400 dar gövde ve 200 geniş gövde uçak siparişini 2023 ortalarına kadar kesinleştirmeyi hedefliyordu. Ancak geçtiğimiz Aralık ayında sadece Airbus’a 345 adet uçak siparişi verilebildi.

Murat Şeker, Boeing ile iletişimi sürdürdüklerini ancak; henüz sonuçlandırmayı başaramadıklarını aktardı. Sürecin, sadece Türk Hava Yolları ile Boeing arasında yapılan bir pazarlık değil; aynı zamanda motor imalatçılarını da kapsayan ortak bir çaba olduğunu söyledi.

Görüşmelerde ilerleme kaydedilmiş olsa da özellikle teslimatların ne zaman yapılabileceği ve bunun THY’nin stratejik gelişim hedefleriyle ne kadar uyumlu detayları ile karşılıklı ihtiyaç ve doğru zamanlama üzerinde durulduğuna vurgu yaptı. THY, siparişleri kesinleştirmek için, Boeing’in son dönemde yaşadığı büyük krizleri ve olası sonuçlarını da yakından takip ediyor.

TÜRBÜLANS SİNGAPUR HAVAYOLLARI UÇAĞINDA CAN ALDI!

Uçakların, seyir esnasında şiddetli türbülans ile karşılaştığı ve çeşitli yaralanma vakalarının yaşandığı olaylar, havacılığın ayrılmaz bir parçası. Ancak hafta içinde türbülans nedeniyle bir uçak yolcusu hayatını kaybetti.

20 Mayıs’ta, Singapur Havayolları’na ait 16 yaşındaki Boeing 777-300ER (9V-SWM) tipi uçak, Londra Heathrow Havalimanı’ndan Singapur Changi’ye gitmek üzere 211 yolcu ve 18 mürettebat ile havalandı.

Yaklaşık 13 saat sürmesi beklenen uçuşun ilk 10 saati rutin ve sorunsuz geçti. Ancak, Myanmar’ın Irrawaddy Havzası üzerinde 37.000 ft irtifada seyreden uçak, şiddetli bir türbülansa girdi. Acil durum ilan eden pilotlar, uçağı Bangkok’a indirdi.

79 yolcu ve 6 mürettebatın çeşitli şekilde yaralandığı olayda, premium ekonomi sınıfında seyahat eden 73 yaşındaki İngiliz yolcu Geoffrey Kitchen yaşamını yitirdi. Kitchen’in türbülans anında kalp krizi geçirdiği sanılıyor. Uçak Bangkok’a indikten sonra, hastaneye kaldırılan yaralılar arasından bir yolcunun daha yaşamını yitirdiği de iddialar arasında. Ancak bu bilgi doğrulanmadı.

Gökyüzünde yaşanan bu trajik olayın, uçakta yarattığı hasarın boyutu, sosyal medyada paylaşılan videolarda net bir şekilde ortaya çıktı. Etrafa dağılan eşyalar nedeniyle adeta savaş alanına dönen uçağın kabinindeki çok sayıda panel de darbe nedeniyle zarar gördü.

Flightradar24 verilerine göre, şiddetli türbülansa giren uçak, yaklaşık 4 dakika içinde 37 bin feet irtifadan 31 bin feet irtifaya düştü. Bu şiddetli dalış, seyir esnasında sorunsuz devam eden sürecin, saniyler içinde nasıl tersine dönebileceğinin bir kanıtı oldu.

İstatistikler, uçakların dünyanın en güvenli ulaşım araçları olduğunu söylüyor. Ancak uçuş esnasında yolcuların kendisini korumasının en basit yolu, oturdukları süre boyunca emniyet kemerlerini bağlı bulundurmaları. Türbülans, uçuşun herhangi bir anında, aniden meydana gelebileceği için, yolcuların, kemer ikaz ışıkları yanmıyor olsa bile, oturdukları süre boyunca kemerlerini çözmemeleri tavsiye ediliyor.

Türbülans sırasında yaralananların büyük çoğunluğu emniyet kemerini takmayan yolcular ve mürettebat oluyor. Emniyet kemeri bağlı olsa da yolcular için bir başka büyük risk faktörü ise türbülans anında kabinde uçuşan nesneler, baş üstü dolaplardan dökülen eşyaların çarpması. Türbülansın şiddetine göre, emniyet kemeri takmayan yolcuların da kabin içinde uçan nesnelerden biri haline gelmesi olası.

Singapur Havayolları CEO’su Goh Choon Phong, şirketin Facebook sayfasında yayınlanan bir video ile yaşanan olaydan etkilenen herkesten özür diledi.

Yaşanan bu korkunç olayın ardından Singapur Havayolları, uçak içi hizmet ve ikram protokolünü güncelleme kararı aldı. Bugüne kadar, kemer ikaz ışıkları yanarken, yolcuların koltuklarında oturması ve kemerlerinin bağlı olması gerekiyordu. Ancak kabin ekibi, ikram servisine devam ediyor; sadece sıcak içecekler servis edilmiyordu. Kemer ikaz ışığından bağımsız olarak, türbülans ciddileştiğinde, kokpit ekibi tarafından, kabin ekibine servisin tamamen durdurulması gerektiği yönünde talimat veriliyordu.

Havayolu, hafta içinde yaşanan olayın ardından, bu konuda daha temkinli bir yaklaşım benimsemeye karar verdi. Bundan böyle, uçakta kemer ikaz ışıkları yandığı sürece, hiçbir şekilde yolculara servis yapılmayacak. Kabin ekibi de koltuklarına dönüp, kemerlerini bağlayacak. Bu esnada tek görevleri, tuvaletteki yolcular ile yardıma ihtiyaç duyan kişileri takip etmek olacak.

İRAN CUMHURBAŞKANI HELİKOPTER KAZASINDA ÖLDÜ!

19 Mayıs’ta, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin de içinde olduğu Bell 212 tipi helikopterin, İran-Azerbaycan sınırına yakın dağlık ve kırsal bir bölge olan Dizmar Ormanı’na acil “sert iniş” yapmak zorunda kaldığı haberleri ajanslara düştü. Hava koşulları nedeniyle kurtarma ekipleri, saatlerce bölgeye ulaşamadı.

Saatler süren bilgi kirliliğinin ardından, helikopterin Tebriz sınırları içinde kalan Ozi Köyü’ne düştüğü ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin hayatını kaybettiği bilgisi, zorlu hava ve arazi koşulları nedeniyle bir türlü koordine edilemeyen kurtarma operasyonuna dair detaylar, İran hükümeti tarafından yapılan basın açıklamasıyla doğrulandı. İçişleri Bakanı Ahmed Vahidi, hava koşullarının kurtarma çalışmalarını engellediğini açıkladı. Helikopterin enkazına 12 saatten uzun süre ulaşılamadı.

Cumhurbaşkanı Reisi ile beraber, Dışişleri Bakanı Hüseyin Amir Abdullahiyan, Doğu Azerbaycan Valisi Malek Rahmati, diğer yetkililerle birlikte, uçuş ekibi de dahil, helikopterdeki toplam dokuz kişinin tamamı hayatını kaybetti.

İran’ın Khoda Afarin vilayeti yakınındaki Araxe Nehri üzerinde, Kız Kalesi Barajı’nın açılışına katılan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile görüşen Reisi, daha sonra helikopterle bir petrol rafinerisini ziyaret etmek üzere Tebriz’e doğru yola çıkmıştı.

Cumhurbaşkanlığı konvoyunda üç helikopter vardı. Sadece Reisi’i taşıyan helikopter acil iniş yapmak zorunda kaldı. Diğer iki helikopter ise sorunsuz şekilde yoluna devam etti.

Kazadan sonraki ilk saatlerde Avrupa Komisyonu kriz yönetim merkezi, İran’ın Copernicus uydusundan destek için talepte bulunduğunu duyurdu. Koşullar havadan arama yapmaya uygun olmasa da Dışişleri Bakanlığı, arama çalışmalarına destek vermek için İranlı yetkililerle temas kurdu ve TSK’ya ait insansız hava aracı Akıncı, Batman’dan bölgeye sevk edildi. Akıncı’nın bir ısı kaynağı tespit ettiği ve koordinatların İran makamlarıyla paylaşıldığı duyuruldu. Görevini başarıyla tamamlayan Akıncı’nın ülkeye dönerken, uçuş rotası ile gökyüzüne ay-yıldız çizdiği görüntüler, sosyal medydada büyük yankı uyandırdı. Ancak İran Genelkurmay Başkanlığı, helikopterin enkazını Akıncı’nın değil kendi İHA’larının tespit ettiğini açıkladı. Akıncı’nın gece görüşü ve termal kameralarına rağmen, bulut altındaki noktaları tespit ve kontrol etme ekipmanının bulunmaması nedeniyle, helikopterin düştüğü yeri doğru bir şekilde bildiremediği ve Türkiye’ye döndüğü söylendi. Akıncı’nın keşfettiği nokta ile İran İHA’larının tespit ettiği gerçek enkaz bölgesi arasında 7 kilometrelik mesafe olduğu açıklandı.

Helikopter kazasının nedeninin anlaşılabilmesi için İran’ın yakın müttefiki Rusya, yürütülecek soruşturmaya destek vermeyi teklif etti. Kazayla ilgili hazırlanan ön raporda, helikopterin parçalarında kurşun veya benzeri harici cisim izine rastlanmadığı; düşüş sonrasında helikopterde yangın çıktığı bilgisi yer aldı. Kazaya ilişkin bazı teknik bilgi ve bulguların analizi için daha fazla zamana ihtiyaç olduğu aktarıldı. Rapora göre, helikopter, önceden belirlenen rotada yoluna devam etti ve rotasını değiştirmedi. Pilotun ise kazadan bir buçuk dakika önce diğer iki helikopterin pilotlarıyla iletişime geçtiği belirtildi. Kontrol kulesinin uçuş ekibiyle yaptığı görüşmelerde şüpheli herhangi bir durumla karşılaşılmadığı aktarıldı.

İranlı liderler daha önce de helikopter kazaları yaşadı. İran’ın eski cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ı taşıyan helikopter de 2013 yılında zorunlu iniş yapmıştı. 1980 yılında İran İslam Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı Bani Sadır da benzer bir kazadan kurtuldu.

1972’den bu yana aktif olarak uçan Bell 212 helikopterlerinin bugüne kadar karıştığı kaza sayısı 430. Bu kazaların 162’si, ölümlü kaza olarak kayıtlara geçti. İran’daki kazadan önce Bell 212’nin karıştığı son ölümlü kaza, Eylül ayında Birleşik Arap Emirlikleri’nde bir eğitim uçuşunda yaşandı.

KOKPİTE İKİNCİ GÜVENLİK BARİYERİ GELİYOR!

Uzun yıllardır Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ticari uçakların kokpitlerine, kapı dışında ikinci bariyer eklenmesi büyük bir tartışma konusu. Otoritelerin de 2022’de bu tip bir öneride bulunmasıyla durum daha da ciddileşti. Nihai karar 2023’te alındı. Hafta içinde FAA yeniden yetkilendirme tasarısının imzalanmasıyla bu karar resmileşti. Şimdi herkes, bu adımın, uçuşları daha güvenli hale getirecek mantıklı bir gelişme mi, yoksa gereksiz bir israfı mı olduğunu sorguluyor.

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), Chapter 121’de yaptığı bir değişiklikle, ticari uçaklarda, mürettebat ve yolcuların güvenliğini sağlamak için, kokpite yeni bir bariyer eklenmesini emretti. Atılan bu adımın amacı, kokpite yapılacak saldırılara karşı koruma sağlamak ve saldırganların kokpite girmesini engellemek olarak duyuruldu.

Yeni kural, yeni üretilen uçaklar için 2025 yılı ortasından itibaren geçerli olacak. İmalatçılar, üretim sırasında kokpite yeni bir bariyer daha ekleyerek uçakları müşterilere teslim edecek.

11 Eylül saldırıları, havacılıkta pek çok kuralı kökten değiştirdi. Bunlardan biri de kokpit kapılarının zırhlı hale getirilmesi ve uçuş boyunca kapalı tutulması zorunluluğuydu.

11 Eylül Komisyonu’nun henüz hayata geçirilmemiş son tavsiyesi olan ikinci bariyer kuralının, 2018 federal yasası uyarınca, FAA tarafından, 2019’a kadar kabul edilmesi gerekiyordu. Ancak FAA, bu konuda harekete geçmek konusunda yavaş kaldı.

Yeni kuralın çıkış noktası, pilotlardan birinin, kokpitten tuvalet veya mola için ayrılmak zorunda kaldığı durumlar. Şu anda bu gibi durumlarda, kokpit kapısı açık bırakılıyor ve bir kabin görevlisi, kokpite giden koridoru servis arabası ile kapatıyor.

FAA, kokpite ikinci bariyerin satın alınması ve kurulumu da dahil olmak üzere uçak başına 35.000 dolara mal olacağını tahmin ediyor. Eğitim ve diğer maliyetlerin eklenmesiyle, getirilen kuralın bugünkü değer maliyetleri ile 505 milyon Dolar’ı bulması bekleniyor.

ABD Ulaştırma Bakanı Pete Butigieg, pilotlar ve uçuş ekipleri her gün milyonlarca Amerikalıyı güvenli bir şekilde taşıyor ve bugün onların hak ettikleri fiziksel korumaya sahip olduklarından emin olmak için önemli bir adım daha atıyoruz diyerek projeyi duyurdu.

İkinci kokpit bariyerinin nasıl bir tasarıma sahip olacağı ve işlevi ile ilgili açıklamalar önümüzdeki dönemde duyurulacak.

Bu karara mesafeli yaklaşanların sayısı da oldukça fazla. 11 Eylül’den bu yana geçen 20 yıldan fazla sürede, hiç kimsenin ticari bir uçağın kokpitine girmeyi başaramadığı düşünüldüğünde, zırhlı kokpit kapılarının yeterli güvenlik seviyesini sağladığı ve ikincil bariyerin gereksiz olduğu düşünülüyor.

Öte yandan, geçtiğimiz on yılda, kokpitte bir pilotun yalnız kaldıktan sonra kokpiti kilitleyip uçağı düşürdüğü olaylar da yaşandı.

Kasım 2013’te LAM Mozambik’in 470 sefer sayılı uçuşunda, kaptan pilot kendini kokpite kapattı ve uçağı düşürdü.

Mart 2014’te Malezya Havayolları’nın 370 sefer sayılı uçuşunu gerçekleştiren Boeing 777 ortadan kayboldu. Şu ana kadar öne çıkan teori, yardımcı pilotun kokpitten çıktığı bir anda, kaptan pilotun kokpit kapısını kilitleyerek uçağı düşürdüğü yönünde.

Mart 2015’te Germanwings’in 9525 sefer sayılı uçuşunda, yardımcı pilotun kokpite kendisini kilitleyip, uçağı düşürdüğü biliniyor.

Mart 2022’de China Eastern Havayolları’nın 5735 sefer sayılı uçuşunda gerçekleşen kaza ile ilgili olarak yetkililer, uçuştan elde edilen verilere dayanarak bunun kasıtlı bir intihar eylemi olduğuna inanıyor.

İkincil bariyeri gereksiz bulan kişiler, olaya bir de bu açılardan bakmak gerektiğini iddia ediyor.

RIYADH AIR NE ZAMAN UÇUŞLARA BAŞLAYACAK?

Suudi Arabistan Krallığı’nın yeni ulusal havayolu şirketi olarak ilk kez Mart 2023’te duyurulan Riyadh Air, kısa süre içinde General Electric GEnx-1B motorlarından güç alacak 39 adet Boeing 787-9 Dreamliner siparişi vermişti. Havayolunun aynı uçak için 33 adet de opsiyonlu siparişi bulunuyor. Riyadh Air, 2030 yılına kadar 100’den fazla destinasyona uçuş yapan bir havayolu haline gelmenin hesaplarını yapıyor.

Hafta içi yapılan bir açıklama ile Riyadh Air’in Eylül 2024’te ön sertifika uçuşlarına başlamayı planladığı duyuruldu. Şirketin hedefi 2025 ortasında tarifeli yolcu seferlerine başlamak.

Havayolunun CEO’su Tony Douglas, aralarında birkaç eğitmen kaptanın da bulunduğu 38 pilottan oluşan ilk istihtam dilimini tamamladıklarını duyurdu. Riyadh Air’in Hava Operatörü Sertifikası (AOC) alma sürecinin sürecin bir parçası olacak sertifika uçuşları, Eylül-Kasım 2024 tarihleri arasında gerçekleştirilecek.

Her şeyi bir start-up kuruluş heyecanı gibi yaşadıklarını anlatan Douglas, gelecek yılın yaz sezonunda hizmete başlayacaklarını söyledi.

Kokpit ekibinin yanı sıra kabin ekibi için de istihdam sürecine devam eden havayolu, kabin ekibi üniformalarını Haziran’da Paris Moda Haftası’nda tanıtacak. Yeni üniformaların, Riyadh Air markasını tam olarak ifade edeceği söyleniyor.

Riyadh Air ve ülkenin şu anki ulusal havayolu Saudia’nın tam olarak nasıl bir arada faaliyet göstereceğini zaman gösterecek. Ancak Suudi Arabistan’ın ‘Vizyon 2030’ planı doğrultusunda ülkeye yönelik turizm faaliyetlerinin önümüzdeki yıllarda artacağı tahmin ediliyor. Daha önce Saudia Havayolları’nın, başkent Riyad’ın Kral Halid Havalimanı’ndaki (RUH) uçuşlarını durduracağını ve operasyonlarının odağını Cidde’ye kaydıracağını duyurmuştu. Suudi Arabistan’ın en büyük iki şehri birbirinden 800 km uzakta ve iki saatlik uçuş mesafesinde bulunuyor.

Douglas, Riyadh Air’in önceliğinin, Suudi Arabistan ile dünyanın geri kalanı arasındaki bağlantıların iyileştirilmesi olduğunu söyledi. Tokyo ve Şangay gibi birçok büyük şehrin şu anda Suudi Arabistan ile doğrudan hava bağlantısının bulunmadığının altını çizdi. Bu durumun bir G20 ülkesi için kesinlikle kabul edilemez olduğunu söyleyen Douglas, başkent Riyad’a çok daha fazla bağlantı getirmek gerektiğini aktardı.

Riyadh Air’in birkaç hafta içinde dar gövdeli uçak siparişini açıklaması bekleniyor. Bu siparişlerin Airbus’a mı yoksa Boeing’e mi verileceği büyük bir soru işareti.

Öte yandan ülkenin ulusal havayolu Saudia, hafta içinde 105 adet Airbus A320neo ailesi uçağı sipariş ettiğini duyurdu. Douglas, Saudia’nın verdiği siparişi, Suudi Arabistan’ın küresel bağlantısının önemin edair anlayışı güçlendirdiği şeklinde yorumladı.

adbanner