Hundertwasser Evleri

Bi’ adam düşünün, 1928 Viyana’sında doğmuş. 3 aylıkken babası ölmüş ve Yahudi olan annesi ile Hitler döneminin ortasına düşmüş.

Zulümlerden korunmak için Katolik gibi davranmış ve göze batmamak için Hitler Gençliği’ne katılmış.

Allah vergisi bir sanat yeteneği ile doğan, savaştan sonra, 3 ayını Viyana Güzel Sanatlar Akademisi’nde geçiren; resimlerini gerçek ismi “Stowasser” yerine “Hundertwasser” olarak imzalayan bir adam.

Gördüğü şeyleri çizmek için yanında her zaman küçük bir boya seti bulunduran, sonunda Avusturya’nın en bilinen çağdaş ressamları arasına giren bir adam.

Friedrich Stowasser veya bizim bildiğimiz adıyla Friedensreich Regentag Dunkelbunt Hundertwasser, “simetri bizi tanrıdan uzaklaştırır” ve “ressam özgür olmak istediği evler ve mimariler hayal eder; bunları da gerçekleştirir” sözlerinin sahibi enteresan bir adam.

Hikayesini anlattığım bu çılgın ressam, fotoğrafta gördüğünüz Viyana’daki Hundertwasser Evi’nin, daha öncelerde paylaştığım Almanya’nın Magdeburg şehrindeki pembe renkli yeşil hisar Grüne Zitadelle’nin, Alsergrund’da bir çöp fabrikasının, Plochingen’de ve Darmstadt’da benzer yapıların mimarı.

Fotoğrafta gördüğünüz Hundertwasser Evi, 52 daire ve 4 dükkândan oluşuyor. Binanın üstünde bulunan teras 250 ağaçla yeşillendirildiği için büyük bir bahçeyi andırıyor. Her yönü ile ilginç.

“Renk dolu bir dünya cennet ile eş anlamlıdır” diyen mimarın bu tarz binalar yapmasında tek bir amaç var: “doğayla uyumlu bir mimari yapabilmek mümkün” fikrini herkese kanıtlamak.

Yaptığı tüm binalarda evlerin dış cephesinde her daire asimetrik çizgilerle birbirinden ayrılıyor, farklı renklere boyanıyor, değişik pencerelerle süsleniyor ve hem cephesindeki hem çatısındaki bitkilerle yeşillendiriliyor. Ortaya gerçekten her ayrıntısı dikkatle incelenecek bir sanat eseri çıkıyor.

Ne diyelim; bu saydığım yerlere yolunuz düşerse Hundertwasser’in eserlerine mutlaka göz atın.

adbanner