Hepimiz, Paris’in romantizmini, Floransa’nın sanatsallığını, Amsterdam’ın özgürlüğünü ya da Prag’ın özgünlüğünü zaten biliyoruz.
Oysa küçük kaçamaklar yapmanız için henüz keşfedilmemiş olan; eğer giderseniz sessizliğin sesini dinleyebileceğiniz, huzuru iliklerinize kadar hissedip, tüm hücrelerinizin yenilendiğine tanıklık edeceğiniz masalsı küçük kasabalar var Avrupa’da.
Hadi para falan biriktirmeye başlayın da hemen yanıbaşımızda duran, insanlığın henüz el sürüp mahvedemediği elimizdeki son doğa harikası şu kasabaları keşfetmek üzere yola çıkın.
Giethoorn – Hollanda
Hallstatt – Avusturya
Sintra – Portekiz
Taormina – İtalya
Colmar – Fransa
Soglio – İsviçre
Korcula Town – Hırvatistan
Bamberg – Almanya
Benasque – İspanya
Manarola – İtalya
Fotoğraf, 13. Yüzyıldan kalma bir kasaba olan Giethoorn’dan. Burada sokak ve caddelerin yerini nehir ve kanallar almış. Yol olmadığı için arabalar giremiyor. Sonradan bir bisiklet yolu yapılmış. Küçücük köyde toplam uzunluğu 90 kilometreyi bulan tam 180 köprü var. Karşılaşacağınız tek trafiği, koyunlarını otlatmaya götüren köylülerin bindikleri botlar yaratıyor. Popüler Hollanda filmi olan Fanfare, 1958’de burada çekilmiş. Sanki kasaba da filmin canlı, hareketli, dost canlısı sıcak ruhunu yansıtmak ve yaşatmak için yapılmış gibi. Evlerin çok geniş bahçeleri var ve her birinden sarı, beyaz, pembe laleler fışkırıyor; kanaldan tekneleriyle geçen herkes mutlaka komşularına el sallayıp selam veriyor.
