Uçak Kabinlerindeki Nem Oranı Neden Önemli?

Yolcular için uçuş konforu, genellikle rahat bir koltuk, sunulan zengin ikramlar ve hizmet kalitesi olarak algılanıyor. Oysa kabin içindeki atmosferik koşullar, uçuş konforunun en temel faktörleri. Kabin içi nemlilik ve sıcaklık gibi parametreler, yalnızca daha iyi bir uçuş deneyimi sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda uçuş sırasında ve sonrasında yolcuların sağlık durumunu da yakından ilgilendiriyor.

Geçtiğimiz günlerde, Airbus ve RedCabin’in ev sahipliğinde, Hamburg Finkenwerder kampüsünde düzenlenen Kabin İnovasyon Zirvesi’nde (Aircraft Cabin Innovation Summit) uçak içi atmosferik koşullar da tartışılan konulardan biriydi.

Paneldeki konuşmacılardan biri olan CTT Systems Satış, Pazarlama ve Müşteri Desteği Bölümü görevlisi Ola Häggfeldt, kabin içindeki nem oranının önemine değinen, “Soluduğumuz Kabin Havası: Hava Kalitesi Önemli mi?” başlıklı bir konuşma yaptı.

Görsel: RedCabin

Häggfeldt’e göre, uçaktaki kokpit, first class ve business class kabinler, sırasıyla %2-3, %5 ve %7’lik ortalama nemlilik oranı ile Dünya üzerindeki pek çok yere göre, çok daha kuru havaya sahip. Uzun menzilli uçuşlarda, mürettebat üyelerinin nöbetleşe dinlendikleri alanlarda da nemlilik yüzde 5’in altında. Düşük nem oranı, uçakların üretildiği metaller için uygun olsa da, ortamdaki havayı soluyan insanlar için pek iyi sayılmaz.

Kabindeki düşük nem oranı, sinüsler ve mukoza zarları da dahil olmak üzere yolcuları ve mürettebatın vücudunu kurutuyor. Bu da bizi, soğuk algınlığı gibi hava yoluyla bulaşan hastalıklara karşı çok daha korumasız hale getiriyor. Kabindeki hava düzenli olarak yenileniyor olsa da havalimanlarında durum aynı değil. Vücudumuzun savunma mekanizması hemen eski haline dönemediği için, uzun uçuşlardan sonra kişilerin hastalanma ihtimali güçleniyor.

Görsel: Ola Häggfeldt / CTT Systems

Häggfeldt, bahsettiği durumu açıklamak için, SAS Havayolları’nın Airbus A330 uçağının business class sınıfında, Stockholm ve Chicago arasında yaptığı bir uçuşta, yanına birkaç taze mantar ve bir nem ölçüm cihazı aldı. Kalkıştan sonra nem %40,8, sıcaklık 22°C olarak ölçüldü ve mantarlar sert ama taze görünüyordu.

Uçuştan 3 saat sonra, kabindeki nem oranı %6,7’ye düştü ve sıcaklık 23,8°C’ye yükseldi. Mantarlar küçülmeye başladı. Chicago O’Hare Havalimanı’na indiğinde, mantarlar artık sert bir kabuğa sahipti, küçüldü. Kalkış sırasında çekilen fotoğraflarla taban tabana zıt olan derin kırışıklıklara sahipti.

Neyse ki yolcular için, en yeni nesil uçakların kompozit gövdeleri, korozyona karşı daha az hassas özelliğe sahip. Bu nedenle, Airbus A350, Boeing 787 ve gelecekteki Boeing 777X gibi uçaklar, mürettebat alanlarında veya tüm kabinde yerleşik nemlendirici sistemlerle uyumlu. Bu teknolojiler, nemi %3-8’den %22’ye çıkarıyor ve uçuş sırasında soluduğumuz havadaki kirleticileri azaltıyor.

adbanner