THY AVUSTRALYA UÇUŞLARINA NE ZAMAN BAŞLAYACAK?
Çok uzun süredir Avustralya’ya uçmayı planlayan Türk Hava Yolları, kısa süre önce Airbus’a verdiği dev sipariş paketinin içine 15 adet A350-1000 yerleştirerek, bu planı hayata geçirmek konusunda ilk somut adımı attı.
Uçuşların başlaması için beklenen diğer gelişme de geçtiğimiz hafta içinde gerçekleşti. Türkiye ve Avustralya sivil havacılık yetkilileri arasında atılan imzalar ile iki ülke arasında haftada 21 uçuş yapılabilmesi için onay çıktı. Türk Hava Yolları, Mart 2024’ten itibaren Türkiye ile Avustralya’yı birbirine bağlayacak uçuşların başlatılabilmesi için hazırlıklara başladı.
Verilen uçuş izni, Türk Hava Yolları’nın uzun süredir uçuş ağına eklemeyi planladığı Sidney (SYD) ve Melbourne (MEL) ile sınırlı kalmadı. Brisbane (BNE), Perth (PER) ve 2026’da açılması planlanan yeni Western Sydney Havalimanı’na uçuş izinleri de anlaşmaya dahil edildi.
THY, iki ülke arasında haftada 14 sefer talebinde bulunmasına rağmen, verilen onay haftalık 21 uçuşa izin veriyor. Üstelik Ekim 2024’ten itibaren uçuşların haftada 28’e, Ekim 2025’ten itibaren ise haftada 35’e yükseltilmesini öngörüyor.
Bu beklenmedik gelişme, Türk Hava Yolları’nın hem Sidney hem de Melbourne’ye her gün uçma hedefinin önünde hiçbir engel kalmadığı anlamına geliyor. THY yönetimi aynı zamanda, onay kapsamına giren diğer destinasyonlar için de pazar değerlendirmelerine başladı.
Türk Hava Yolları, geçmişte Endonezya’nın başkenti Jakarta üzerinden Sidney’e uçuş başlatmayı planladı. Ancak bundan vazgeçildi. Şu anda THY yolcuları Avustralya’ya yalnızca Malezya Havayolları ve Thai Airways gibi ortaklarla yapılan codeshare uçuşlarla ulaşabiliyor.
Güncel plana göre Türk Hava Yolları ilk aşamada Singapur üzerinden Avustralya’ya uçacak. Ülkeler arası yapılan ikili anlaşma, THY’nin İstanbul’dan Avustralya’ya yapacağı uçuşlarda, Singapur başta olmak üzere, Güney Asya, Güneydoğu Asya ve Orta Doğu’da tercih edilen herhangi bir ara durak kullanmasının yolunu açan beşinci trafik hakkını da kapsıyor. Yani THY, Singapur veya başka bir ara durak üzerinden yapacağı Avustalya uçuşlarında, uçuşun her bacağı için bilet satabilecek. THY yöneticileri daha önce beşinci trafik hakkının, Avustralya uçuşlarının başlatılmasında kritik bir ticari faktör olacağına vurgu yapmıştı.
Tüm şartların olgunlaşmasının ardından, THY’nin 15-25 Mart 2024 tarihleri arasında Avustralya’ya uçuşlara başlaması bekleniyor.
THY’NİN YENİ MARKA ELÇİSİ MARGOT ROBBIE
Öte yandan THY, 2023’te tüm dünyada gişe rekorları kıran ‘Barbie’ filminde rol alan Avustralyalı aktrist Margot Robbie’nin, havayolunun yeni marka elçisi olması için çalışmaları hızlandırdı. Robbie ile görüşme halinde olan THY yönetimi, uçuşların başlamasından kısa süre önce onu Türkiye’ye getirip tarihi Göbeklitepe dahil çeşitli bölgeleri gezdirmeyi planlıyor.
THY, daha önceki küresel reklam kampanyalarında Kobe Bryant ve Lionel Messi gibi sporcuların yanı sıra Kevin Costner ve Morgan Freeman gibi ünlü aktörler ile marka elçisi olarak çalışmıştı.
THY, uçuş izinlerini almış olsa da Avustralya uçuşlarının hangi şartlarda başlayacağı konusunda nihai karar verilemedi. Avustralya’daki en büyük Türk diasporası Melbourne’de olduğu için, ilk uçuş noktasının burası olması bekleniyor. THY daha önce Boeing 787 Dreamliner uçaklarını kullanarak, Singapur (SIN) üzerinden Melbourne’ye haftalık üç uçuş gerçekleştirme planını açıklamıştı. THY, uçuş frekansını hızlı bir şekilde haftada üçten beşe çıkarmayı planlıyor. Nihai hedef ise hem Sidney hem de Melbourne’ye günlük uçuşlar gerçekleştirmek.
Avustralya uçuşları, ilk aşamada Boeing 787’nin menzil sınırı nedeniyle Singapur üzerinden gerçekleştirilecek olsa da, sipariş edilen A350-1000 uçaklarının teslim alınmaya başlamasının ardından Türkiye ile Avustralya arasında non-stop uçuşlar başlatılabilecek.
İstanbul’dan Sidney veya Melbourne arasındaki yaklaşık 15.000 km mesafe, kısa süre önce Airbus’ın A350-1000’in menzilini neredeyse 16.500 km’ye çıkarması nedeniyle, bu uçak için standart bir uçuş haline geliyor.
Airbus A350-1000 aynı zamanda Avustralya’nın ulusal havayolu Qantas’ın Sunrise Projesi adıyla 2024 ya da 2025’te Sidney ile Melbourne’u Londra ve New York’a bağlamayı planladığı ultra uzun mesafe uçuşların temelini oluşturuyor. Qantas, bu projenin nihai detaylarını ve lansman tarihini henüz açıklamadı.
Şu anda Avustralya ile Avrupa arasındaki non-stop uçuş yapabilen tek şirket, Avustralya’nın ulusal havayolu Qantas. Havayolu, her gün Boeing 787-9 uçaklarıyla, Perth-Londra Heathrow arasında uçuyor. Qantas ayrıca A380 uçaklarıyla Singapur Changi üzerinden Sidney ile Londra Heathrow arasında beşinci trafik hizmeti kapsamında uçabiliyor. British Airways de aynı rotada Boeing 777-300ER uçaklarını kullanarak uçuyor.
Avustralya federal hükümetinin, bu yılın başlarında, Qatar Airways’in Avustralya’daki operasyonlarını genişletme teklifini reddetmiş ve iki ülke arasında bir gerilim yaşanmasına sebep olmuştu. Qatar Airways, şu anda yolcularına sunduğu haftalık 28 uçuşa ek olarak Sidney, Melbourne ve Brisbane’ye haftada 21 ekstra uçuş daha yapmak istedi. Ancak bu talep, ulusal çıkarlara aykırı olması da dahil olmak üzere bir dizi neden öne sürülerek reddedildi. Avustralya Senatosu, kararın gözden geçirilmesini öneren bir soruşturma başlattı. Qantas da piyasadaki dengeleri bozacağını iddia ederek, Qatar Airways’in teklifine karşı çıktı.
JETBLUE PİLOTLARI ÇARPIŞMAYI ÖNLEMEK İÇİN KUYRUK VURDU!
22 Ocak 2022’de, ABD’nin Colorado Eyaleti’nde bulunan Hayden-Yampa Valley Havalimanı’ndan Fort Lauderdale Havalimanı’na gitmek üzere kalkış yapan JetBlue Havayolları’na ait bir A320 uçağı kalkış sırasında kuyruk vurdu ve hasar aldı.
Yaşanan olayın, JetBlue pilotlarının, ters yönden iniş yapan başka bir uçakla çarpışmayı önlemek ve mümkün olan en kısa sürede havalanabilmek için, kasıtlı olarak yaptıkları manevradan kaynaklandığı ortaya çıktı.
ABD Ulusal Ulaşım Emniyeti Kurulu (NTSB) tarafından yürütülen soruşturma sonucunda, yaşanan olay, neredeyse iki yıl sonra kaza olarak sınıflandırıldı. Kazanın nihai raporunda, JetBlue pilotlarının “beklenti önyargısı” ve karşıdan gelen uçağın “standart dışı ifade kullanımı” olaya katkıda bulunan faktörler olarak öne çıkarıldı.
JetBlue pilotları, havalimanının 10 pist başında son kontrolleri yapıyor ve kalkış izni bekliyordu. Bu esnada, Hayden-Yampa Valley Havalimanı’nın 10 pistine King Air’e ait Beechcraft B300 (N350J) yaklaşıyordu. Ancak King Air mürettebatı, 28 pistine inmeye karar verdi.
JetBlue pilotları kalkış izni aldıktan sonra sadece iki dakika süreleri vardı. O sırada hala King Air uçağının kendilerinin kalkacağı 10 pistine inmeyi planladığına inanıyorlardı. Uçağın karşı yönden ineceğini fark ettikleri an kendilerinde dört mil uzakta olduğunu duyan JetBlue mürettebatı, hızlı şekilde kalkışa karar verdi.
NTSB raporunda JetBlue kokpit ekibinin, King Air’in 10 pistine ineceğine dair beklentisinin, gelen bilgilere ilişkin algılarını ön yargılı hale getirdiği ifadesi yer aldı. King Air’in 28 pistine ineceğini söyleyen telsiz konuşmalarının göz ardı edildiği, o anki beklenti ve kabuller nedeniyle, pilotların zihinsel bir manipülasyon yaşadığı vurgulandı.
Raporda, JetBlue uçuş ekibinin, kulesi olmayan havalimanlarından uçma konusundaki sınırlı deneyimi ve kalkış izninin zamana bağlı olmasının bu önyargıyı daha da artırmış olabileceği söylendi. Olası bir çarpışmadan kaçınmak için pilot, uçağı normalden daha erken kaldırdı ve daha hızlı havalanmaya çalışırken kuyruğunu piste çarpmasına neden oldu.
King Air mürettebatının ise “iki sekiz”e inme niyetlerini birçok kez iletmiş olsalar da daha net olabileceğine vurgu yapıldı. Raporda her çağrıda “pist” kelimesinin kullanılmadığı belirtilen raporda, pilotlar arasında yaygın bir uygulama olsa da “pist” önekinin dikkat kesilmek için bir ipucu sağlayacağı aktarıldı.
JetBlue kokpit ekibi, kuyruk vurduklarından tam olarak emin değildi ve kabin görevlilerinden bu yönde bir uyarı geldi. 20.000 ft irtifaya çıkıldığında pilotlar, havayolunun bakım ekibiyle görüştü ve mümkün olan en kısa sürede inmeleri tavsiye edildi.
31 bin feet (FL310) irtifada düz uçuşa geçen uçak, uçağa ait enstrümanlardan herhangi bir uyarı gelmemesine rağmen Denver Havalimanı’na güvenli bir iniş yaptı.
Öte yandan, ABD çevresindeki hava trafik kontrol kulesi tesislerinin %75’inden fazlasının yetersiz personele sahip olduğu da raporda yer aldı.
QATAR AIRWAYS YOUTUBER JOSH CAHILL’İ KARA LİSTEYE ALDI!
Farklı havayollarıyla uçuş deneyimleri gerçekleştiren popüler bir YouTube yayıncısı olan Josh Cahill, yayınladığı 20 dakikalık bir video ile Qatar Airways tarafından nasıl “kara listeye alındığın ve kendisine rüşvet teklif edildiğini anlattı ve havacılık dünyasında şok etkisi yarattı.
Ağustos 2023’te, Qatar Airways ile Colombo’dan Doha’ya ekonomi sınıfında yaptığı uçuşla ilgili izlenimlerini “Qatar Airways’in Şok Edici Düşüşü” başlıklı bir videoda aktaran Cahill, birkaç gün sonra, havayolu yetkilileri tarafından bir online toplantıya davet edildi.
Toplantıya, şirketin kurumsal iletişimden sorumlu başkan yardımcısı da katıldı. Havayolunun temsilcileri, görüşme sırasında konuşulanların kayıt dışı olduğunu söyledi. Ancak Josh, bu duruma itiraz etti. Kendisine videodaki olumsuz eleştirilerin nedeni soruldu.
Videonun havayolu için olumsuz yansımalar oluşturduğunu söyleyen görevliler, Josh’a videoyu silmek isterse, kendisini bedava uçurmayı teklif etti. Ama Josh’un yanıtı olumsuzdu.
Daha sonra Josh’tan, Qatar Airways personelinin kötü çalışma koşullarının anlatıldığı yorumları silmesi istendi. Ancak yanıt yine olumsuzdu.
Bir hafta sonra Cahill, Qatar Airways ile yaklaşan bir uçuş rezervasyonunun iptal edildiği ve havayolunun artık kendileriyle uçmasına izin veremeyeceğini bildiren bir e-posta aldı. Kara listeye alınmıştı. E-mail, havayolunun taşıma sözleşmesindeki, uçakta çekim yapmak için izin gerektiren 8. ve 12. maddelerine atıfta bulunuyordu. Ancak bu maddeler, daha önce Cahill veya havayoluyla ilgili olumlu şeyler anlatan diğer YouTube yayıncıları için hiçbir zaman uygulanmamıştı.
Kısa bir süre sonra Josh, olaylı uçuşta görev yapan kabin görevlilerinin birinden e-posta aldı. Mailde, “Uçuşta çekim yapmanız için izin verdiğimi biliyorum. Ancak sizden beni videodan çıkarmanızı istemek zorundayım. Çünkü, benden görüntü almanıza izin vermediğime dair bir dilekçe yazmam için baskı yapıldı. Eğer bunu yazmazsam büyük ihtimalle işten atılırım” ifadeleri yer alıyordu.
Josh, videoyu kaldırmadığı için, Qatar Airways yönetimi, o uçuşta görev yapan mürettebatın tamamından bu dilekçeleri toplayıp YouTube’ye gönderdi ve videonun gizlilik ihlali nedeniyle kaldırılmasını talep etti. Video, IP adresi Katar’da olanlar için engellendi. Josh, kişisel olarak bunu doğrulayamasa, havayolunun o uçuştaki tüm ekibin işine de son verdiğini iddia ediyor. Bunu da havayolundaki çeşitli kaynaklarına dayandırıyor.
Havayolunun profesyonellikten uzak bir tavırla ortaya koyduğu kriz yönetimi büyük tepki çekti. Aslında videonun içinde çok büyük olumsuz eleştiriler olmadığı, Josh Cahill’in genel olarak videolarına, izlenme sayılarını artırabilmek için dramatik başlıklar atmayı sevdiğine yönelik geri bildirimler yapıldı.
Olay, 27 yıl boyunca havayolunda CEO koltuğunda oturan Akbar Al Baker’ın aniden istifa ettiği ancak henüz görevinden ayrılmadığı geçiş döneminde yaşandı. Bu nedenle şirketin itibarını zayıflatan bu olayın, Al Baker’in giderayak son bombası olduğu iddia ediliyor. Çünkü Al Baker, şirket genelinde bir korku kültürü yaratması ve pek çok konuda karar alırken mantık yerine canının istediklerini uygulamasıyla biliniyor.
Qatar Airways’in yeni CEO’su Badr Mohammed Al Meer ise göreve başladığı an itibariyle, havayolu için yepyeni bir vizyon ortaya koydu. Güven ve yetki kültürü yaratmanın, şirketin elde edeceği başarıların yapı taşı olacağını söyledi. Bu söylemini desteklemek için de şirkette görev yapan personelin yıllardır şikayetçi olduğu sokağa çıkma yasağını, koltuğa oturduktan birkaç hafta sonra kaldırdı. Bu radikal değişikliğin, şirket genelindeki dönüşümün ilk adımı olması bekleniyor.
Şimdi Qatar Airways’in, Josh Cahill için aldığı karara gelen tepkiler üzerine nasıl bir tavır alacağı merakla bekleniyor.
ARJANTİN TAMAMEN AÇIK SEMALAR POLİTİKASINA GEÇİYOR!
Arjantin’de kısa süre önce devlet başkanı seçilen ultra özgürlükçü Javier Milei, göreve başladıktan sonra pek çok sektörde, devletin katılımını mümkün olduğu kadar sıfırlamaya çalışıyor.
Javier Milei’nin, havacılıktaki tüm politikaları alt üst eden kararnamesi meclise geldi. Hükümet, ülkenin ulusal havayolunu, çalışanlarına teslim ederek özelleştirmeye ve ülkenin kabotaj haklarını, dünyadaki tüm havayolu şirketlere açmaya hazırlanıyor.
Arjantin Hükümeti’nin hazırladığı 83 sayfalık Mega Kararname’nin 13 sayfası “Havacılık-Ticaret” başlıklı bölüme ayrılmış. Buradaki kararlar, ülkenin ulusal havayolu Aerolíneas Argentinas hisselerinin çalışanlara aktarılması şeklinde bir özelleştirilme yolu açarken; aynı zamanda, dünyadaki tüm havayolu şirketlerinin (teknik ve mali yeterliliklerini ispat ettikleri sürece) mütekabiliyet esaslı ikili anlaşmalara gerek kalmadan, Arjantin’de iç hat uçuşları yapmalarına olanak tanıyan bir “Açık Semalar” politikası öneriyor.
Uluslararası havayolları üzerindeki tüm kısıtlamaların kaldırılması kararının, daha önce yaşanmış bir örneği yok. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri, anlaşma yaptığı diğer ülkelerin havayollarının, Amerika Birleşik Devletleri’ne sınırsız uçuş yapabileceği Açık Semalar politikası benimsiyor. Ancak yabancı havayollarının, ABD içinde noktadan noktaya iç hat uçuşları yapmasına izin vermiyor.
Ülkenin ulusal havayolu Aerolineas Argentinas’ın çalışanlara devredilmesi kararı, sektörde büyük tepki aldı. Havayolunu rekabet açısından çok daha kötü bir noktaya götüreceği öngörülen bu karar ile başka bir şirketin bu havayoluna yatırım yapma olasılığını da azaltacağı düşünülüyor. Ancak, ülkenin tam bir Açık Semalar politikası benimsemesi projesi, çok büyük tepki çekmedi.
Bir ülkede daha fazla hava yolu şirketi tarafından uçuş hizmeti verilmesi, genel olarak ülke ekonomisi için olumlu bir adım olarak kabul ediliyor. Bürokrasinin ortadan kaldırılması da bu durumun olumlu bir başka detayı olarak yorumlanıyor.
Geçmişte Avianca ve LATAM gibi Güney Amerikalı büyük havayolları, operasyon yapmak istedikleri her ülkede farklı alt şirketler kurarak, bu amaçlarını gerçekleştirebiliyordu. Arjantin’de bürokrasinin ortadan kaldırılması, sürecin basit ve hızlı hale getirilmesi, bu açıdan olumlu karşılanıyor.
Böyle bir kararın alınmasının ardından, Arjantin’de bir anda iç hat operasyonları için çok sayıda yabancı havayolu tarafından bir akın oluşması beklenmiyor. Burada şaşırtıcı bir işgücü arbitrajı fırsatı olmadığı düşünülüyor.
Açık Semalar Anlaşması politikasının yürürlüğe girmesinin, ülkedeki mevcut havayollarının hoşuna gitmeyeceği kesin. Ancak çok daha farklı oyuncunun pazara girmesinin olumlu etki yaratacağı düşünülüyor. Örneğin, LATAM Argentina, 2020’de faaliyetlerini tamamen durdurdu. Bu ölçüde bir Açık Semalar politikası, LATAM’ın bir kez daha Arjantin pazarına dönmesi ve çok daha fazla uçuş yapmasına neden olabilir.
İNGİLTERE SIĞINMACILARI RUANDA’YA GÖNDERECEK UÇAK VE HAVALİMANI BULAMIYOR!
Birleşik Krallık hükümeti, bugüne kadar göçmenlik konusundaki çabaları ilerletmek için Ruanda hükümetine 126 milyon Dolar’ın üzerinde fon sağladı. Ancak yaklaşık 1 yıldır, ülkedeki sığınmacıları Ruanda’ya taşıyacak bir havayolu ve uygun bir havaalanı bulunamadı.
Zaman geçtikçe ve sığınmacılar Ruanda’ya gönderilemedikçe, yetkililerin elindeki seçenekler tükeniyor. Olaya müdahale etmesi için Savunma Bakanlığı (MOD) göreve çağrıldı.
Ülkedeki mahkemeler yetkililere göçmen planı için yeşil ışık yakmış olsa bile, İçişleri Bakanlığı’nın göçmenleri taşıyacak bir uçağı yok. Havayolu şirketleri itibarlarının zarar görmesi endişesiyle, bu uçuşları yapmak için istekli değil.
Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı’nın uçak organize etmek konusunda başarısız olduğunu açıkladı. Bakanlığın, teklif istediği tüm şirketlerden red yanıtı aldığı bilgisi aktarıldı.
Birleşik Krallık hükümeti yeni politika kapsamında ilk kez Haziran 2022’de Ruanda’ya insan taşınmasına izin verdi. Ekim 2022’de, İspanyol charter havayolu Privilege Style, aktivistlerin baskısı üzerine, bu uçuşları yapmaktan vazgeçti. Gelen tepkiler üzerine havayolu, planlanan uçuşu askıya aldıktan sonra Ruanda’ya uçuş yapmadığı ve gelecekte de bu amaçla asla uçuş yapmayacağına dair bir bildiri yayımladı.
Havayolu bulamayan hükümet, sınır dışı uçuşlarını gerçekleştirecek bir havaalanı da bulamıyor. Salisbury, Wiltshire yakınlarındaki Boscombe Down, bu uçuşlar için belirlenen havaalanı durumundaydı. Ancak protestocuları uzak tutmak için, meydandaki güvenlik sistemlerinin iyileştirilmesi için milyonlarca dolara ihtiyaç duyulduğundan, bu meydan şu an için “hazır” değil. Havaalanının, bir savunma firması olan QinetiQ tarafından, uçak test merkezi olarak kullanıldığı biliniyor.
Savunma Bakanlığı yetkilileri Boscombe Down’ın güvenli bir karşılama merkezi haline gelmesi için, 25 milyon Dolar harcanması gerektiği görüşünde.
Hükümet yetkilileri, son olarak, sınır dışı uçuşları gerçekleştirecek ticari bir havayolu bulma görevi için bir acenteyi görevlendirdi. Bir sonraki çare Savunma Bakanlığı’nın devreye girmesi olabilir, ancak Bakanlığın olaya karışmak istemediği ve havaalanındaki güvenliğin tehlikeye atılmasını istemediği biliniyor. Ayrıca Savunma Bakanlığı, Boscombe Down’ı sınır dışı uçuşlara hazırlamak için gereken finansmanı bulamayacağını da açıkladı.
İçişleri Bakanlığı, şu ana kadar yaşanan tüm zorluklara rağmen, hükümetin sığınmacı politikasının başarıya ulaşacağından emin. Ruanda’ya sığınmacıları götürecek ilk uçağın Mayıs ayından önce kalkması hedefleniyor.